2023 Yılı ülkemizin bütçe dağılımları belli oldu. Tüm kurum ve kuruluşların bütçeleri onaylandı. Uzun yılların ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçesinin Diyanet Bakanlığının bütçesini geçtiğini görmek; Atılan bu adımların ve ülke ekonomi stratejilerinin doğru yolda olduğunun göstergesi olduğunu düşünüyorum.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı geçtiğimiz yıl ve dönemlerde ilgisizliği ve yetersizliğini kırarak ülkenin lokomotifi konuma geçmesini büyük bir başarı olarak görüyorum. Bu başarının büyük ölçüde Sayın Varank’ın Sanayi ve Teknoloji’ye olan destek ve teşviklerinin doğru adımlarla ilerlemesinin neticesi olduğu açıktır.
Ülkemiz her siyasi parti dönem ve hükümetinde ideolojik ve demogolojik olarak siyasi argümanları güçlendirmek adına bütçe dağılımı yapılması Türkiye’nin ne yazık ki kötü bir kaderiydi. Diyanet İşleri Bakanlığı’nın bütçesinin Bilim Sanayi Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı gibi gelişmekte olan ülkemizin önemli bakanlıklarının bütçesinden fazla olması aslında belirlenen bütçe dağılımının siyasi ve demogolojik dağılım yapıldığının göstergesidir. Bu tarz dağılımların ülkemize, gelişimimize ve sanayimize zarar verdiği, gelişimini yavaşlattığı bir gerçektir. 2023 yılı bütçesinde gelişmekte ve sanayisini güçlendirmekte olan bir ülkenin dağılımına daha uygun olarak hazırlandığı umut ve mutluluk vericidir.
2023 bütçesinin genel gerekçesinde ve hedeflerinde yer alan konular ise geçmiş yıllara göre geleceği aydınlatıcı yönde olması ülkemiz siyasetinde bazı zihniyetlerin düzeldiğini görmek oldukça gurur vericidir.
1-“İstihdamı desteklemek, yatırım, üretim ve ihracatı önceliklendiren büyümeyi sürdürmek, verimli ve rekabetçi yerli üretim yapısını güçlendirmek, ithalata olan bağımlılığı azaltmak, kalıcı fiyat istikrarına ulaşmak.”
2-“Gelirler politikasını, fiyat istikrarı ve gelir dağılımını gözetecek şekilde para ve maliye politikaları ile eşgüdüm içerisinde belirlemeye devam etmek.” Gibi amaçlarla bütçe dağılımını onaylayan Gazi Meclisimiz atılan bu adımla vatandaşların yolunu kolaylaştırarak yatırımlarını arttırıp ülke sanayi ve prestijini arttırma konusunda kolaylık sağlıyor.
Cumhuriyetimiz 2. Yüzyılına adım atarken değişen Dünya ekonomi ve siyasal yapısında Ülke rolümüzü arttırıcı yatırımlara destek verildiğini açık bir şekilde görebiliyoruz. 2. Yüzyılımızda dini ve milliyetçi demogoloji ve kavgaların değil milli yatırımların kazandırdığını hem siyasetçilerimiz hem vatandaşlarımız anlamış ve bu bilinci üstlenmiştir.
Geçtiğimiz Yüzyılın ilk çeyreğinin Dünya siyasetinde kabullenilmek, gelişmek ve olası savaşlardan korunmak ile geçen vefakâr Türk milletinin 2. Ve 3. Çeyreklerinde ise siyasi kavga ve darbelerle sindirilme, yönlendirilme ve gelişim önleyici faaliyetlere maruz kalınmıştır. Bu olayların üstüne dini ve etnik terör örgütleri hortlatılmış mücadeleye sürüklenilmiştir. Ülkemiz ilk yüzyılının son çeyreğinde ise Dünya siyasetinde daha etkin rol ve söz sahibi olmuştur. Ambargo ve ekonomik baskılarla mücadele arasında milli yatırım ve üretim faaliyetlerini arttırıcı siyaset izlenmiştir. Bu durum dünya güçlerinin rahatsız etmiş olacak ki sık sık Dünya güçleri ile dengelerimiz ve ilişkilerimiz değişmiştir. Bu dönem içerisinde Ülke geleneksel zihniyet alışkanlıklarından kurtulduğu ise gayet açıktır.
Yeni yüzyıl içerisinde dini ve milliyetçilik propagandalarının bayrak taşıyıcısı bir millet değil; milli ekonomi, milli üretim ve güçlü bir Türkiye’nin bayrağını taşıyan, siyasetçilerin değil de milletin siyaseti yönlendirdiği bir bilinç görmek milletimizin ve gençliğin geleceğinin umut verici olacağının göstergesi olduğunu düşünüyorum.
“Çetin Yollar Yufka Yüreklilerle Aşılmaz.” Sözleriyle vefakâr ve çalışkan milletimizin bu yüzyıl içerisinde Dünya’ya damga vuracağına inanıyorum.
İyi haftalar dilerim.
Elektrik-Elektronik Mühendisi-Genç Girişimci
orhanalperenyildiz@hotmail.com