Harput Gazetemizin değerli okuyucuları 17 Ocak itibarı ile okullarımız birinci dönem ara tatiline girdi ve evlatlarımız karnesini aldı. Bizler çocuklarımıza bu tatil döneminde verimli dinlenme ve okuma temenni ve dileklerimizi gönderiyoruz.
Değerli okurlar sizce karne alması gereken sadece çocuklarımız mı, aslında bugüne kadar karne verilmesi gereken bizler, genel olarak insanlık değil mi.
Hiç kimsenin değerlendirmeye net bir şekilde teşebbüs etmediği insanlığın karnesi ne durumda acaba, bizler yeni nesillere neler verdik ve şimdi neler bekliyoruz, öncelikle geleceğimiz olan gençliğimizi sınıflandırdığımız kesin X, Y, Z, Alfa kuşaklarını oluşturduk.
Okumaları doktor, Mühendis olmaları, dolayısı ile refah bir hayata ulaşabilmelerinin yollarını açabilme üzerine tesis edip, bu çabayı kendi imkanlarımızı zorlayarak emekler sarfetmek zorunda kaldık.
Bu bağlamda şansı olmayanlar ki sayıları gerçekten çok fazla aileler evlatlarının bir an önce hayata atılmaları ve para kazanmanın muhtemel olacağı meslekler üzerine yönlendirdiler.
Hiç şüphe yok ki iki taraf tada maksat Devletine, Milletine, Aile ve kendisine faydalı bir birey olma yolunda ilerlemek “Niyet Hayr, Akıbet Hayr” önemli bir yola çıkış sebebidir, ancak her ne kadar iyi niyetle yola çıkılsa da gün gelip gerek çevresel gerek sosyal hayat şartları gerekse kötü niyetlerle amaçlar maksadını aşıyor o melekler birer şeytana dönüşebiliyor.
Gelecek nesillerimizin eğitimi ne ailede ne de Milli Eğitim (Milli olmayan Öğretim) sistemimizde tamamen saldım çayıra Mevla’m kayıra ile günü kurtarma amaçlı geçiyor.
Evet evlatlarımıza bir hedef gösteriyoruz bu hedefe ulaşacağı dönemde gerekli olan Milli Manevi ve Ahlaki değerlerini yolluk olarak vermeden yola çıkarıyoruz, böylece varsayılan hedefe kadar her şey mübah oluyor.
Rol model olarak alınan Ebeveynler ve Devleti yöneten unsurların bıraktığı intiba bu noktada çok önemliyken doğum yıllarına göre sınıflandırdığımız yeni kuşaklar yanlışa yanlış, hataya hata demiyorlar çünkü bunları birbirinden ayırt edecek unsurları neyin yanlış, neyin doğru olduğunu öğretmedik, Öz güven kazandıracağız derken sorumsuzluk okyanusunda boğulmaya terk ettik onları, Saygıyı ve sevgiyi (ki bunun ne olduğunu bilmiyorlar) anlatmadık. Saygıyı amir memur ilişkisi, sevgiyi kadın erkek ilişkisi zannettiler.
Bu kuşaklar hayatın idame dümenine geçtiği dönemler geldiğinde ortaya düşman başına vermesin dediğimiz kendini gösterdi, Ahlaksız, vicdansız, merhametsiz birtakım güruhlar ortaya çıktı.
Cinayet, dolandırıcılık, sahtekarlık, yalancılık, fırsatçılık. Siyasi, ekonomik ve sosyal hayatımızın bir parçası, Devleti soymak, Fakiri yolmak, Anne babalarını öldüren evlatlar, Evlat katili ana babaları her gün her yerde yaşanabilecek normal olaylar olarak karşılanır oldu.
Ya Allah’tan kork ya kuldan utan tabiri tarihe karıştı. Kanun evet bir de kanundan korkma olayı vardı ki şimdi burada evlere şenlik sanki birkaç anayasamız ve onların da ayrı kuralları varmış gibi kişiler özel bir işlev haline gelen adalet sistemi oluştu.
Değerli okurlar, yazımın başında insanlığa bir karne oluşturmak için yola çıkmıştım, ancak şöyle bir bakıyorum da var olan rakamlarla ben bu işin içinden çıkamayacağım.
Bence herkes şapkasını önüne koysun ve kendini değerlendirerek notunu versin.
İsrail ile Filistin arasındaki katliama dur diyebilecek ateşkes antlaşması umut verici. Sevindirici bir durum. 19 Ocak Pazar günü saat 16 itibarı ile hayata geçerken Hz. Musa’ya ihaneti ile meşhur olan İsrailoğullarının kanun kural tanımayan Yahudi kolu bu sözünde ne kadar duracak merakla bekleniyor.
Selam ve Saygılarımla.