Ülkemizde maalesef yanlış teşhislerle, doğru tedavi yapmaya çalışan çokça kişi var. Çok üniversite açılmasını bir problem değil. Problem, üniversite mezunlarının masa başı iş beklemesi, eğitim aldıktan sonra işin mutfağına girmek istememeleridir.
Bir defa çoktan kasıt ne diri bilmeden, çok ifadesi kullanan mı dersin, üniversite açılmasını işsizliği az gösterme çabasına bağlayan mı, hiç kıyaslama yapmadan, bu konuda dünya ne yapı yora bakmadan eleştiri yapanlara çok rastlıyorum.
1990’larda koyun eti çok yağlı yemeyin, çok et tüketmeyin diyen, doktorlar vardı. Oysa o günlerde Türkiye’nin total et tüketimi 20 KG civarındaydı. (ABD’de yıllık kişi başı 119 kg et tüketiliyor). ABD de çıkan makaleleri gören Türk doktorlar çok et tüketmeyin deyip duruyorlardı. Oysa o gün ABD soya ve mısır birlikleri, insanları tavuk etine yönlendiriyorlar, dağlarda yetişen koyundan fayda sağlayamazken tavuk üretiminde kullanılan soyanın % 97 sini, mısırın % 70 ten fazlasını bize satıyorlardı.
Çok üniversite açmak sorun olsaydı, Japonya ve Güney Kore perişan olurdu. Bu iki ülke üniversiteli oranı açısından uzun ara Türkiye’nin önündeler. Türkiye üniversite sayısı 209 a yeni ulaştı. Güney Kore’de 420, Japonya’da 1250 üniversite var. Üniversite mezunu oranları% 70 in üzerinde.Türkiye üniversiteli oranında AB ülkelerinin altında.
Baktığımızda açılan üniversiteler sosyal yaşama katkı sağlamış, illerin güzelleşmesi, sosyal yapının değişimi sonucu Anadolu şehirlerine tersine göç başlamış, iş insanları bu illere yatırım yapmaya, bu illerde sürekli kalmaya başlamışlar. Elazığ’da organize sanayide çalışan sayısı beş yılda 4700 de 13 000 in üzerine çıkmış. Bu gün Elazığ özelinde baksanız, Fırat Üniversitesinin şehre katıklarını saymakla bitiremezsiniz.
Ülkemizde altyapıdaki değişim hızlı iken, zihinsel değişim maalesef çok yavaş. Bu günün üniversite mezunu mesleği ile ilgili işin hamallığı ile çalışmaya başlamalı. Üniversite mezunu makine mühendisi makinalarda ustabaşının yanında işe başlamalı. Veteriner hekim hayvan beslemenin bütün inceliklerini yaparak öğrenmeli. Günümüz dünyasında ister 2 yıllık, ister 4 yıllık mezunu olalım kesinlikle direk üretimde çalışmaya başlamak gerektiğine inanmak zorundayız.
Eğitim almayanların uzun vadeli başarı yakalayamadıklarını göstermektedir. Çıktıkları zirvede uzun duranlar dünyayı iyi algılayan değişim ve dönüşümü iyi görenler olmaktadır. O nedenle bu gün üniversiteli sayısını artırmaya karşı olmayı bırakıp, Üniversite mezunlarının zihinsel değişimi yakalamasını, Japon ve Güney Kore’de eğitimli insanlarının mesleğin hamallıklarını yaptığı gibi bizim mezunlarımızın da fizikken çalışmasını ve işin tüm aşamalarını öğrenmesini sağlamalıyız.
Üniversite mezunları en az bir dil bilerek mezun olmalı, işin tüm inceliklerini öğrenmek için de işin tozunu yutacağı, hamallığını yapacağı yerden çalışmaya başlamalı. En kötü iş işsizlikten iyidir. İşe başlayıp fark yaratan zaten fırsatlar ülkesi olan ülkemizde sıyrılacaktır diyor, tüm okurlara saygılar sunuyorum.