BİLGİ KAYNAĞI OLARAK TASAVVUF

NEVZAT ÜLGER

18-04-2023 23:58

İslam’ın 610 yılında ortaya çıkışından sonra düşünce kaynağı olarak kelam vardı ve o da tevhid akidesi üzerine bina edilmiştir. Hatta akaid ilminin ismi “İlmu’t Tevhid” olmuştu. Tevhid ilmi hem düşünce hem de yaşanan hayat üzerinde büyük etkiye sahipti.
O dönemde tevhid karşısında tavır alan üç akım var:
Birincisi tevhidin akıl yolu ile bulunabileceğini savunan mu’tezile.
İkincisi tevhidin nakil, yani kur'an ve sünnette bildirildiği şekliyle bilinebileceğini savunan ehli hadis yada selefilik.
Üçüncüsü tevhidin vahiy, ilham ve sezgi ile bilinebileceğini savunan tasavvuf yada sufiler.
Sufilerin nazarında şeriatın (Allah’ın emir ve yasaklarının) bir zahiri bir de Batıni yönü var. Onlara göre şeriatın batini anlamının açıklanması, zahiri anlamının açıklanmasından daha değerliydi. İşte fıkıh uleması ile sufiler arasındaki ayırım buradan doğdu. Aralarındaki en düğümlü soru şuydu; “Allah şekli ibadetlerin mi gayesidir (objesidir), yoksa sevginin mi (aşkın mı) gayesidir (objesidir)?”
Takriben bir asır sonra düşünce ekolleri oluşmaya başladı. Bu ekoller kısa zamanda Müslüman grupların İslami konularda, özellikle ameli ve itikadi alanlarda takip ettikleri yol anlamında mezhepler olarak kabul edildiler.
Bu mezhepler de belli bir tasnife tabi tutularak ehli sünnet ve ehli dalal olarak iki gruba ayrıldılar. İtikadi alanda bir tarafta Maturidilik ve Eşarilik dururken diğer yanda Haricilik ve Şia bulunmaktaydı. Dört halife döneminden sonra yönetimi ele geçiren Emeviler döneminde Cebriyecilik hakimken, Abbasilerin ilk 32 yılında mutezile mezhebi uygulanmıştı.
Bu arada El Kindi, Farabi, İbni Sina, İbni Rüşt gibi düşünce insanları da, Aristo ve Eflatun düşünceleri üzerinden Meşşailik ve İşrakilik gibi yeni felsefik ekollerin oluşumuna vesile oldular. Bu ekollere Suhreverdi Maktul ile yeni ekol ve anlayışlar eklendi.
Bu ekollerden her biri birtakım ilkeler üzerine bina edildiler. Mesela Meşşailik ekolünün “Südur Nazariyesi” üzerine oturması gibi.  
Günümüzde bazı çevrelerce modern anlayışla sunulan mistisizm tasavvuf değildir. İslam tasavvufu; tevhid, zühd, ilahi rıza, kulluk, tevekkül ve teslimiyet üzerine yürür.
İslam tasavvufunun Budizm ve Brahmanizm İle benzerliği yoktur. Bu inanışlarda her ne kadar inziva, tefekkür, şehveti terk ve nefsi feda gibi anlayışlar olsa da neticesi Nirvana olan Tenasüh ve Reenkarnasyon anlayışlarına oturur ve yok olmayı hedeflerler. İslam ise “Var olmak için yok olmak lazımdır.” ilkesi ile Allah'a dönüşü, Allah ile olmayı hedeflemektedir.
Aynı zaman diliminde bireysel anlamda zühd okulu mensubu Hasan Basri gibi sufi kişilikler de toplumda kabul görüyor ve örnek alınıyordu.
Böylece İslam’ın ilk dört yüz yıllık döneminde “İslam’ın Düşünce Kaynakları”  olarak kelam ve felsefe yerlerini almışken, bu kaynaklara üçüncü kaynak olarak tasavvufun eklenmesi Muhiddin Arabi’nin tasavvuf sistematiğini metafizik düşünceyle birleştirerek tasavvufu felsefeye yaklaştırmasından sonra olmuştur.
Böylece İslam’ın düşünce kaynakları günümüzde de kabul edildiği şekliyle üç kanaldan gelmektedir: Kelam, Felsefe, Tasavvuf.
Tasavvuf, akli ve nazari bir ilim olmaktan ziyade tecrübeye dayanır ve herkesin tecrübesi farklı farklıdır.
Tasavvuf İslam’ın gelişi ile birlikte bireysel bir nefs terbiyesi iken, tarikatlar hicri beşinci asırdan sonra tarikatlar şeyhlerince belli kaideler konularak mekânsal hale getirilmiştir. Her tarikatın kendine özgü katı kuralları vardır.
Elbette tasavvufta hedef yaşanır olmaktır yoksa bu işin felsefesini yapmak tasavvuf değildir. İnsanlar mutlaka gerçeğin peşinde olmalı, şan ve şöhret amaç olmamalıdır.
Tasavvufta amaç nefsini terbiye ederek insanlara faydalı olmak ve Allah'ı razı etmek olmalıdır. Kolay değil tabi ki ama tasavvufu tarif ederken erbabı; “Allah yolunda yapılan çalışmalar ile davranışlarla iyi niyetli olmalıdır” diyor erbabı.
Unutmayalım tarikatlar bu toplumun bir hakikatidir. Dolayısı ile onu kabul edip etmemek sonucu değiştirmez. Bazı tarikat görüntüsü altında farklı hedeflere varmak isteyen kişi kurumlar var diye, olumsuz hal ve davranışları tarikatların hepsine birden teşmil etmek pek insaflı olmaz.
Bilgi esastır, cehalet ateştir.

DİĞER YAZILARI SEZAİ KARAKOÇ (1933-2021) 01-01-1970 03:00 DOĞU SORUNU (TARİH BİR DİKİZ AYNASIDIR) 01-01-1970 03:00 31 MART 2024 SEÇİMİ ANALİZİ 01-01-1970 03:00 YEREL SEÇİMLERİNİN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 “İŞARATÜ’L İCAZ” ÜZERİNDEN 01-01-1970 03:00 CHP REDDİ MİRAS YAPAR MI?         01-01-1970 03:00 YEREL SEÇİMLERDEN NE BEKLİYORUZ? 01-01-1970 03:00 KRİZLER BİLEREK(Mİ) ÇIKARILIYOR 01-01-1970 03:00 ETSO’YA ÇAĞRIMIZ VE BEKLENTİMİZ 01-01-1970 03:00 DİYANETE ÇALIŞANLARINDAN UYARI! 01-01-1970 03:00 SEÇİME GİDİYORUZ-SAVAŞA DEĞİL 01-01-1970 03:00 TEHLİKELİ BİR PROJE; EVANJELİZM 01-01-1970 03:00 HARPUT VE ELAZIĞ ÜZERİNE SEKİZ ESER 01-01-1970 03:00 DEĞİŞEN DÜNYADA TÜRKİYE’NİN AVANTAJLARI 01-01-1970 03:00 YEREL YÖNETİCİLER YEREL KALKINMAYI BAŞARABİLİRLER 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜN İLTİFATINA MUHATAP BİR İSİM İSMAİL HAKKI OKDAY 01-01-1970 03:00 EDEBİYAT MI DAHA ETKİLİ- SİYASET Mİ? 01-01-1970 03:00 BEŞİ BİR YERDE 01-01-1970 03:00 DEMİREL-ÖZAL-ERBAKAN 01-01-1970 03:00 SİYASET VE KAYITDIŞILIK 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE’DE DİNDARLIK ALGISI FARKLILAŞIYOR 01-01-1970 03:00 BİRKAÇ OLAYLA EKONOMİ ANLATIMI 01-01-1970 03:00 KENT KONSEYİ VE STK’LAR 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE CUMHURİYETİ 100 YAŞINDA “NİCE YÜZYILLARA” 01-01-1970 03:00 CHP KURULTAYININ ARDINDAN 01-01-1970 03:00 “HANS’IN ANLADIĞINI HASAN DA ANLAMALI” 01-01-1970 03:00 VAHDET-İ VÜCUD VE PANTEİZM 01-01-1970 03:00 Hz. ÂDEM NE İSE BİZ DE OYUZ 01-01-1970 03:00 AK PARTİ 4. BÜYÜK KONGRESİNİN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 MERKEZ SAĞ VE TARTIŞILAN MUHAFAZAKÂRLIK 01-01-1970 03:00 VOLTAİRE, DİDEROT VE RUS ÇARİÇESİ  (İLGİNÇ BİR ANEKTOD) 01-01-1970 03:00   G20 VE TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 DÜNYANIN YENİ PATRONLARI KİM? 01-01-1970 03:00 SEÇİMLERDE MİLLİYETÇİ OYLAR  01-01-1970 03:00 KUR’AN YAKMA EYLEMİ VE DİN KARŞITLARI 01-01-1970 03:00 BU MAKALEYİ HERKES OKUMALI (SÜLEYMAN DEMİREL PENCERESİ) 01-01-1970 03:00 ENFLASYON DEĞİL AHTAPOT MÜBAREK 01-01-1970 03:00 MİGROS İÇKİ SATAMAZ (MI?) 01-01-1970 03:00 DÜNYA YENİDEN ŞEKİLLENİRKEN TÜRKİYE ÇOK YÖNLÜ OLUYOR   01-01-1970 03:00 TÜRKİYE “OYUN KURUCU” ÜLKE       01-01-1970 03:00 HAZİNE GÜÇLÜ İSE DARBE OLMAZ 01-01-1970 03:00 BELEDİYE BAŞKANI MI OLMAK İSTİYORSUNUZ? 01-01-1970 03:00 EKONOMİZM YAPMADAN EKONOMİ KONUŞMAK 01-01-1970 03:00 SİSTEM VE REJİM 01-01-1970 03:00 BİR POLEMİĞİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ 01-01-1970 03:00 YENİ KABİNEDEN PROFİLLER 01-01-1970 03:00 MİLLET İTTİFAKI NEDEN KAYBETTİ? 01-01-1970 03:00 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNİN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 İKİNCİ TUR CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ VE BEKLENTİLER 01-01-1970 03:00 ŞEHİR KİMLİĞİNİ KAYBETMESİN 01-01-1970 03:00 2. YÜZYILIN SEÇİMLERİ 01-01-1970 03:00 TOPLUMUN SİYASİLERDEN BEKLENTİLERİ 01-01-1970 03:00 KİM HANGİ İSİM  ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYOR? 01-01-1970 03:00 SİYASETTE YENİ YAPILANMALAR 01-01-1970 03:00 PARTİLER SEÇİME PROJELERLE GİTMELİ 01-01-1970 03:00 DÜNYA YENİDEN RESETLENİYOR 01-01-1970 03:00 14 MAYIS 2023 ERKEN SEÇİMİ 01-01-1970 03:00 RESETLENEN YENİ TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 DEVLETİN DİNİ VE MEDENİYET 01-01-1970 03:00 DÜŞÜNÜYOR MUYUZ? 01-01-1970 03:00 DEPREMLERLE YAŞAMAK 01-01-1970 03:00 SANAYİLEŞME VE KALKINMA HİKAYESİ 01-01-1970 03:00 “MESNEVİ OKUYUP BULGUR AŞI YEMEK” 01-01-1970 03:00 VEKALET SAVAŞININ YENİ ADI: UKRAYNA 01-01-1970 03:00 KATAR DÜNYA KUPASI VE ÇIKARIMLAR 01-01-1970 03:00 KAPİTALİZM ÜZERİNDEN İRONİ 01-01-1970 03:00 KALKINMA VE İSLAM ÜLKELERİ ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 HARPUT’U YENİDEN DÜŞÜNMEK 01-01-1970 03:00 ÜLKELER HANGİ SİSTEMLE YÖNETİLİYOR? 01-01-1970 03:00 POTANSİYELİMİZ VE GELECEĞİMİZ 01-01-1970 03:00