Çağımızın gerekliliklerinden biri olan Ar-Ge ve yenilik olgusu, özellikle son on yıldır birçok alanda etkisini göstermektedir. Günümüzde hızla değişen rekabet ortamında ayakta kalabilmek için şirketlerin ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. Uluslararası iktisadi büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve yenilikçi ürünlerin ticarileştirilmesi için Ar-Ge ve yenilik kaçınılmazdır. Yenilik süreçlerinde uygulanan politika kadar, politika sonrası ortaya çıkan çıktıların değerlendirilmesi de titizlikle yürütülmesi gereken bir aşamadır. Bu nedenle, verilerin toplanması, değerlendirilmesi ve analizi için seçilen yöntemler oldukça önemlidir.
Türkiye, büyük, hızlı gelişen, orta gelirli OECD ülkesidir. Son dönemde hızlı bir sanayi ilerlemesi ve bilim, teknoloji ve yenilik alanında kapasitesini artırmak için önemli gelişme göstermiştir. Bilim, teknoloji ve Ar-Ge’de ulusal hedeflerle mevcut durum arasında diğer ülkelerin aksine büyük mesafe bulunmakta, Türkiye sıçrama yapmaya ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’nin 2023 hedeflerinde, temel vurgunun, yüksek katma değerli ve orta yüksek/yüksek teknolojili sektörlere yönelmek olduğu görülmektedir. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek, ihracatta ileri ve yüksek teknolojili ürünlerin payını % 20’lere çıkarmak, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmak önemli başlıklar arasındadır. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde, kamu kurumlarının ürettiği politikaların rolü oldukça önemlidir.
Yazılım Sektörünü değerlendirelim;
Dijital Dönüşüm ve dördüncü sanayi devrimi, her geçen gün artan hızı ile tüketici alışkanlıkları, ürün ve hizmetler başta olmak üzere tüm değer zincirlerini değiştirmenin yanı sıra rekabetin kurallarını yeniden yazarken; eğitimden, istihdama sosyoekonomik anlamda birçok stratejik fırsat ve tehdidi beraberinde getiriyor. COVID-19 salgınının ve Ukrayna Savaşının bu değişime katalizör etkisi yapması dijital dönüşümü her anlamda ana akım ve stratejik bir konu haline getirmiş durumda. Yaşanan bu büyük dönüşümün özünde inovasyon, yeni iş modelleri ve teknoloji olmakla birlikte, tüm bu etkileşimin merkezinde yazılım tabanlı rekabetçi üstünlük yatıyor.
Bugün dünyanın en büyük on şirketinin yedisi teknoloji firmalarından oluşuyor. Bu devler incelendiğinde beşi neredeyse tamamen yazılım odaklı iken, üç firmanın ise yakaladığı rekabetçi üstünlükte yazılımın kritik öneme sahip olduğu görülüyor. Hem büyüklüğü, hem de tüm sektörlere sağladığı yüksek katma değer, ihracat potansiyeli ve istihdam olanakları düşünüldüğünde yazılım sektörünün stratejik önemi ortaya çıkıyor. Dijital dönüşümün lokomotifi konumundaki yazılım ekosisteminin şekillendirdiği dijital ürün ve hizmetler pazarı, küresel düzeyde yaklaşık 2 trilyon dolar büyüklüğe yaklaştı. Yaratılan piyasa değerinin ise bu rakamın 8-10 katı büyüklükte olduğu tahmin ediliyor.
Yazılım sektörü 2019 yılında 565 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmış ve sektörün gelecek 5 yıllık dönemde %5 oranında büyümesi beklenmektedir. Yazılım sektörü kendi başına kritik bir büyüklükte olsa da asıl etkisini kendisinden etkilenen diğer dijital ürün ve hizmetlerde göstermektedir. Yazılım sektörünün etkilediği oyun, dijital dönüşüm, Gig Ekonomi gibi diğer sektörlerin büyüklüğü yazılım sektörünün neredeyse 4 katı büyüklüğündedir ve ortalama büyüme hızı ise yazılım sektöründen yaklaşık 3 kat daha yüksektir. Bu da günümüzde yazılım sektörünü 2,5 trilyona yakın bir büyüklükte dinamik bir sektör haline getirmektedir.
Ülke olarak uzun yıllardır artarak devam eden teknokent yatırımları, Ar-Ge, inovasyon teşvikleri ve özel sektör startup iş birlikleri ile büyüyen bir girişimcilik ekosistemine sahibiz. Ancak global yazılım ekosisteminde hak ettiğimiz payı henüz alabilmiş durumda değiliz. Son verilere göre ihracatımızın sadece %0.5’i bilişim sektörünün alt kümesi olarak raporlanan yazılım sektöründen gelmekte. Benzer ülkeleri incelediğimizde %2-3 seviyelerinde bir potansiyel olduğunu gözlemliyoruz. Yazılım ekosisteminin güçlendirmek için eğitim ve istihdam açısından somut adımlar atıldığını görmek cesaret verici. Yakın coğrafyadaki rakip ülkeleri de düşündüğümüzde bu alandaki ihtiyaçların stratejik öncelik olarak her platformda sahiplenilmesi önem arz ediyor. Yazılım ekosisteminin gelişmesine yönelik atılacak her adımın, ülkemizin yazılım ürün ve hizmetlerinin bilinirliğinin tesis edilmesine, küresel pazar payı ve ihracatının artırılmasına katkı sağlayacağına inanıyorum.
Ülkemiz için yazılım ekosistemindeki büyüme ile birlikte 2025 yılına dek 100.000 ek istihdam ve 10 milyar dolarlık ihracat potansiyelinin olduğunu Cumhur Başkanlığı Strateji birim hedefleri arasındadır. Yazılım sektörü kendine has global dinamikleri ve uzaktan çalışmayı mümkün kılan yapısı ile Anadolu’da kalifiye ve yüksek gelirli bir istihdam şansı yaratıyor.
Türkiye ekonomisi iktisadi gelişimini ve kalkınması sağlamak amacıyla zaman kaybetmeden Ar-Ge faaliyetleri ile yüksek teknolojili üretimi gerçekleştirecek yatırımlara yönelmeli ve buna uyumlu bir toplumsal ortam oluşturmalıdır.
Orhan Alperen Yıldız
Elektrik-Elektronik Mühendisi-Genç Girişimci
orhanalperenyildiz@hotmail.com