Harput Gazetemizin değerli okuyucuları, hep şikâyet hep şikâyet diyeceksiniz biliyorum ama bu haklı ve güçlü bir şikâyet! toparlanana kadarda devam edecektir.
Elimizde ve cebimizde taşıdığımız aslında faydalı ama kullanışta zararlı cihazlarımızın yanı sıra evlerimizin baş köşesinde yer alan o yozlaşmış kara kutu hayatımızın her tarafını olumsuz etkileme açısından bir numaradaki yerini koruyor.
Algıda üstün bir yeteneği olan bu cihaz kötülüğünü yaymaya devam ederken bazen bunu öyle masum konular üzerinden yapıyor ki bu işgalin farkında bile olmuyoruz.
Trajikomik, dramatik, ahlaksız, şiddet, suça teşvik, psikolojik bozukluk, kumar, alkol, uyuşturucu ne derseniz kötüye yönlendiren her şey evimizin odamızın içinde bir de insanı aptal yerine koyan çözümle bulunmuş mesela sigara içen birinin sigarasını karartırken dumanı Kızılderili mesajı gibi mesaja devam ediyor, alkol şişesi doldurulan bardaklar karartılırken ‘’bu çay galiba’’ diyeceğimiz kadar ikna edici bir sansür uygulanıyor.
Haber bülteni adı altında Babasını, anasını, evladını kardeşini seri cinayetler filmi izler gibi biri biterken başlanan cinayet, cinayete teşebbüs haberleri izliyoruz.
Hiç mi iyi bir şey yok diyeceksiniz. Tabiki var ama etkisiz bu kadar aksiyon programlara alışan milletimiz içinde bir canavar oluşturmuş normal faydalı konuları sıkıcı buluyor ve izlemiyor.
Bu sıkıntılı programların hangisi hakkında kendimizi sorgulamalıyız diye bir ölçüm yapalım derken bir anda liste başı kimin elinin kimin cebinde olduğunu çözmekte polislik tecrübesi gerektiren gündüz yayınlarının büyük şeytani yapısı ile kadın programları at başı ile öne çıkıyor.
Kanalların en aksiyonlu yayını ben yaparım yarışına girdiği bu ahlaki çöküntünün büyük küçük kadın erkek demeden evlerimizin içinde sergilediği ahlaksızlığın tavan yaptığı ve bu rezilliğin ailece koltuklarımıza oturup çayımızı kahvemizi alıp dizi seyreder gibi heyecanla takip ettiğimiz olaylar.
İşlerine geldiği konularda üçüncü gözden beşinci duyudan bahseden uzmanların bu konularda gerekirse tv ve program adı vererek insanların kumandalarına hükmetme gücünün olduğunu hatırlatmıyor.
Ben bu noktada ahlaksızlıkta zirvenin olduğu olayların yalan veya senaryo olduğunu söylemiyorum, eğitimde algının IQ sunun yerlerde süründüğü ülkemizde bu programların insanların içerisindeki kötülük yanının nasıl parlatılarak insanlar üzerinde bırakacağı etkinin tehlikesinden bahsediyorum.
Ne yazık ki bizler genelde evimizdeki bu ne zaman patlayacağı belli olmayan saatsiz bombanın risklerini biliyoruz, ama bu kültürel çöküntünün etkisinin azaltmak bitirmek yönünde hiçbir gayrette bulunmuyoruz.
Konu başlığımızı bu noktada tekrar sormak lazım kim dur diyecek?
Eğer kanunlarımız bunu engelleyemiyorsa gerekli ek yasalarla önü kesilecek tedbirler alınmalı yada bu başarılamıyorsa son tahlilde asil milletimizin vicdani sorumlulukları devreye girmeli izlememeli, izletmemeli izlemeye devam edenlerle toplum dışına itecek psikolojik baskılarla yanlışını yüzüne vurmalı, anlatmalı, gerekirse ilişkisini kesmeli.
Geleceğimizi korumak canlandırmak için ağaç misali budama en doğru karar olacaktır.
Yöneticilerin gücü yetmiyorsa gerçek güç olan bu aziz Millet milli manevi duygularla ‘’DUR’’ diyecektir.
Ülkemizin en köklü, nadide sivil toplum örgütü Türk Ocaklarının 47. Genel Kurulu 19 Nisan 2025 de Tarihi Türk Ocakları binasında yapıldı. Benim de üst kurul delegesi ve Divan üyesi olarak katıldığım kurulda delegenin tam bir vücut olarak desteklediği Prof. Dr. Mehmet ÖZ başkanlığındaki yönetim güven tazeleyerek Parti siyasetinin dışında Ülke meselelerinin merkezinde tarihi konumu ile göreve devam kararı aldı.
Selam ve Saygılarımla...