Ahlakını kaybedenlerde vicdan, vefa ve adalet aranmaz.
Elleri öpülesi, ayaklarına güller dökülesi analarımız, bacılarımız… ANADOLU KADINLARIMIZ
Kınalı ya da nasırlı elleriyle silah tutan, yalınayak, kağnılarda ve sırtlarında mermi taşıyan… Mermi ıslanmasın diye sırtındaki yeleği mermilere örtü yapan…
Adın ne diye sorulduğunda ANADOLU’YUM diyen kadınlarımız.
Millî mücadelenin bilinen ve bilinmeyen pek çok kahramanı, var güçleriyle vatan ve özgürlük için savaşıp, vatanın bütünlüğünü korumaya çalıştılar.
- Halide Onbaşı (Halide ADIVAR)
- Erzurumlu Kara Fatma (Fatma Seher ERDEN)
- Nezahat Onbaşı (Nezahat BAYSEL)
- Şerife Bacı
- Halime Çavuş
- Hafız Selma İZBELİ
- Gördesli Makbule
- Çete Emir Ayşe ve isimlerini sayamadığımız cennet mekân kadınlarımız…
Savaşın kazanılmasında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasında çok büyük emeği olan kadınlarımız.
Vatan topraklarının vatandaşlık adı altında bir pula satıldığını,
Yalanlar üzerine kurgulanıp, algı oluşturulan inanç siyasetiyle ikiye bölünen ve bir bölümünün ötekileştirildiğine şahit olsalardı,
Eğitimli çocuklarımızın ülkeyi terk ettiğini ve “terk etmem” diyenlerin işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm edilerek, kollarının ve kanatlarının kırıldığını,
Adaletin; adalet anlayışını sindirememiş kişilerce dağıtıldığına şahit olsalardı…
Anayasa’nın değişmez ilk dört maddesinin tartışmaya açılarak, sessiz bir değişim hazırlığına başlanıldığını fark etselerdi.
Siyaset – Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) kurucu ve üyelerinden bazılarının bugün On dört televizyon kanalı, beş ulusal, beş bölgesel, üç Uluslararası ve üç yerel istasyonu, TRT.net.tr ve 38 dilde hazırlanan TRT.world.com isimli web siteleri, teletext yayın, “TeleVİZYON”, “TRT Çocuk”, “RadyoVİZYON” isimli basılı “TRT Haber DA”, “TRT Spor”, “TRT Türk”, “TRT Spor Yıldız”, “Televizyon” isimli dijital dergileriyle Türkiye ve Dünya’ya yayın yapan, faturalarımıza katkı payları dahil edilen kuruluşumuz TRT’nin Cumhuriyetimizin 100. yılı etkinliklerini ertelediğine dair haber alsalardı.
Bu değişim ve vefasızlığı görseler, bizlere haklarını helal ederler miydi?
TRT kurumuna yön veren bazı yönetim kurul üyelerinin can acıtıcı paylaşımlarıyla Türk Ordusu’na hakaret içeren (Türk Ordusu peygamberin ordusu değildir) ve ülkede yönetim değişikliğine kalkışan terör örgütüne şiir yazan şahsın cumhuriyeti öne çıkaran bir kutlamaya taraf olmasını beklemek HAYALCİLİK olur.
Sebep “Acıların olduğu ortamda kutlama yapmanın doğru olmayacağı…”
Siz kutlamaları oryantal bir gösteri olarak mı değerlendiriyorsunuz? Hepimizin canı acıyor masum insanların katline. Acıyı hissediyorsanız şu an yayınlarınızda niçin şarkı ve türküler ile eğlence programları var?
Kendinizi mi, yoksa bizi mi aldatıp kandırıyorsunuz?
YETER – yahu…
Çocukluğumuzun muharebe masalları, kumandanın kılıcını çekip öne düştüğü, savaş mızıkasının çalındığı…
Oysa bugünkü boğuşma ne kadar başka şey.
Bombaların patladığı, binaların yıkıldığı, çoluk çocuk, kadın ve erkek bedenlerinin paramparça olduğu.
Bir ülkenin, başka bir ülkenin topraklarını paylaşmak için dünyanın gözü önünde istila edişine, daha doğrusu çalmasına ses çıkarılmadığı.
Kendi yolsuzluk ve usulsüzlüğünün (yetki ve makamını kullanarak) örtülmesi için hile ve savaşa başvuran;
Soyadının birinci anlamının Tanrıverdi (keşke vermeseydi)
İkinci ve devamındaki misafirperver, çalışkan, romantik, inatçı, maceracı, tez canlı ve modern gibi anlamlar taşıyan NETANYAHU denen zat…
Sen sadece kötü anlam yüklenebilecek, insanlıktan uzak bir canlı olabilirsin.
Geçmişinizin çaresiz ve çocukların çoğunlukta olduğu katliamlarına tüy diken devlet terörünün baş müsebbibisiniz.
Sanırım kasap Ariel ŞARON’u kıskandınız! Ki böylesi bir katliama imza atma ihtiyacı hissettiniz.
Altınızdaki ıslaklığı kurutmaya bir sıcak hava üfleyen aparat buldunuz. Yarattığınız ahlaksız savaşla…
Tarih saygıyla anılan liderlerin yanı sıra lanetlenen liderleri de yazar. Sen de bunların arasında yerini alacaksın, kesinlikle ve bu utanç, soy ismini taşıyan her bireyin suratına bir şamar olarak inecek.
Ete kemiğe bürünmekle insan olunmuyor. Ne görüyorsun her aynaya baktığında?
Şüphesiz… İsrail halkının haklarını koruyan bir devlet adamını, öyle ya!
Kendi hukuk mahkemelerinde yüzü kızarmayan birinin, kendisiyle baş başa kaldığında, baktığı aynada kızaran yüzünü görmesi mümkün mü?
Dinine göre bir haham bulmuşsun, şakşakçı da.
Kendi halkına dahi acıması ve saygısı olmayan birisine,
YETER – yahu demek tüm insanlığın hakkı olduğu kadar da GÖREVİDİR.