Ekonomik kalkınma; milli gelir artışının yanı sıra sosyal, kültürel, kurumsal gelişmeyi kapsayan çok yönlü bir süreci ifade etmektedir. Ekonomik kalkınma sürecini büyük manada tamamlamış olan ülkeler (gelişmiş ülkeler) genellikle ekonomik büyüme ile ilgilenmektedirler. Bunun yanında gelişmekte olan ülkeler ise ekonomik kalkınmanın üzerinde durmaktadırlar. Ekonomik kalkınmanın sağlanması sonucunda, ülke vatandaşları daha iyi yaşam ve daha iyi bir refah seviyesine ulaşmaktadırlar. Ülkeler açısından önemli veriler olan ve ekonomik kalkınma göstergesi olarak kullanılan kişi başına düşen gelir, İnsani Gelişmişlik Endeksi gibi standartlar ülkelerin kalkınmışlık seviyeleri hakkında bilgi vermektedir.
İnsani Gelişmişlik Endeksinde geride olduğumuzu iddia edip üniversite açılmasına karşı olan, bu kadar şehir hasta hanesinin yapılmasının yanlış olduğunu idea eden insanlarla karşılaşıyoruz.Kişi başına düşen gelirden farklı olarak İnsani Gelişmişlik Endeksi çeşitli bileşenlerden oluşmaktadır (sağlık, eğitim ve kişi başına gelir bileşeni). Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan İnsani Gelişmişlik Endeksinde üst sıralamalara çıkmak için, okullaşmayı ve sağlık alt yapısını tamamlamamız gerekir. Ülkemizde insanlarımızın bu endekslerin ne ifade ettiğini tam anlamadıklarına şahit oluyoruz.
Ekonomik kalkınma sürecini belirleyen çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu faktörleri ekonomik, siyasi ve yönetsel, hukuki ve kurumsal, sosyal faktörler gibi çeşitli sınıflara ayırmak mümkündür. Ekonomik faktörler (doğal kaynaklar, yatırım, sermaye birikimi, dış ticaret, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, teknoloji, altyapı, finansal gelişme, ekonomik büyüme, vergi, gelir dağılımı) ile ekonomik kalkınmanın yakın ilişki içerisinde olduğu gerek teorik gerekse pratik olarak görülmüştür. Bir başka ifadeyle ekonomik faktörlerin ekonomik kalkınma sürecinde taşıdığı önem, teorik ve pratik olarak ispatlanmıştır.
Ekonomik faktörler içerisinde yer alan doğal kaynakların verimli bir şekilde kullanılabilmesi ile ekonomiye kazandırılması; sermaye birikimi ile yatırımların arttırılmasının ekonomi üzerinde pozitif bir etki meydana getirmektedir.
Dış ticaret ve teknoloji, ülkelerin üretimi açısından önem teşkil etmekte, sanayi ve ticaretin kolaylaşması ülkemizin üretimini artıracaktır. Bununla birlikte finansal gelişme ve ticaretin öncelenmesi, özellikle ihracat timlerinin oluşması, dış dünyada yeni pazarlar bulunması ülkemizin büyümesini hızlandıracaktır.
Ekonomik kalkınma ve insani gelişmişlik endeksinde ileri gitmek için sağlık, eğitim, ulaştırma, haberleşme, finans, yeraltı kaynakları ile insan gücünün çok iyi kullanılması gerekmektedir. Fiziki alt yapısını tamamlamış olan ülkemiz, finans ve insan kaynaklarını daha iyi kullanarak dünyada güç olabilir diyor, hükümetin özellikle finansal hatalar yapmadan, insan kaynaklarını iyi değerlendirmesi durumunda insani gelişmişlik endeksinde ilk sıralara geleceğimize inanıyor, okurlara selam ve saygılar sunuyorum.