Altılı masanın mutabakat metnini okudukça ne kadar zavallı, ne kadar ezik bir ruh haliyle yazıldığına şahit oluyoruz. 13 milyon nüfusa sahipken, bitik durumda yaptırdığımız Çankaya Köşkü’ne döneceğiz diyen zihniyet, zavallı bir zihniyettir.
Türkiye, 90 milyona dayanmış nüfusu ile dünyanın en etkili devletlerinden biri haline gelmişken bu zavallılar neyin peşinde? Bugün 220 milyon Türk’ün, 2 milyar Müslüman’ın, hatta haksızlığa uğradığını düşünen Venezuela, Brezilya gibi birçok Güney Amerika ülkesinin desteğini almaya çalıştığı, Rusya’ya hamilik yapan bir ülkenin yönetimine talip olanların bu ezikliği beni çıldırtıyor.
Çankaya köşkünün geçmişine ve yapıldığı döneme bir bakalım. Ankaralı bir Ermeni tüccar tarafından 1800'lü yılların son çeyreğinde yaptırılan ve sonrasında kentin zengin ailelerinden Bulgurzadeler'in eline geçen Kasapyan Köşkü olarak bilinen bağ evi, Ankara Müftüsü Rifat Efendi'nin gayretleriyle halk arasında toplanan 4500 lira bağış sayesinde Bulgurzade Tevfik Efendi'den alınır ve Ankara halkı adına Mustafa Kemal'e hediye edilir. O da bu evi ordu adına devir ve ferağ edince ev "ordu köşkü" adını aldı.
Mustafa Kemal Atatürk, bu köşkte, 1921 ile 1932 yılları arasında kaldı. Annesi Zübeyde Hanım ve eşi Latife Hanım da bir süre burada oturdular. Kasapyan Köşkü, 1924 yılında Mimar Vedat ve Mimar Arif Hikmet Beylerin yaptığı ilavelerle bugünkü durumuna getirildi. Bu köşk eklerle büyütülmüş, miadını çoktan doldurmuş bir köşktür.
Çankaya köşkü tüm cumhurbaşkanlarının kullandığı, halkın içeri giremediği bir köşktür. Ağustos 2007’de Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Hayrünnisa Gül, türbanlı olduğu için askerlerin hassasiyeti nedeniyle 2010’a kadar resmi törenlerde Cumhurbaşkanı Gül’e eşlik edemedi. Hayrünnisa Gül, Köşk’e Büyük Şeref Kapısı’ndan da giremiyordu. Hayrünnisa Gül, bu nedenle Köşk’e üç yıl “çile kapısı” diye nitelendirdiği C Kapısı’ndan girebildi. Bu uygulamaya 2010’daki referandumun ardından son verildi. Bu uyduruk uygulamayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ortadan kaldırdı. Ne acıdır ki; Abdullah Gül, eşine yapılanlara karşın, yanlışı yapan zihniyeti desteklemektedir.
Çankaya Köşkü içerisinde Atatürk’ün kız kardeşi için yapılan bir bina vardır. Bu köşk 1935 senesinde Mustafa Kemal’in değerli kardeşi Makbule Atadan’ın ikameti için inşa edilmiştir. Mimar Seyfi Arkan tarafından yapılmıştır. Makbule Hanım buraya 1936 senesinde yerleşmiştir. Sonraki yıllarda 1951 ve 1954 yılları arasında ülkemizi ziyaret eden yabancı devlet başkanlarının ikameti için tahsis edilmiştir. Bu binaları yıkıp yerine yenisini yapmak Atatürk’ün anısına saygısızlık olur, eski haliyle kullanmak Türkiye’nin geldiği noktaya göre saflık olur. Külliyenin yapılması elzemdi. Hatta daha şatafatlı yapılmadığı için eleştirenler olmalı. Biz dünyaya yöne verecek bir milletiz, bu milletin yönetim merkezinde her ülkeyi takip eden bir ofisin olması gerektiğini savunan bir muhalefet olmalıydı.
Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi lider ülke yapma arzusunu her hareketinden anlıyoruz. Yapılan hava limanlarından, dev adliye binalarından, dev şehir hasta hanelerinden, yollar ve köprülerden. Altılı masanın, ezik çocuğun yeni takım elbiseyi giymek istememesi gibi külliyeyi kullanmak istememesine şahit oluyoruz. Bu eziklerin ülke yönetimine talip olmaları beni endişelendirmektedir. Ülkenin liderliğini hak etmediklerine inandığımı belirtir, ülkenin geleceğine inananlara selam ve saygılar sunarım.