Kâbe, Allah’ın Arşı’nın veya Arş’ın altındaki Beytü’l Ma’mur’un yeryüzündeki izdüşümüdür. Hazreti Peygamber’in ifadesi ile; Arşın altındaki bu Beytül Mamur’dan bir taş atılacak olsa Kabe'nin damına düşer. Öyleyse Kabe’yi tavaf etmek, Sema ehlinin Beytü’l Ma’mur’u tavaf etmelerinin yeryüzündeki tekrarıdır diyebiliriz.
Hazreti Peygamber, Mekke'nin fethinin ikinci günü öğle namazından sonra Kâbe’de sırtını Beytullah’a dayar ve Allah’a hamdü senadan sonra şunları söyler: “Ey insanlar, muhakkak Allah, gökleri, yeri, güneşi, ayı yarattığı gün Mekke’yi de haram ve dokunulmaz kılmıştır. Burası Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı bir bölgedir. Kıyamet gününe kadar da haram ve dokunulmaz olarak kalacaktır. Mekke’yi haram ve dokunulmaz kılan Allah'tır. Onu insanlar haram kılmamıştır. Mekke’nin ganimetlerinden size hiçbir şey helal olmamıştır. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kimse için Mekke hareminde kan dökmek, ağaç kesmek helal olmaz.”
Kâbe’nin oturduğu alan 145 metrekare. Kâbe’ye bitişik olup üzeri açık olan Hatim veya Hicr-i İsmail denen ve Kabe'nin içinden sayılan Hicr-i Kabe'nin alanı 94 metrekare olup, Kabe'nin toplam alanı 239 metrekaredir. Kenar uzunlukları az da olsa farklılıklar gösterir. Kâbe’nin yerden yüksekliği 13 metredir. Kabe kapısının yerden yüksekliği 1,97 cm olup, altın kaplı ve 1,8x3,5 metredir.
Kabe’nin bir köşesine tavafa başlama ve bitiş noktası olarak yerleştirilen “Hacerü’l-Esved” siyah taş demek olup, Hazreti Âdem’in cennetten çıkarılınca beraberinde getirdiği iki şeyden biri olarak rivayet edilir. İlk zamanlarda beyaz olan bu taşın sonraları siyah olduğu söylenmektedir. Hacerü’l Esved’in yerden yüksekliği 1,5 metre olup, gümüş muhafazalı kurşun çerçeve içindedir.
Beytullah (Allah’ın Evi) olarak isimlendirilen Kâbe’yi tavaf etmek, ibadetin zirvesidir. Hacca ve umreye giden Mü’minler, Kâbe’yi tavaf ederken, kul olmanın en üst noktasında tarifi mümkün olmayan bir hazzı yaşarlar. “Âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk evde-mabedde günahlarını Allah'a arz edip bağışlanma dilerler. Mescid-i Haram'da kılınan namazın, diğer mescitlerde kılınan namazlardan yüz bin kat daha faziletli olarak belirtilir hadis-i şerifte.
Kabe^de; Hacerü’l-Esved, Makamı İbrahim (önceleri Kabe’nin duvarının dibinde bulunan bu taş, tavafı kolaylaştırmak açısından Hz. Ömer tarafından biraz geriye çekilmiştir.), Mültezem (Hacerü’l-Esved’le Kabe'nin kapısı arasında kalan iki metrelik yer), Kabe Kapısı, Rüknü İrak’i (Irak Köşesi ki Türkiye’de bu köşenin hizasındadır), Hicri İsmail (Burada namaz kılan Kabe’nin içinde namaz kılmış gibi olur), Şam Köşesi, Yemen Köşesi (tavaflarda bu köşeyi meshetmek de sünnet kabul ediliyor), Zemzem, Safa, ve Merve var.
Zemzem suyunun üç kaynaktan geldiğini ifade ediyor bu konuda uzun yıllar yerinde çalışma yapan bir hocamız: zemzem, Hacerü’l Esved’in dibinden, Safa Tepesinden ve Merve tepesinden çıkıyor diyordu.
Mekke’de elbette başka ziyaret yerleri de var: Sevr Mağarası (Peygamber Efendimizi ve O’nun yol arkadaşı Hz. Ebubekir’i üç gün misafir etmekle şeref kazanan mekan), Mina (şeytan taşlama yerleri ve kurban kesme mahalli), Müzdelife (akşam ve yatsı namazlarını birleştirilerek yatsı vakti kılındığı ve burada bir süre kalmanın vacip olduğu mekan), Arafat (Efendimizin “Hac Arafattır” dediği ve Zilhicce’nin 9. günü zeval vaktinden ertesi gün fecrin doğuşuna kadar az da olsa vakfe yapmayanın (durmayanın) haccının sahih olmayacağı, Haccın farz rükunlarından birinin ve Arafat/vakfe duasını yapıldığı mübarek bir mekan. Haccın nasıl yapılacağını Cebrail as. peygamberimize burada öğretmiştir. Hz.Adem ile Havva annemizin cennetten çıkarıldıktan sonra buluştukları yer olarak da anılır. Burada öğle namazı ve ikindi namazı birleştirilerek öğle vakti kılınır.), Akabe (Medine halkının Peygamberimize biat ettikleri mekan), Hira Mağarası (Peygamberimizin ilk vahye muhatap olduğu yer.), Cennetül Mualla (Mekke mezarlığı), Cin Mescidi (Peygamberimizin Taif dönüşü, cinlerle görüştüğü ve Cinlerin Müslüman olduğu mekanda kurulan mescid. Ayet: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”), Peygamber Efendimizin doğduğu ev (Halen Kütüphane olarak kullanılıyor).
Bu makale kaynaklara dayalı bir Kâbe ve Mekke yazısıdır.