Emekli Hasan Emmi, o gün emekli maaşını almıştı.
Emekli maaşı denilince aklınıza öyle ahım şahım bir maaş gelmesin.
Emekli Hasan Emminin maaşı, asgari ücretlinin maaşından bile düşüktü ama Hasan emmi yol yordam görmüştü.
Çevresinde olup bitenlerden haberdardı. Evine kitapsız, gazetesiz gitmeyen 30-40 yıl öncesinde de kadeh kulpu tutanlardandı.
*
Bir aile reisi edasıyla hanımı Emine Hanıma “Hanım Pazar arabası nerede onu ver de pazara çıkayım” dedi.
Hanımı mutfakta temizlik yapıyordu.
“Yahu herif alacağın üç beş kuruşluk bir şey Pazar arabasına ne gerek var pazar çantası vestiyerde asılı onu alda git” dedi.
Hasan Emmi denileni yaptı. Vestiyerde asılı Pazar çantasını alarak yola koyuldu...
Yolda yıllarca birlikte çalıştığı kendisi gibi emekli bir arkadaşına rastladı.
Arkadaşı;
“Ne o Hasan Bey nereye gidiyorsun? Deyince Hasan Emmi;
“Pazara gidiyorum. Sebze meyve alacağım birde bir 35’lik alıp akşama kendi kendime ziyafet çekeceğim” dedi.
Gülmeye başladı arkadaşı;
Hasan Emmi;
“Niye gülüyorsun?” deyince arkadaşı,
“Yahu sen bir 35’lik rakının kaç lira olduğunu biliyor musun?” deyince...
Hasan emmi bozuntuya vermedi “Tabi iki biliyorum” dedi.
Hasan Emminin canı istemiyor da değildi. Oğlu Adana’dan kendisine beş kiloluk şalgam suyu da göndermişti. Şalgam yanında cacık ve taze peynir olunca değmeyin Hasan Emminin on kuruşluk keyfine.
Birde Huri Sapan kendisine sesiyle eşlik ederse keyfinden doyum olmaz, tadından geçilmezdi.
*
En az 25-30 seneden beri ağzına koymamıştı o mereti. Arkadaşına hava atmak içinsöylemişti onun için bir 35 lik rakının kaç lira olduğunu bilmiyordu.
“Ne olacak 60-70 lira civarındadır” deyince arkadaşı bu sefer gülümsemeden öte bir kahkaha attı.
“Yahu senin hiçbir şeyden haberin yok bir 35’lik rakı en az 250 veya 300 lira sen kim rakı içmek kim? Sende o rakıyı içecek ağız var mı? Önce o rakının fiyatı akabinde de Emine bacım çarpar seni” dedi.
Adam yerden göye haklıydı.
Rakı içecek ağız var mıydı kendisinde.
İster istemez elini ağzına götürdü enine, boyuna yokladı “Yok bende o ağız yok” dedi.
*
Arkadaşıyla ayrıldıktan sonra pazarı boydan boya arşınlamaya başladı.
Gözünün gördüğü gönlünün çektiği her şey ateş pahasıydı.
Çarşı pazarda fiyatlar uçmuştu.
Sanki bu ülke bir tarım ülkesi değildi.
Elmaya baktı, armuda baktı, domatese, bibere baktı vaz geçti.
Patlıcan sanki kavağa çıkmıştı.
*
Üzüm satan bir tablacı gözüne ilişti birkaç gün önce hanımı kendisine pazarda üzüm var mı diye sormuştu ya “Hanımın canı çekmiştir” diye düşündü “Yahu binin yarısı beş yüz oda bizde yok şuradan bir kilo üzüm alayım” dedi ve Pazarcıya;
“Evladım bana bir kilo üzüm versene” dedi.
Pazarcı arkadaşına;
“Tart oradan bir kilo üzüm yalnız yeni kasadan aç amcamıza” dedi.
Hasan emmi satıcının kendisine gösterdiği yakın ilgiden mutlu olmuştu.
Kendi kendine gülümsedi.
“Demek ki bu ülkede emeklileri insan yerine koyan esnaflar da varmış” diye düşündü.
Taze fasulyeye yöneldi oda ne?
Fasulyenin kilosu yüze merdiven dayamıştı ondanda vaz geçti.
Bir devletlûmuzun telkinlerine uyarak yarım kilo hıyar, dört-beş tanede biber yarım kiloda domates, iki de ekmek alıp çantasına koyup evinin yolunu tuttu.
*
Hanımı bu kez salondaydı.
Bir müjde verircesine “Herif elektrik faturası geldi” dedi.
Hasan Emmi koşar adımlarla masanın üzerindeki faturaya yöneldi faturayı görür görmez çığlık atması bir oldu.
Çünkü 430 liralık bir elektrik faturası gelmişti.
*
Hanımı Pazar çantasını alıp mutfağa yöneldi. Az sonra Hasan Emminin elektrik faturasını gördüğünde attığı çığlın aynısı attı…
“Herif buraya gel” diye gürledi.
Hasan Emmi mutfağa girdiğinde getirdiği üzümün bir tepsi üzerine boşaltıldığını ancak üzümün üzüme benzer yanı olmadığını gördü. Satıcı kasa altında kalan tanelenmiş ve ezik üzümleri poşete koymuş eline vermişti.
Bir salkım üzüm bile yoktu.
Hanımı;
“Herif ben sana pazara gitme seni kandırıyorlar demiyor muyum? Niye gittin Pazara? Ala ala bir kilo üzüm, yarım kilo domates üç beş tane salatalık, üç-beş tane biber almışsın onlar da şimdiden çürümüş.” Dedi.
Hasan emmi derinden bir ah çekti ve…
“Toplumun ahlakı çürümüş hanım üzüm çürümüş çok mu? Tuz alsaydım tuz da kokmuş olacaktı” dedi.
Sahiden tuzda mı koktu sevgili okurlarım?
Tuzda mı koktu?
*///*