Ülkemizde kırmızı et ihtiyacı sürekli artıyor. Dünyanın en kaliteli koyun ve kuzu eti üretile bilinecek bu coğrafyada maalesef 1990 yı yıllarda koyun eti ‘’çok yağlı’’ diye, tüketilmemesi gerektiği hikâyesi sebebiyle, koyun eti tercih edilmiyor.
1990 Yılları başında başlayan bu yalan öyle etkili oldu ki ülkemizde doktorlar koyun eti tüketilmemesi gerektiğini tavsiye etmeye başladılar. O dönem hemen tüm doktorlar tavuk eti tüketin en sağlıklı et beyaz diyorlardı. Tavuk eti sağlıklı bir et ondan şüphe yok. Fakat bu tavsiyelerin kaynağına bakılınca bizim insanımız, doktorlarımız dâhil ne kadar kolay maniple edildiğine aldatıldığına şahit oluyoruz.
1987 Yıllarında ülkemizde 65 milyon civarında küçükbaş hayvan vardı. Küçükbaş hayvan ile peynir ve kavurma ihtiyacı karşılanıyor ve bu üretimler için, döviz kaybı yaşamıyorduk. Dağlarda, meralarda, organik üretilen bu hayvanlardan ürettiğimiz et ve peynir yüzde yüz yerliydi. Aşılarımızı da o gün enstitülerimizde üretiyor, bu üretimler için ithalat yapmıyorduk.
Kanatlı eti üretimine geçsek o gün için sadece 1,5 milyon ton ürettiğimiz mısır ihtiyacımızı karşılayamayacak, 300 milyon tondan fazla mısır üreten ABD’nin elinde kalan, çoğu zaman dünyada fiyatı çok düşmesin diye yakılan mısırları ithal edecek ve ABD köylüsü kazanacaktı.
Uluslararası ticarete konu olan soyanın % 50 ABD’nin elinde. Tavuk yeminin % 60 şı mısır, % 30 soya olunca direk ABD çiftçisine çalışmış olduk. Aşının da bir kısmını ABD’den ithalat ediyorduk. ABD kendi çıkarı için tün dünyayı yönlendiriyor maalesef aklı evvellerde hemen ABD’nin dümen suyuna giriyorlar.
Yaklaşık iki ay önce toplam 850-900 kişinin katıldığı, 30’dan fazla ülkeden katılımcının olduğu beyaz etçilerin toplantısında ABD li Profesör; Sığır yetiştirilmesinin karbon miktarını artırdığını bu nedenle üretilmemesi gerektiğini, mısır üretimini su tüketimini artırdığından ekilmemesi gerektiğini ifade etti.
Toplantıda söz alarak karbondioksitin atmosferdeki oranının on binde 5 olduğunu bu oranın biraz değişmesini suyun buharlaşmasını etkilemeyeceğini, mısır ekimine karşı gelmelerinin hiçbir mantığının olmadığını, dünyada 1 milyar yüz milyon ton mısırın % 35 inin ABD tarafından üretildiğini söyledim. Yine doksanlı yıllarda bize çok yağlı olduğu için koyun eti tüketmeyin dediğinizde, biz % 27 yağlı koyun etinden biz 4 kg tüketirken,Danimarka’nın % 44 yağlı domuz etinden 79 kg tükettiğini ve onlara kimsenin eleştiri yapmadığını söylediğimde salonda gelenek olmamasına rağmen coşkulu bir alkış koptu.
ABD li profesör kendini savunmaya çalışsa da tüm anlattıkları boşa düşmüş ve Türkiye’de, Afrikaları aldattıkları hikâyelerin veya bizim eskiden yediğimiz himayelerin artık işlemeyeceğini görmüştü.
İmparatorluklar kurmuş bu milletin artık dünyaya yön vermesi zamanını geldiğini görüyor, lider ülke Türkiye için yese düşmeden mücadele edenleri ve edecekleri saygıyla selamlıyor, tüm okuyuculara saygılar sunuyorum.