Tarihimizi, ecdadımızı anlamak ve bu bilgiyi geleceğe nasıl taşıyabileceğimiz konusunda düşünmek çok önemli bir konudur. Bizler yıllarca hatta yüzyıllarca Tarihimizi karşılaştırarak veya siyasi eleştirilere maruz bırakarak tarihimizin tanıtılmasına engel olan tek millet olduğumuzu bilmeliyiz.
Bir toplumun geçmişi, onun geleceğini şekillendirir. Tarih, bizi biz yapan değerlerin, inançların, geleneğin ve kültürün izlerini taşır. Tarihi öğrenmek, ecdadımızın izinde yürümek, onların neler yaşadığını, neler başardığını ve hangi zorluklarla karşılaştığını anlamak demektir.
İstanbul Fethi’ni okuyup Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiğini hepimiz biliriz. Aslından önemli olan Fetih sırasında stratejileri, askeri ve psikolojik hamleleri öğrenerek ve değerlendirerek ecdadımızı tanımış ve milli geçmişimize ışık tutmuş oluruz.
Yıllarca bizleri kendi içimizde türlü siyasi,meshepsel konularla iç savaşa sürükleyerek tarihimizden uzaklaştırmak istenildi. Bizlerde bu çıkar oyunlarına alet olduk. Unutulmamalıdırki Osmanlı Devleti Türkiye Cumhuriyetinde her vatandaşın atası ve geçmişidir. Osmanlı Devletini severek milliyetçi sevmeyerek sosyalist olunmaz. Bunun bilincine varılması gerekmektedir.
Birçoğumuz tarih boyunca ecdadımızın neler yaşadığı, hangi koşullarda nasıl direndiği ve bugünkü hayatımızı nasıl inşa ettiği konusunda ne yazık ki çok az bilgiye sahipiz. Bu durum, tarihe olan ilgi eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir; ancak aynı zamanda, tarihin çoğu zaman sıkıcı bir ders kitabı konusu olarak sunulmasıyla da ilgili olabilir. Oysa tarih, bizim kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi anlamamızı sağlayan bir ayna olabilir.
Ecdadımızı tanımak ve anlamak, onları yargılamak veya kıyaslamak yerine, yaşadıkları deneyimlerden ve aldıkları kararlardan öğrenmek demektir. Onların hatalarını ve başarılarını öğrenmek, bize bugün hangi adımları atacağımız konusunda kılavuzluk edebilir. Ve elbette, onların başardıklarını anlamak, bize kendi yeteneklerimizi ve potansiyelimizi keşfetmede ilham verebilir.
Bu noktada, tarihin bize sunduğu dersleri kullanarak geleceğimizi aydınlatmak önemli bir görev haline geliyor. Tarih boyunca ecdadımızın karşılaştığı zorluklar, bize dayanıklılık ve direnç konusunda dersler sunduğunu görmemiz gerekiyor. Onların başarıları, bize hedeflerimize ulaşma konusunda ilham verebilir. Ve elbette, onların hataları, bize bugün ve gelecekte hangi adımların daha iyi olabileceği konusunda rehberlik edebilir.
Geleceği aydınlatmanın en etkili yolu, geçmişi öğrenmek ve anlamaktır. Ecdadımızın deneyimleri ve başarıları, gelecekte neyin mümkün olabileceğini görmemizi sağlar. Onların hikayeleri, bize gelecekte neler başarabileceğimizi gösterir. Tarihi öğrenerek, geleceği şekillendirebilecek bilgi ve deneyime sahip oluruz.
Sonuç olarak, tarihimizi öğrenmek, ecdadımızı tanımak ve bu bilgileri kullanarak geleceğimizi aydınlatmak, toplum olarak üzerinde düşünmemiz ve harekete geçmemiz gereken önemli bir konudur. Geçmişimizi anlamak ve ondan ders almak, bizi daha güçlü ve daha bilinçli bir toplum haline getirecektir. Gelecek nesillerimize, tarihimizi, ecdadımızı ve onların deneyimlerini anlama ve öğrenme konusunda daha fazla önem verme konusunda ilham vermek, en büyük hedefimiz olmalıdır.
Tarihini, atasını, dilini ve kültürünü kaybeden bir toplum yok olmaktan başka bir son ile karşılaşamaz. O yüzdendirki tüm sömürge devletleri sömürdükleri toprakları önce dillerinden, kültürlerinden uzaklaştırır daha sonra tarihi ve atalarından uzaklaştırarak yetişen nesilleri yönetme yöntemini seçmişlerdir.
Sözlerimi “Atasını Bilmeyen İt Peşinde Gezer” sözüyle tamamlıyorum. Tarihimizle kavga etmek yerine tarihimizi iyisi ve kötüsüyle kucaklayarak, öğrenerek ve yorumlayarak kim olduğumuzu bilmemiz gerektiğini sizlere hatırlatmak istiyorum.
İyi haftalar dilerim.
Elektrik-Elektronik Mühendisi-Genç Girişimci
orhanalperenyildiz@hotmail.com