DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
YAVUZ GEZER
YAVUZ GEZER
Giriş Tarihi : 30-03-2023 12:26

On Bir Ayın Sultanı – 2

Esasında hayatta iki şey vardır;

Bilim ve şahsi düşünceler.

İlki bilgiye yol açar,

İkincisi cehalete…

Hipokrat.

Altıncı kural “had bilmek”

Yedinci kural “had bilmeyene had bildirmek”

Fatih KISAPARMAK

Yaşadıklarımız üç maymun sendromunun çok daha ötesinde…

Şartlanmış maymunların, aksi davranışlarında arkadaşları tarafından şiddete maruz kaldıkları deneyi de aşmış durumdayız.

Her türlü tarafgirlik ve haksızlık için hazır bahaneler var. Bir an için olumsuzlukladıkları davranışlar için “müptela gececilerin tövbesi neon ışıklarını görünceye kadardır” misali tekrar fabrika ayarlarına dönerler…

Canımız, kalbimiz acıyor…

Afet bölgesinde; iftar kuyruklarında ezan okunurken sıranın sonunun dahi gözükmediği bir ramazan ayı eda edilirken:

Ekmek 1936 yılı (bir okka- 1.2 kilogram) On kuruş, 1980 yılı 22 lira, bugün ise paradan altı sıfır atılmasaydı 220 gramı 6 milyon TL. Et ise 1994 yılı 19, 2000 yılı 56 - 75 TL, 2023 yılı tüm baskılamalara rağmen et ve süt kurumunda 119 – 129 TL kasaplarda ise 389 – 585 TL fiyatlar aralığında seyrederken, Diyanet İşleri Başkanlığı geçen yıl 40 TL olan fitre miktarını 70 TL’ye çıkartmış…

Yukarıda arz edilen fiyatları bilmiyormuşçasına…

Ayrıca, 160 – 3500 TL arasında değişen kişi başı iftar menüleri…

Gösteriş için doyan karnınız, ruhunuzun da doymasına yeterli oldu mu?

Olmazsa olmazları vardı Ramazan ayının; sahur, iftar, teravih namazı, Kur’an okunması, maddi hayır uygulamaları, Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı.

Ayrıca,

Ramazan pidesi, ramazan davulu, askıda pide, iftar topu, veresiye defterinden tanınmadık birinin borcunu silme, gölge oyunu, ramazan şenlikleri ve cami minarelerine mahya asmak…

Elazığ’ımızın ödüllü sanatçısı kardeşim Abdullah ŞEKEROĞLU’nun Islak Şehir adlı şiir kitabından “Eskiden böyle miydi?” şiiriyle bir Ramazan ayını ayrıntılarıyla sizlere sunmak istiyorum.

Başında, ortasında, sonunda,

İlk tuttuğum oruçtu.

Selfie yoktu o zaman.

Ekmek 25 kuruştu…

 

Sahurdan iftarlara,

İkramlar yarışırdı,

Kavga dövüş aksine,

Düşmanlar barışırdı…

 

Teravihte hoşsa da,

Gönüller buluşurdu,

Gıybet yoktu o zaman,

Büyükler konuşurdu…

 

Hastalar saklardı azık,

Eşgere yemezdi yemek,

Cepten mesaj da yoktu,

Kapısın çalmak gerek…

 

Camiler dolar taşar,

Sanki İslam alayı,

Feyisden paylaşmazdı,

Bizzat tutardı halayı…

 

Saygı, sevgi, örf, adet,

Ramazan’la coşardı.

Fakirin yokluğuna,

Mahalleli koşardı…

 

Oruç otelde değil,

Dut dibinde açılırdı

Paylaşım cepten değil…!

İsraftan kaçılırdı…

 

Arefe günü gelende,

Şenlenir çarşı pazar,

Terzi, berber çok yoğun,

Büyükler “fitre” yazar…

 

Gözlerde uyku yok,

Sabah bayram namazı,

Harput’ta sevap derler,

Orada kılak namazı…

 

Camiler dağılırken,

Bir hüzünlü vedaydı,

Bayrama dek yapılan,

“Ramazanı” edaydı…

 

Evet, bayrama dek yapılan her şey Ramazan’ı edaydı…

Şafaktan gün batımına kadar oruç tutmak; akut veya kronik hastalığı olan, seyahat eden, aşırı yaşlı, emziren, hamile, şeker hastası ve ergenliğe girmemiş olan kişiler dışında tüm Müslümanlar için farzdır (zorunludur). Şafak öncesi yemeğe sahur, orucun bozulduğu akşam yemeğine iftar denir.

Sahurdan (imsak vakti), iftara kadar geçen sürenin bir bölümünde mukabele (Kur’an okuma) yapılırdı mahalledeki bayanlarca…

Büyükanneler, anneler, teyzeler, halalar, ablalar ve kız kardeşler mukabelelere katılırlardı zaman zaman.

Siyasallaşmamış dini sohbetlerin de yapıldığı mukabele akşamı iftar sofralarında o gün konu edilen sohbetleri bize de aktarmak isterdi annelerimiz.

Anlamlandırabildikleri kadarıyla…

Genellikle iyiliklerin insan hayatına dünyevi ve uhrevi katkılarından bahsedilirdi,

Yardımlaşmanın gerekliliği ve dünyanın bir imtihan sahası olduğundan…

Evet, büyüdükçe anladık dünyanın bir imtihan sahası olduğunu…

Sorularını cevaplandıramadığımız.

Garibanın, fakirin omuzlarında gün geçtikçe ağırlığının çok daha fazla hissedildiğini…

Nasıl olsa şükür ve sabrın kardeşliğinde hemhal olmuş gariban: ŞEKEROĞLU kardeşimin dediği gibi.

Artık ne acı var,

Ne sancı,

Hissetmiyorum

Buz kesilmiş vücudum,

Üşümüyorum.

Giderken omuzlarda,

Son yolculuğa,

İlk defa taksiti, kirayı düşünmüyorum.

Demek geliyor içimden, fakat yaşamanın daha zor olduğunu bilerek:

“Oğul bilir misen, niye oruçlu değilem, toğtor bu ilaçlari günde dörtt defa alacağsan, yoğsam ölürsen dedi”

“Bizi gandirirsen Bahattin emii, sen tutmamağ için seferi olmuşsan…”

“Oğul ramazan giderse seneye gine gelir, Bahattin giderse p… gelir” meselinden hareketle umutla bakmak gerektiği insaf, eşitlik, hak, adalet ve hukukun hakim kılınacağı günlerin yakın olduğu kanaatini taşıyanlardanım.

1960 ve sonrası siyasi çalkantıların olduğu yıllardı. Bu yıllarda Anadolu’da dışarıdan gelenlerin yemek yiyebilecekleri nadir lokantalar vardı.

Bu lokantaların camları kalın perde ile kapatılır ve içerisi görünmesin istenirdi.

Oruçlu insanlara saygı ve hoşgörüsüz insanların içeridekilere sebepsiz tepki göstermesinin önüne geçmek için…

Yıllar geçtikçe bu anlayış da değişti. Özellikle büyükşehirlerde…

“Enver hocam Ramazan’da açık mısınız?” Dülgerzade Camii imamı Enver Hoca hayretle bakar sözün sahibi Yusuf Bey’e ve

“Anlamadım!” der, “Açık mısınız derken, camiden mi bahsediyorsunuz?”

“Evet” der Yusuf Bey.

Lokanta sahibidir camiinin bitişiğinde…

“Biz kapalıyız da”

Yıl 2008’dir o zamanlar birçok lokanta iftar saatine kadar servise kapalıydı. Bir kısım camiler ise namaz vakitleri dışında (hırsızlığa karşı korumak için) kapalıydılar.

Birçok farklı ülkenin insanlarının yoğunluklu olduğu İstanbul’da bu değişimden en çok etkilenen yerlerdendir Fatih semti.

Açık lokantalarıyla revaçta…

Müşterileri de ağırlıklı Müslüman ülkelerin seferi vatandaşları…

Bu değişim acaba son yıllardaki anlayışa bir tepki mi?

Bazı semtlerde açık hava iftar sofraları vardır. Bunu en iyi uygulayan ise Fatih AY kardeşimizdir. Yemekleri bizzat kendisi hazırlar. İşyerinin önünde yoldan geçen herkesin davetli olduğu bir gönül sofrasıdır. Lezzeti ise insan sevgisi…

Bir de topuk ve ayak tabanı arasındaki mesafeyi iki dakikada alan birinin…

Ortaklaşa hazırlanan veya her gün bir veya birkaç kişinin katkısıyla kurulan Saraçhane Sokağı iftar sofrası.

“Herkes yer içer kesesinden, saltanatım var benim” dercesine…

Dağdayım,

Darda değilim.

Melekler mermi sürmüş namluma,

Kalırsam GAZİ, ölürsem,

ŞEHİT olurum. Başka ne gelir aklıma.

Diyen göz bebeğimiz askerlerimiz de iftar sofralarında hatırlanır. Birlikte çekilen resimler servis edilir ilgili büyüklerimizce…

Geçmişte “askere oruç tutturulmuyordu” şeklinde kara propaganda yapanların, şimdi Mehmetçikler üzerinden dini söylemlerle konsolide etmek istedikleri bazı çevrelere…

Kışlanın siyasetten ari olduğu dönemlerdi o günler;

Genel Kurmay Başkanlığı’nca her yıl Ramazan ayı uygulanacak esaslarla ilgili emri en küçük askeri birlik komutanlıklarına kadar yayınlanır ve uygulama esasları bir üst komutanlıkça kontrol edilirdi.  

Ramazan ayında oruç tutacak askeri öğrenci, erbaş ve er listeleri 15 gün – 1 ay önceden hazırlanır ve üst komutanlığa gönderilirdi.

Ramazan başladığında ise oruçlu listesindeki değişiklikler bir gün önceden üst komutanlığa gönderilir, kazan yoklamalarına ilave ya da eksiltme işlemi yapılırdı.

Sahur vaktinde ertesi günün sabah kahvaltısı ve öğle yemeği birlikte servis edilirdi.

Ramazan ayı boyunca oruçlu personelin nöbet çizelgeleri iftar ve sahur saatleri dikkate alınarak yazılırdı görevli oldukları komutanlıklarca.

İftar saati geç saatlere denk geliyorsa, ayrı bir yemek servisiyle oruçlu personelin oruçlarını açmaları sağlanırdı ve aksaklığa meydan verilmezdi…

Ben en rahat orucumu askeri öğrenciyken eda ettim.

İzmir’in 42 santigrat derece sıcaklığa ulaştığı Ağustos ayında…

Bazı keyfi uygulamaları genele şamil etmek KÖTÜ NİYETLİLERİN YALAN VE İFTİRALARIDIR.

VESSELAM…

NELER SÖYLENDİ?
@
YAVUZ GEZER

YAVUZ GEZER

DİĞER YAZILARI Hadee Canım!!! Dedem Atlas Var Ya... (Varya) Emekli... Sevda... Peynir Heç'e Çıktı Zümrüd-ü Anka - II Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) Asker- Saf Anadolu Çocuğu Şehit... Kutsim kızıl saçlım-4 Kutsi – Kızıl saçlım 3 Kutsi – Kızıl saçlım 2 Kutsi...Kızıl saçlım Saatler dursa da akan zaman… Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi Pamuk tarlaları beyazın lekeleri Orada bir köy var mıymış uzakta? Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? Anne, melekler neden beyaz? Nostalji sendromu YETER – YAHU Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I Savaşta çocuk olmak Emeğim Türk – Osmanlı –II Türk – Osmanlı HİLAL VE YILDIZ Onbeşinci gün Ağustos – Zaferler ayı Diken ve gül Ayıyla sohbet Neden ben? Kırk birinci BORDO BEYAZ Kurban Sevdalar; mektuplar, güller Çelik Kaleler Tebessüm Güzel görebilmek Bir şehir ki -III Tıpşor... Kanatsız Melekler Neyiz… Bilinsin! İnsan ve sevgi BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... On Bir Ayın Sultanı – 4 On bir ayın sultanı – 3 On Bir Ayın Sultanı – 1 Topun sahabı benim – 3 Topun sahabı benim – 2 Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür Cemre bu sefer insanlığa düşsün! Topun sahabı benim – 1 Gitti canımın cananı İmdaaat… Sonsuzluğa mektup KİMSİN? YA SEN KİMSİN? Özlenen Bir şehir ki… Kırmızı gül her dem olmaz Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) HARBİYELİ
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA