Dünyadaki gençlerin sadece 4'te 1'i, eğitim, istihdam veya eğitim yoluyla bir iş bulmak için ihtiyaç duydukları becerileri öğrenme yolunda ilerliyor.
2014 yılından bu yana, tüm dünya gençlerinin (15-24 yaş arası) istihdam için vasıflandırılmasının ve onlara teknik ve mesleki eğitim ve öğretim kurumları, işletmeler ve politikacılarla ilişki kurma fırsatı sağlamanın önemini artırarak nesiller yetiştirmeye çalışılıyor.
Dünya küresel bir durgunluğun eşiğinde sallanırken, uzmanlar gençleri gelecek için donatmak ve ekonomik büyümeye yardımcı olmak için becerilere ve eğitime yatırım yapılması çağrısında bulunuyor.
Peki Türkiye bu konuda nasıl bir strateji uyguluyor veya uygulamalı?
Gençlerimiz çağımızın teknolojik ve kültürel değişim hızına kılık kıyafet, gündelik alışkanlıklar ve yaşam tarzlarıyla ayak uydurmaya çalışırken neden çağın değişen eğitim sistemine uyum sağlayarak kalifiyeli bir nesil olmayı tercih etmiyor?
Türkiye’miz dünyanın hızla değişen teknolojik yaşamı ne zamana kadar sadece TÜKETİCİ rolünde takip edecek?
Değişen ekonomik koşullar önemsizleşen ekonomik borsalar ve ekonomiye etki eden değerlerin değişimine ne zaman çağın katma değer ürünleriyle hem ülkemizin ekonomisine hem de dünya ekonomisinde planlanan oyunda biz de varız diyeceğiz?
Bu soruları önce kendimize sonra yetiştirdiğimiz nesillere aktarmalıyız. Ekonomik koşullara isyan etmek yerine bu koşulları düzeltecek bir yapıtaşı olarak ülkemize hizmet etmeliyiz.
Değişen tüketim ihtiyaçlarına uygun üretim planlamaları ve üretime yönelik teşvik arttırımı yapılmalıdır. Bu üretim tesislerinde çalışacak, yönetecek gençlerimize ise bu doğrultuda eğitim verilmeli bu yönde eğitim reformları yapılmalıdır.
Sıkıntıları göğüsleyemeyen isyancı bir toplum yerine çözüm üreten ve kalkınma sevdalısı nesiller yetiştirilmelidir.
Üreterek Büyüyen ve Dünya Ekonomisinde ben de varım diyen bir TÜRKİYE yeşertmek dileğiyle, iyi haftalar dilerim.
Elektrik Elektronik Mühendisi
Genç Girişimci