Kurucu kadronun iki hedefi vardır: Değişim için Batılılaşmak ve içeride birlik için seküler Türkçülük.
Bu anlayış 1975’lere kadar devam eder. Bu tarihten sonra Prof. Dr. Erol Güngör’ün yazı ve konuşmalarından sonra seküler Türkçülük anlayışına “muhafazakarlık” elbisesi giydirilerek milliyetçiliğin ufku genişler. Erol Güngör bir entelektüel ve düşünce adamı olarak bu konuda önemli yazılar yazar.
Erol Güngör’ün önemli takipçileri; Naci Bostancı, Mümtazer Türköne, Vedat Bilgin, Taha Akyol, Mehmet Genç ve Mustafa Çalık olmak üzere günümüzün kabul ettiği önemli entelektüellerdir.
Gerçi 12 Eylül mimarları Hasan Celal Güzel vasıtasıyla “Türk-İslam Sentezi” tezini işlediler ama yarım kaldı. Aydınlar Ocağı kaynaklı Türk-İslam sentezine Süleyman Demirel şu şerhi düşmüştü: “Evet, hem Türk hem Müslüman olabilirsiniz; ama biraz ondan, biraz ondan olmaz. Birtakım büyük kavramları anlaşılması güç hale getirmekte yarar yoktur.” (Tanıl Bora, Demirel, İletişim Yayınları, İstanbul, 2023)
Muhafazakar Türkçülük üzerine kalem oynatan ve yakın zamana kadar “Türkiye Günlüğü” dergisinin genel yayın yönetmenliğini yapan Dr. Mustafa Çalık 1956’da Gümüşhane’nin Çalık Köyü’nde doğdu. 1978 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu.
1980 yılından 1989 yılına kadar Devlet Planlama Teşkilâtı’nda uzman olarak çalışan ÇALIK, aynı yıl görevinden istifa ederek, bir grup arkadaşıyla birlikte Türkiye Günlüğü dergisini yayımlamaya başladı.
1985-87 yılları arasında ABD’de Denver Üniversitesi’ne bağlı Milletlerarası Çalışmalar Lisans-Üstü Okulu’nda Milletlerarası Politika Mastır’ı yaptı. Bilâhare Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başladığı siyaset ilmi doktorasını 1992 yılında tamamladı.
Türkiye Günlüğü dergisinin Genel Yayın Yönetmeniydi. Kendi kurduğu Cedit Neşriyât’ın editörlüğünü yürütüyordu. Bunun dışında doğduğu köyde orta ölçekli besicilik yapıyordu.
Dört evlilik yapıp, altı çocuğu olan Çalık’ın; türkülere, “mala-davara”, atlara, güvercinlere, kangallara muhabbeti olduğu; tarihten, siyasetten, İttihad-Terakki’den ve Fenerbahçe’den bahsetmeyi sevdiği rivayet edilmektedir.
Mustafa Çalık’ın Türkiye’nin en nitelikli az sayıda entelektüeliyle; solcu, liberal, ateist vs. demeden bir güven ilişkisini kurabilmesi ve onların kendilerini farklılıklar ile ifade edebilmelerine Polemik ve Türkiye Günlüğü’nde alan açabilmesi önemliydi.
Turgut Özal’ın müsamahakâr ve entelektüel tutumuna rağmen, 1990’lı yıllarda da entelektüel hayat çoğunlukla sola endekslidir. Sol camia, her dönemde olduğu gibi o dönemlerde de ilişki ve yayın ağında İslami ve sağ aydınlara yer vermiyordu.
Türkiye Günlüğü tipik bir entelektüel kuluçka alanı olmuştu. Oralarda Türkkaya Ataöv, İlber Ortaylı, Durmuş Hocaoğlu, Erol Göka, Ali Yaşar Sarıbay, Etem Çalık, Tuncay Önder, M. Naci Bostancı, Kemal Öztürk, Mustafa Altunoğlu, Hakan Albayrak, Hayati Ünlü, İsmail H. Demircioğlu, Serpil Seda Şimşek, Yalçın Koç, Şahabettin Yalçın ve daha nicelerini görmek ve okumak mümkündü. Bu faaliyetlerin Türk Sağı temelli Çalık tarafından organize edilmesi önemli bir olaydı. Burada dünyadaki dönüşüm ve değişimlerin pozitif anlamda ancak fikir temelli olabileceğini ve muhafazakar milliyetçiliğin varlığını görmek sevindiricidir.
Arkadaş grubuna bakıyoruz; Mümtaz’er Türköne, Naci Bostancı, Vedat Bilgin, Senail Özkan, Kemal Görmez, Mehmet Öz gibi isimler var. Bu isimler biraz siyasi ama daha çok entelektüel insanlar.
Merhum Durmuş Hocaoğlu da aynı iklimin ve aynı kucaklayıcı atmosferin insanıydı. Ben şahsen onun yazdıklarını istifade ederek, zevkle okudum.
Çalık, ülke adına tüm fikri ve entelektüel farklılıkların bir araya gelmesini örgütlüyordu. Bu da statükonun aksine değişimin kendisi demek oluyordu.
O yıllar, Turgut Özal’ın değişimi örgütlediği yıllardır. Özal ve Çalık’ın yollarının kesişmemesi beklenemezdi. İkisi de vesayetçiliğe karşı bir tavır içindeydiler. Daha sonra Mustafa Çalık, Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat ve Cengiz Çandar’ın da katıldığı tarihi oturumu Cumhurbaşkanı Özal yönetmişti ve hafızalarda yer etmişti. Değişim üzerine ve statükoya karşı olan bu oturum, tarihe not düşmüştü.
Mustafa Çalık, itikadi olarak, tavizsiz bir ehlisünnet mensubuydu. O, İbrahim Kalın gibi saz çalar ve söylerken, yazılı ve sözlü tarih polemikleri ile de ideolojiler çağının son örneği olduğunu ispatlıyordu adeta. 2018’den sonra devlette oluşan neo-ittihatçılık anlayışı, İslami ekoldan gelenleri endişelendirse de, belki de ona keyif veriyordu.
Çalık, “Cahiliye Arapları ve Siyonistler hariç tutulursa, Doğu toplumlarında hemen hiç görülmeyen ırkçılık Batılı bir nevrozdur; bütün varyantları ile birlikte ırkçılığın vatanı Batı'dır." diyordu.
Seçkin bir entelektüel olan Mustafa Çalık 6 Aralık 2023 tarihinde, tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
Şadi Çarşancaklı’nın ifadesi ile “eksiliyoruz.”
Allah rahmet etsin.