ATATÜRK’ÜN CHP’SİNE EMPERYALİST BAŞDANIŞMAN

MÜH.ORHAN ALPEREN YILDIZ

06-12-2022 17:05

Sevgili Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bu hafta ülkemizin kurucu partisi olan CHP’nin başdanışman skandalı konusunu değerlendiriyorum.

ABD ve İngiltere ziyaretleri tartışma konusu olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’li sözede yazar (!) Jeremy Rifkin’i başdanışmanlığına getirdi. Bir dönem Merkel’in danışmanlığını yapan Rifkin, CHP’nin “vizyon belgesi”ni hazırlayan ekibin başında olacak. İlgili başdanışmanın alacağı maaş hakkında bilgi verilmese de medyada konu üzerinde ciddi tartışmalar mevcut.

Türkiye’yi emperyalist hiyerarşinin diplerine yerleştiren, çoğu zaman açıkça adını koymasalar da sömürge olarak nitelendiren bakış açısı solda hakim durumda. Bu perspektifin yerel kaynaklarıaslen 20. yüzyılın başında geliştirilen klasik Marksist emperyalizm teorilerinden beslenmektedirve Lenin’le özdeşleşmiş emperyalizm teorisinin özünü kavramadan, onu bugünün dinamiklerine uyarlamak üzerine bir denge kurulmuştur.

Emperyalizm kavramı neredeyse her kesim tarafından yeterince iyi tanımlanmadan kullanılıyor. Bu kadar geniş bir kavramı burada kapsamlı olarak incelemeye imkan yok. Ama şu kadarını söylemek gerekir ki, emperyalizm kavramı özündeki bazı unsurları korumakla birlikte, günümüze gelinceye kadar siyasal/jeopolitik ve ekonomik alanlarda dönüşümler geçirmiştir. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemi, Lenin’in emperyalizm teorisiyle açıklamak mümkün olmamış (Lenin merkezi kapitalist ülkelerin dünyayı paylaşma sürecini ve bunun dünya savaşıyla sonuçlanmasına yoğunlaşır) Neo-Marksist ve Bağımlılık Okulu gibi yaklaşımlara ihtiyaç duyulmuştur. En basitleştirilmiş şekliyle emperyalizm erken kapitalistleşmiş merkez ülkelerin daha az gelişmiş ülkeler üzerinde, finansal, yatırım, doğal kaynaklar vb yolla elde ettikleri artı değeri yine merkeze aktardıkları ve bunun için gerekli olan askeri/siyasal araçları kullandıkları uluslararası bir iktisadi sömürü mekanizmasıdır. Temelinde kapitalizmin yayılma, yeni alanlara açılma ihtiyacı ihtiyacı yatar. Emperyalizmin bu özelliği, kapitalizmin doğasından kaynaklanır ve dünya sistemindeki derin dönüşümlere ve araç ve yöntemlerdeki dönemsel farklılıklara rağmen değişmemiştir.

1960’lardan itibaren yeni, tamamlayıcı kavramlara ihtiyaç duyulmuştur. Bunlardan biri Brezilyalı iktisatçı Ruy Mauro Marini’nin 1965’te ortaya attığı “alt-emperyalizm” ile I. Wallerstein’in kendi tezi olan merkez-çevre analizine ek olarak geliştirdiği yarı-çevre kavramıdır. Adından da anlaşılabileceği gibi, bu kavramlar küresel kapitalist sistem içinde nüfus, ekonomik gelişme ve coğrafi konum gibi özellikleriyle öne çıkan bazı Üçüncü Dünya ülkelerinin hem merkez hem de çevre ülkelerinin özelliklerini taşıdığını ve bulundukları bölgelerdeki çevre ülkeleriyle merkez ülkeler arasında aracı bir rol oynadıklarını anlatmak için kullanılıyordu. Çevrenin içinden sivrilen bu ülkeler, böylece sistemin daha etkili çalışmasını sağlıyor, bunun yanında yine bölgesel jeopolitiğe katkıda bulunuyorlardır.

Türkiye’nin yaptığı müdahaleyle Libya’da, sahadaki askeri dengeyi değiştirmesi, burada Fransa ile çekişmesi, bir tür emperyalist ülkeler kulübüne dahil olmak şeklinde bir algı yarattı ve içeride birçok kesimi memnun etti. Emperyalizm, Suriye’de denize çıkışı olan bir Kürt koridoru yaratacak iken, Türkiye hem onu operasyonlarıyla önleyip hem de Libya gibi deniz aşırı bir coğrafyada diğer emperyalistlerle boy ölçüşüyordu. Genel tabloya baktığımızda ise Türkiye çok tipik bir bağımlı yarı-çevre ve alt-emperyalist ülkedir ve bu konumu AKP iktidarından bağımsızdır, Soğuk Savaş döneminden itibaren bu konumu sürmektedir. Türkiye’nin küresel sistemdeki konumu literatürdeki yarı-çevre ve alt-emperyalist tanımlarına neredeyse birebir uyar. Örneğin, yarı-çevre ülke bölgesinde iktisadi etkinlik kurar, bazı durumlarda kendi parası sınırlı da olsa kullanım alanı bulabilir. Türkiye Irak, Suriye, Libya, Mısır, Gürcistan, Kosova, K. Makedonya gibi çevresindeki bütün ülkelerle dış ticaret faaliyetleri artış göstermekte iken, merkezi kapitalist ülkelerin hepsiyle de dış ticaretinde ise problem yaşamaktadır. Libya ile çatışma döneminde bile ihracat devam etmiş, bu ülke Afrika coğrafyasına ulaşmak için bir geçiş noktası olarak görülmüştür. Ayrıca, Mısır siyasal sorunlara rağmen Türkiye’den giden yatırımcılar için ucuz işgücü ve pazar olarak cazip olmuş, Paşabahçe ve Koç grubunun yatırımları öne çıkmış, iki milyar dolarlık yatırıma ulaşmıştır. Türkiye kökenli bankalar, müteahhitlik hizmetleri, gıda zincirleri bölgesindeki ülkelerde yayılma alanı bulmuştur. Yarı-çevre ülkelerinin bu ekonomik yayılması, merkezi rahatsız etmez çünkü buralar genelde merkezin pazar ve yatırım için yeterince cazip bulmadığı alanlardır ya da merkez ülkeler farklı alanlara yatırım yapmaktadır. Ayrıca, çevre ve yarı-çevrede belli bir ekonomik büyüme hem faydalıdır hem de yarı-çevre ülkede (yani Türkiye) bu elde edilen artı değer yine borç vs gibi mekanizmalarla merkeze geri döner. Yine yarı-çevre ülke bu politikalarıyla neoliberal modelin daha derinlere ulaşmasına katkı sağlar. Bu yüzden bu tür girişimler desteklenir ya da göz yumulur.

Sonuç Olarak Türkiye’de kuruluşundan beri her ideoloji savunduklarından ziyade vaat ettikleri ve gerçekleştirdikleri hedefler çerçevesinde halkın üzerinde etki bırakmıştır. Batı sistemiyle anlaşmazlığının derinleşmesi gibi çelişkiler bu dönemin kendisine özgü niteliği olarak ortaya çıktı. AKP yönetiminin bu kadar içiçe geçmiş sorunu ve krizi aynı anda yönetme ve Türkiye’yi bu içeride ve dışarıda içine soktuğu ve yönetmekte giderek zorlandığı kriz dinamiklerinden çıkarması gün geçtikçe zorlanıyor. Gerek Batı sistemi gerekse AKP ve Erdoğan karşısında edilgen bir konumda olduğu izlenimini vermeyi tercih eden sermaye bloğu bu krizi ya yoğunlaşmış bir otoriterlik ya da taze toplumsal, siyasal güçlerle çözmeye çalışacaktır.

Ülkemiz 2023 yılında geçmişimizden ziyade kandırılmış 3.Dünya ülkesi konumundan siyasi olgu ve olaylara karşı tepki gösteren ve doğru yolu bularak ilerleyen bir toplum kabiliyetine ulaşan bir millet olmak dileğiyle; İyi haftalar,

Orhan Alperen Yıldız

Elektrik-Elektronik Mühendisi-Genç Girişimci

orhanalperenyildiz@hotmail.com

DİĞER YAZILARI TÜRKİYE'NİN DÖVİZDEN ALTINA GEÇİŞİ: EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIN ANAHTARI MI? 01-01-1970 03:00 5G TEKNOLOJİSİ ve TÜRKİYE ALTYAPISI 01-01-1970 03:00 AKILLI ŞEHİRLER VERİMLİ ŞEHİRLERDİR 01-01-1970 03:00 AKDENİZ HAKİMİYET ŞARTI: KIBRIS ve TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE YÜZYILI ve FAYDASIZ MUHALİF ZİHNİYET 01-01-1970 03:00 TÜRK EKONOMİSİNİN POTANSİYEL YILDIZI 01-01-1970 03:00 ECDADI TANIMAK 01-01-1970 03:00 YAPAY ZEKANIN İŞ GÜCÜNDE YÜKSELİŞİ VE TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİ 01-01-1970 03:00 BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR: TÜRK BİRLİĞİ YATIRIM FONU 01-01-1970 03:00 DÖNÜŞEN TÜRKİYE, PARLAYAN İHRACAT 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin Kararlı Duruşu 01-01-1970 03:00 MANİPÜLATİF SEÇİM 01-01-1970 03:00 İLKESİZ MUHALEFET 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU ROLÜ 01-01-1970 03:00 SAHİPLİ GÖRÜNÜMLÜ SAHİPSİZLİK 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN EKONOMİK RÜZGARI 01-01-1970 03:00 BOZUK SİYASİ SATIH 01-01-1970 03:00 PARANIN DİJİTAL YOLCULUĞU 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE’NİN ACI GÜNLERİ 01-01-1970 03:00 ROBOT MU İNSAN MI? 01-01-1970 03:00 GİZLİ RESESYON ve TEKNOLOJİK İŞSİZLİK 01-01-1970 03:00 GEÇ KALIYORUZ ! 01-01-1970 03:00 GELECEK YAPAY ZEKA VE YERLİ YAZILIMDA 01-01-1970 03:00 2023 BÜTÇESİ VE TÜRKİYE YÜZYILI 01-01-1970 03:00 2020-2022 SERÜVENİNİN SONU 01-01-1970 03:00 GEÇMİŞ “ÇİN MALI” ŞİMDİ “TÜRK MALI” 01-01-1970 03:00 DEVLET DESTEK VE TEŞVİKLERİ 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE 2022 YILI TEKNOLOJİ RAPORU 01-01-1970 03:00 SEÇİM ÖNCESİ TÜRKİYE TEKNOLOJİ YATIRIM DURUMU 01-01-1970 03:00 DEVLETÇİLİK 01-01-1970 03:00 TEKNOKRASİ VE DÜNYA EKONOMİSİ ? 01-01-1970 03:00 MATEMATİĞİ ANLAMAK 01-01-1970 03:00 Türkiye Yerli Otomobili “TOGG” 01-01-1970 03:00 GİZLİ DIŞA BAĞIMLI KALEMLER 01-01-1970 03:00 TARIM 4.0 01-01-1970 03:00 DÜNYA ENERJİ KRİZİ VE TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 GELECEĞİN GİZLİ KAHRAMANLARI “PİLLER” 01-01-1970 03:00 HEDEF NÜFUS VE KİTLESEL KONTROL 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİK SOMUTTAN SOYUTA GEÇERKEN 01-01-1970 03:00 SOĞUK SAVAŞ VE YENİ BLOKLAŞMA 01-01-1970 03:00 GEÇMİŞ mi? GELECEK mi? ASIL KAVGA nedir? 01-01-1970 03:00 NEDİR BU BÜYÜK VERİ? SAVAŞMAYA DEĞER Mİ? 01-01-1970 03:00 ENDÜSTRİ 4.0 İLE DEĞİŞEN DÜNYA 01-01-1970 03:00 KRİZ mi FIRSAT mı ? 01-01-1970 03:00 GENÇLİK ve EKONOMİ SARMALI 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİYE KÖLE HAYATLAR 01-01-1970 03:00 GİZLİ GÖKYÜZÜ HÂKİMİYETİ 01-01-1970 03:00 BİLİM KURGU FİLMLERİ GERÇEK Mİ OLUYOR ? 01-01-1970 03:00