İnsan ve sevgi

YAVUZ GEZER

27-04-2023 11:37

Ölen hayvan imiş, Aşıklar ölmez… Yunus Emre

Saygıdeğer okuyucular;

Birbiri içinde iki bayramı ifa ettiğimiz bir haftayı geride bıraktık.

Ülkemiz seçim sathi mahallinde karşılıklı itham, inkâr ve suçlamalarla tabanını konsolide etmeye çalışan siyasi parti örgütleri ve adaylarıyla halkın karşısına çıktılar.

Televizyon ve sosyal medya gibi görsel, gazeteler gibi yazılı basın yoluyla seçmenleri etkileme gayreti içerisindeler.

Gördüğümüz kadarıyla adayların kendilerini ifadeleri için bile yüklü miktarda bir harcama bütçesi oluşturması gerekiyor…

Yani “para ve düdük” meselesi…

Hiç kimse bunu inkâra kalkışmasın yani yine seçilmişlerin seçilmeleri için mücadelelerini seyredeceğiz 14 Mayıs sabahına kadar…

Temennimiz kimsenin burnu kanamadan demokratik bir seçim sürecinin yaşanması.

Onun için bugünkü yazımda iki farklı hayat görüşünden olan insandan alıntıladığım bir yazıyı sizlere aktarmak istedim “Biz içeride tertemizdik, dışarıya çıktık ve kirlendik” diyen Taş Medrese eğitimli Av. Dr. İrfan SÖNMEZ kardeşime selam olsun. Onunla insanı ve insana dair olanları konuşurken, Yunus Emre hocanın anlattığı;

“Hiç düşündünüz mü insan neye benzer?” sorusu üzerine öğrenciler;

“Kuşa benzer, biraz zorlasak uçar gider. Kuş misali derler ya!”

“Yılana benzer, onun için haindir ya hocam”

“Annem babamı ağustos böceğine benzetirdi. Böceğin sesinden başka bir bilgimiz yok!”

Oysa koro halinde çıkardıkları yüksek sesle, yaz günlerinin sembollerinden olan ağustos böceklerinin yüzlerce farklı türü bulunduğu ve bu türlerden bazılarının 17 yıl toprak altında yaşadığı bilinir. Larva halinde topraktan çıktıktan sonra kabuklarından sıyrılarak kanat kazanırlar. Sadece erkekleri birkaç haftalık ömürlerinde eş adaylarının ilgisini çekebilmek için karın zarlarını titreterek meşhur seslerini çıkarırlar. İzahından sonra.

“Çıtalı bilir misiniz siz? Çıtalı, UÇURTMA…

İnsan çıtalıya benzer aslında,

Hele altıgen bir çıtalı…

En üstte İNSAN, büyük harflerle yaz gülüm çünkü insan büyük bir varlık…

Sağ tarafa CAN,

Onun altına GÜÇ,

En alta İKRAR,

Üstüne ADALET,

Onun üzerine de KEMAL.

İşte şimdi çıtalın tam oldu.

İnsan doğar can kazanır,

Büyür güç kazanır,

Gücünü ikrarından alır,

İkrar verdiği kararlardır,

Eğer kararında adaletliyse erdemli olur,

Adaletinde kemali bulursa kâmil olur.

İşte o zaman Yunur Emre’nin dediği gibi canlar canını bulur, ölse bile bedeni ölür…

Ama o sonsuza dek yaşar.

Bunlardan biri eksik olursa ÇITALI UÇAMAZ,

İnsan da kâmil olamaz.

Kâmil olmayana da insan denmez zaten,

Beşer denir,

Beşer deri demek (insanın dış yüzü-maddi anlamı) hani şu üstümüzde olan, ayağımıza giydiğimiz yemeni gibi…

O sonsuza dek yaşayamaz, dayanıksızdır çünkü.

İşte bu yüzden beşer hep şaşar, zayıftır çünkü.

Ona güç verecek, onu yaşatacak en önemli şey eksiksiz adalet ve adaletli olarak alacağı kararlardır. Ancak o zaman insan olur.

Peki kâmil adaletini nasıl sağlayacak?

Hakla hakkın. Hakla hak! İçinde senin olmadığın kararlardan ibaret adalete denir.

Adaletin kemali öyle olur…

Yani insanın sonsuza dek yaşaması, içinde kendisinin olmadığı tertemiz adaletle aldığı kararlara bağlıdır.

İşte o zaman insan toprağın altında kalsa da ölmez.

HAKKA AŞIKTIR ÇÜNKÜ.

Ne demiş Yunus;

ÖLEN HAYVAN İMİŞ,

AŞIKLAR ÖLMEZ.

Ey mü’minler! Siz öylesine kalpleri arı duru, herkesin iyiliğini isteyen kimselersiniz ki o düşmanlarınızı bile seversiniz ama onlar sizi sevmezler. Siz ALLAH’ın indirdiği kitapların hepsine inanırsınız. Onlar ise ancak sizinle karşılaştıkları zaman “İman ettik!” deyip geçerler; fakat birbirleriyle baş başa kaldıkları zaman size olan kin ve düşmanlıkları yüzünden parmaklarını ısırırlar. Onlara; “Kininizden çatlayın!” de. Doğrusu ALAH sizlerde gizli tutulan bütün sırları bilir.

Al-i İmran/119. Ayet

Yani kendisinin hâkim olmadığı konu hakkında başkasına soru soran ve onu ötekileştirmeye çalışan bigâne (yabancı-ilgisiz) gibi.

Adamın birini almışlar cennete götürmüşler ve bakmış her taraf çok güzel ve melekler hizmet ediyor o yerde.

Gelmiş âdemoğlu meleğe sormuş “Siz burada ne satıyorsunuz?” demiş, “Biz burada” demiş melek “Sevgi satıyoruz, adalet satıyoruz, barış satıyoruz, merhamet satıyoruz.” Âdemoğlu bunları duyunca heyecanlanıp, “Bunlardan dünyada azaldı, ben bunlardan alıp götürebilir miyim?”

Melek dedi ki “İstediğin kadar alabilirsin” ve âdemoğlu dedi ki “Bana beş yüz bin ton adalet ver, iki yüz bin ton sevgi, merhamet, barış ver”

Melek demiş ki “Bekle!”

Melek uzaklaşınca âdemoğlu “Ben heyecanlandım bunların dünyada eksildiğini görünce tonlarca sipariş verdim, bunları dünyaya nasıl götüreceğim!” diye kaygılanırken melek eskiden dedelerimizin kullandığı bir para kesesi (bozuk paraları koyduğu) getirip tezgâhın üzerine koyuyor “Bunlar siparişleriniz”.

Ve adam şaşırıyor, bir meleğe bir torbaya bakıyor ve “ben tonlarca sevgi, tonlarca merhamet, tonlarca adalet sipariş ettim, sen ise bana küçücük bir torba getirip önüme koyuyorsun”

Melek gülüyor, diyor ki “senin istediklerinin tohumlarını burada satıyoruz, onları alıp yüreğine ekersen tonlarca olur…”

Politikacılar meydanlarda, meclislerde çok güzel şeyler söylüyorlar. Din adamları camilerde, kiliselerde çok güzel şeyler söylüyor. Hala dünya güzelleşmemişse, böyle din adamlarını, böyle politikacıları uzaklaştırmamız lazım…

Görevini yapan, verimli olan ve dünyayı güzelleştiren insanlara ve yüreklere ihtiyaç var.

Bunun için sağlam zihinli insanlara ihtiyaç var. Ama sağlam zihinlilik yetmez sadece sevgi yüklü bir yürek de onunla olmalı, aksini düşünmek zalimlik olur.

Yasayı uygulayacak bir kişi eğer seven bir yüreğe sahip değilse adaletsiz olur.

Bu yüzden onur paylaşılırken yürekteki dertler de paylaşılacaktır.

Gördüğü insan kardeşini sevmeyen, görmediği ALLAH’ı da sevemez.

Bizler ancak yaradılanı yaradandan ötürü severiz.

ALLAH’a giden yol camiden, kiliseden, namazdan ve oruçtan geçmiyor. BAŞKA BİR İNSANIN YÜREĞİNDEN GEÇİYOR…

Onun acılarına ortak olmak, onun göz yaşlarını silmekten geçiyor. Bunu yaşamıyorsak TÜM İNANÇLARIMIZ BOŞTUR.

Yüreğimdeki sevgiyle hepinizin yüreğindeki yolu yürümeye talibim.

SEVGİYLE KALIN!

ADALETİN EN BÜYÜK PAYDASI OLARAK.

DİĞER YAZILARI Gel Bakalım Devletin Babası-II 01-01-1970 03:00 Gel Bakalım Devletin Babası- I 01-01-1970 03:00 Bayrama Dair... 01-01-1970 03:00 Şakga Yaptık... 01-01-1970 03:00 Hadee Canım!!! 01-01-1970 03:00 Dedem Atlas 01-01-1970 03:00 Var Ya... (Varya) 01-01-1970 03:00 Emekli... 01-01-1970 03:00 Sevda... 01-01-1970 03:00 Peynir Heç'e Çıktı 01-01-1970 03:00 Zümrüd-ü Anka - II 01-01-1970 03:00 Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 01-01-1970 03:00 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) 01-01-1970 03:00 Asker- Saf Anadolu Çocuğu 01-01-1970 03:00 Şehit... 01-01-1970 03:00 Kutsim kızıl saçlım-4 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 3 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 2 01-01-1970 03:00 Kutsi...Kızıl saçlım 01-01-1970 03:00 Saatler dursa da akan zaman… 01-01-1970 03:00 Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi 01-01-1970 03:00 Pamuk tarlaları beyazın lekeleri 01-01-1970 03:00 Orada bir köy var mıymış uzakta? 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 01-01-1970 03:00 Anne, melekler neden beyaz? 01-01-1970 03:00 Nostalji sendromu 01-01-1970 03:00 YETER – YAHU 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I 01-01-1970 03:00 Savaşta çocuk olmak 01-01-1970 03:00 Emeğim 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı –II 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı 01-01-1970 03:00 HİLAL VE YILDIZ 01-01-1970 03:00 Onbeşinci gün 01-01-1970 03:00 Ağustos – Zaferler ayı 01-01-1970 03:00 Diken ve gül 01-01-1970 03:00 Ayıyla sohbet 01-01-1970 03:00 Neden ben? 01-01-1970 03:00 Kırk birinci 01-01-1970 03:00 BORDO BEYAZ 01-01-1970 03:00 Kurban 01-01-1970 03:00 Sevdalar; mektuplar, güller 01-01-1970 03:00 Çelik Kaleler 01-01-1970 03:00 Tebessüm 01-01-1970 03:00 Güzel görebilmek 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki -III 01-01-1970 03:00 Tıpşor... 01-01-1970 03:00 Kanatsız Melekler 01-01-1970 03:00 Neyiz… Bilinsin! 01-01-1970 03:00 BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 4 01-01-1970 03:00 On bir ayın sultanı – 3 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 2 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 1 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 3 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 2 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür 01-01-1970 03:00 Cemre bu sefer insanlığa düşsün! 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 1 01-01-1970 03:00 Gitti canımın cananı 01-01-1970 03:00 İmdaaat… 01-01-1970 03:00 Sonsuzluğa mektup 01-01-1970 03:00 KİMSİN? YA SEN KİMSİN? 01-01-1970 03:00 Özlenen 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki… 01-01-1970 03:00 Kırmızı gül her dem olmaz 01-01-1970 03:00 Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) 01-01-1970 03:00 HARBİYELİ 01-01-1970 03:00