“Eşgi gurban olam, bırağ bi hareket de ben yapam, gasteler hep seni yazi…”
Elazığ Şehir Stadı’nın Ahmet AYTAR kapalı spor salonu tarafında çift kanatlı büyük kapı açılır, düğün salonuna giren gelinle damat misali seyircilerin coşkun tezahüratları arasında itfaiye arazözü arz-ı endam ederdi.
Harman yerinde düven süren öküzlerin homurtusuyla, sahanın dört bir yanını dönerek ve her dönüşünde hareket alanını küçülterek sulama işlemine başlardı…
Futbol sahasında toz olmasın ve futbolcular topu daha iyi görsün ve de zemin yumuşasın futbolcular yere düştüğünde yaralanmanın şiddeti azalsın diye…
Bazen iki defa sulanırdı; maç başlarken ve devre arasında…
Stat arazözle sulanırken, insanların susuzluğunu giderecek su ve gazoz satıcıları vardı stat dışında.
Bunlar stat duvarının dibine kurmuşlardı tezgâhlarını…
“Büzzzz gibi savuğ su… 32 dişe keman çaldırır”
“Gazüüüzz, buz gibi savuğ gazüz”
Kovalar içerisinde buzlu suyla soğutulmuş gazozlar sıcak havaların vaz geçilmez içecekleriydi.
Karlıdağ-Şifa-Çamlıca…
Her birinin şişesi farklı desen ve motif işlemeliydi ve gazoz satıcısına zimmetliydi. Boşlar iade edilir, dolular teslim alınırdı…
“Açim açim” oynanırdı kaybedenin parasını ödediği…
Gazoz kapağı açılmadan şuşe sallanarak gazoz köpürtülür ve “on bin milyon baloncuk” dikkatlice incelenir ve taşmaz artık dediğiniz anda aç komutu verilirdi…
Hedefine kilitlenmiş nişancı misali, elinde gazoz açacağı ile bekleyen satıcı bir hamlede gazoz kapağını açar. Gazoz şişe ağzından taşmazsa taarruzi bir “ALLAH” nidasıyla gazoz şişesi bir anda havalanır ve “VUSLAT”a eren iki sevgili busesi; şişe ağzı ile dudak birleşir, gözler kapalı, lıkır lıkır nağmeleri ile bir solukta içilirdi…
İddiayı kaybeden ise gazozcuya çıkışmaktadır.
“Olum niye az sallisin şu şüşeyi…”
“Sallisin derken”;
Okuyup araştırmadan sallayanlardan bahsetmeden geçemeyeceğim.
Ele – belecilerdir bu sallayanlar.
Milli Mücadele’nin kahramanları; Osmanlı’nın seçkin subayları ve komutanları Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK müdür?
“Ele deyiler”
Cumhuriyetin kurucuları da bu şahsiyetler midir?
“He, ele…”
Ezanın susmaması ve bayrağın inmemesinde en büyük pay bu komuta kademesi ve onlara inanan vatan evlatları mıdır?
“Ele…”
Eee, peki bu kahramanlarla alıp veremediğiniz ne?
“Bizi bir gecede cahil bıraktı…”
“Camileri ahır yaptı…”
“Hocaları astı, Kur’anı yasakladı…”
Kim diyor bunları, dayanak teşkil edecek belgeniz var mı?
“Bele deyiler…”
Onun için mi Elazığ ATATÜRK Stadı’nın adının şehir stadyumu olmasına sessiz kalınıyor?
Kaptan Ömer’in yedi yıllık kaptanlığı,
Hıdır Bilek’in 28 golle gol kralı olduğu, ilklerin yaşandığı…
1973-74 sezonunun ikinci yarısında açılıp şehir stadı amatör müsabakalara tahsis edildiğinden stat adı ATATÜRK Stadyumu olarak tescillenen bu stat, yıllar sonra seyirci kapasitesi arttırılmak üzere yenilenmesi bahane edilerek adının değiştirilmesinde kasıt olduğuna inandığım (bu benim kanaatim) bu karardan vaz geçilmesi dileğiyle.
Dondurmacı Ehmet’e sorulsa “Haşa sizden, sizin gibi beg çağaları stat tabelasına elini uzatıp ATATÜRK’ümüzü çaldılar” derdi.
Çalınmasına rağmen ATATÜRK ailemde üç nesil yaşıyor. Aklımızda, kalbimizde, ruhumuzda.