Harput Gazetemizin değerli okuyucuları…
Ülkenin birinde bir tarım mühendisi başkente gitmek için bir trene biner, bir süre sonra yanına yaşlı bir çiftçi oturur ve yanında bir çuval vardır.
Yolculuk boyunca çiftçi her çeyrek saatte bir çuvalın içindekilerini karıştırır ve yerine koyar, yolculuk boyunca olayın bu şekilde rutin olarak tekrarlanması devam eder.
Bu durum karşısında merakını yenemeyen mühendis bu işin hikmetini sorar.
Çiftçi; çuvalda tarladan yakaladığı fare ve sıçanların olduğunu başkentte bir laboratuvara satmaya götürdüğünü bu çuvaldakilerde o sıçan ve farelerdir der.
Mühendis; peki çuvalı neden sürekli sallıyor ve karıştırıyorsun diye sorar.
Çiftçi; çuvaldaki fare ve sıçanları her on beş dakikada sürekli sallamazsam, içindekileri birbirine karıştırmazsam hayvanlarda rahatlama başlar işte o andan sonra çuvalı kemirme ve yırtmaya başlarlar, yaptığım bu işle fare ve sıçanların korku ve endişelini diri tutup aralarında gerginlik yaratıp dikkatlerini çuvala vermelerini engelleyerek onları satacağım yere rahatça götürebiliyorum der.
Bu çiftçinin kıvrak zekasına hayran olmamak gerçekten mümkün değil,
Mevzubahis sohbeti sayın Cumhurbaşkanının bir videosunda izlediğimde gerçekten hem hayranlık hem hayret duygularımı gizleyemedim.
Cumhuriyetin ilanından bu yana bu ülke üzerinden ortaya konulan kaos ve karıştırmaları düşündüm, çuvalın içindeki bizleri ve bizi satmaya götüren çiftçileri bu karıştırmalar geçmişte fikirlerin, düşüncelerin radikalleşmesi siyasallaşması ve siyasetin koalisyon ayakkabıları ile darbelere dönüşmesi geldi gözlerime, komünizmin pasivize edilmesi ile kapitalizmin getireceği içinden çıkılmaz sokağında eriyip gideceğimizi torbadaki fare ve sıçanlar kadar bile o torbadan çıkacak cesareti bulamayacağımızı yok olma noktasına geleceğimizi hesap edemedik.
Artık bırakın hesap etmeyi açık seçik önümüze serilen tuzakları dahi göremeyerek, ortaya atılan tahriklere kapılarak birbirimizi yemeye devam ediyor satılma yolunda satıcılara bu alanda pazar ve imkân hazırlıyoruz.
Bu manzara karşısında gerçekten çaresiz aciz bir şekilde boynumuza geçirilecek ilmeği beklemekteyiz, ama bizim derdimiz ilmek yağlımı yağsız mı olacak o ip boynumuza geçirilirken altımıza koltuk mu sandalyemi verecekler.
Aslında düşünmemiz gereken Vatanın ve geleceğimiz olan evlatlarımızın akıbeti, ama yarın ve yarının neler getireceği kimsenin umurunda değil çorba kazanı kurulmuş kimiz kazan kimimiz kepçe olmuşuz ve milletimizde o kazanın içinde karıştırılacak nevale.
Yine de sözde kalmayarak kanuni her türlü mücadeleyi vererek diyorum ki Türk Milleti çok yaşa, tekrar diyorum ki Varlığım(ız) Türk Milletine armağan olsun.
Selam ve Saygılarımla.