GEÇMİŞ mi? GELECEK mi? ASIL KAVGA nedir?

MÜH.ORHAN ALPEREN YILDIZ

06-09-2022 21:52

TDK Geçmişi “zaman olarak geride yer almış, geride kalmış olan” olarak tanımlar. Geleceği ise “Daha gelmemiş olan zaman, ilerdeki bilinmeyen zaman, ilerde yaşanacaklar” olarak tanımlanır. Yaşantımız bu tanımlardan ibarettir. Geçmişin gölgesinde büyür ve geleceğin ütopyasında can veririz. 
Peki felsefe bilimi ne diyor?
Hannah Arendt’e göre insan geçmişle gelecek arasında yaşayan bir varlıktır. Geçmişle gelecek arasında yaşayan insan, ancak eylem aracılığıyla insanlar arasına yerleşebilir ve kamusal bir alan kurabilir. Ne var ki, eylem öngörülemezlik ve belirsizlik özelliğiyle geçici olan, sonlanan bir etkinliktir. Onun kalıcı olmasını sağlayan tarihtir. Tarihe süreklilik sağlayan ise gelenektir. Geçmiş ile gelecek arasındaki bağı gelenek kurmakta ve gelenek sayesinde insan köksüzlükten kurtulabilmektedir.
Arendt’in politika felsefesinin temelinde insanın köksüzlüğü (ve yurtsuzluğu) sorununun olduğudur. Ayrıca, Arendt’in görüşünde, insanın kendisine ait ortak bir dünyayı kurmasının arkasında, insanın özüne ilişkin olarak “ölümsüzlük arzusu”nu dile getirdiği ortaya konacaktır. 


Arendt’in bu görüşüne “ölümsüzlükarsuzu” yerine; “Daha İyisi”, “Unutulmazı”, “En başarılısı” gibi daha realist konularla yaklaşalım.
Bilmediğimiz bir diyarda uyandığımızı düşünelim. Kim olduğumuzu hatırlamıyoruz. Unutmuş ya da unutturulmuş olabilir. Bu diyarda bize bir şeyler yapmamız ve yaptığımız şeyle mutlu olmamız söyleniyor. Oraya nasıl düştüğümüzü ve ne olacağını düşünmek de mümkün, ama bir süre denedikten sonra bunun çözüm getirmediğini görüyoruz. Uzun uğraşlar sonunda anımızın(yaşam sırsasının) önemi farkediyoruz. Toplumda herkesin farklı görevler üstlenmesinin varoluşundan ölümüne kendini yetirştirdiği mesleğe yönelik yaşadığı dönemi yaşayarak önce yaşam sonra gelecek için iz bırakma iç güdüsü ile çalışarak hayatını geçirme arzusu ile karşılaşıyoruz.Sonrasında İnsanlık tarihini gözönünde bulundurarak günümüze geliyoruz. Atalarımızın diyarı uzak doğu atasözü olan;
Geçmiş zaman “Ders”, Şimdiki zaman “Sınav”, Gelecek zaman  “Hedef” dir.
Atasözü ışığında günümüze Dedemizi, Babamızı ve Şahsımızı kapsayan 3 nesillik bir dönemi değerlendirelim.
Türkiye konjonktüründen baktığımızda Dedemiz, “Geçim mücadelesi, Benlik kavgası, Kazanç ve Meslek olgusu” üzerinde bir ömür yaşadığını hepimiz analiz edebiliriz. Bu yaklaşıma Babamız ile yaptığımızda, “Refah seviyesi arttırma, siyasal ve politik düzen, sınıflanma, geçim mücadelesi” olarak değerlendirebilir.
Peki bizler “Y kuşağı” olarak ne yapmaktayız?
21. yüzyılın başlarını yaşarken halen ortadoğu mezhep savaşları, ülke iç savaşları, sınıflandırmalar ve coğrafyanın kaderi belirlediği bir dönem yaşayarak bu dönem içinde Z kuşağının yetişmesini izlemekteyiz.
Ben onları “Yapay Z kuşağı” olarak adlandırıyorum çünkü X kuşağının (1960-1980 Doğumlu)  yetiştirdiği bir nesil tam manasıyla Z kuşağı adını alamaz çünkü X kuşağının gelenek, görenek, ahlaki ve yetiştirme standartlarına bağlı yetişir. Z kuşağı olarak tanımlanan kuşak hem yetişme hemde görgü kriterleri olarak Y Kuşağının(1980-2000 Doğumlu) yetiştirdiği nesil olarak gözlemlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Günümüzde yapıldığı gibi geçmişimizde de ülkemizdeki değişim, yönelim kuşaklar üzerine yapılan manipülasyon ve dengelerle yapılmaya çalışılmış ve yapılmıştır. Şimdi ise günümüzde Z kuşağı algısıyla gelişim sağlanacağı algısı ile suni gündemler oluşturulmaktadır.
Peki atalarımızdan yadigar olan, Geçmiş zaman “Ders”, Şimdiki zaman “Sınav”, Gelecek zaman  “Hedef” atasözünü yaşıyor veya uyguluyor muyuz ?
Hala ülkemizde Kurtuluş savaşı önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsi özellikleri ülke parlementosunda tartışılıyor. Mezhep ve ırk savaşlarıyla doğan terörizm ile mücadele ediliyor. Her dönüm noktasında halkın ilgi odağını geçmişe yönelterek bir kavgaya sürükleniyor. 
Her seçim dönemine girildiğinde milli duygularla halkı manipüle edebilmek için Yunan/Türk, Arap/Türk, Kürt/Türk, Alevi/Sunni konuları gündeme getirelerek seçimler manipüle ediliyor.
İnancımız gereği sınava uygun(şimdi ki zamana) yaşayarak geleceğe zemin hazırlamamız gerekirken bu olaylar silsilesi hangi inanca sığıyor ?
Bu kavgaların memleketin geleceğini zedelediğini memleketi kaybetmeden farkına varmak çok mu zor?
İlme yatırım yapan ve arttırmaya çalışan, dine hoşgörülü yaklaşan, siyaseti adeletle yapmaya çalışan ataların torunun 21. Yüzyılda verdiği savaş kim için ?
Önce kendimizi sonra aile,memleket,millet,vatan ve ırkımız için günümüzde (sınavımızda) ne yapıyor ? Nasıl çalışıyoruz?
Günümüzün çağı teknoloji, üretim, yazılım, yapay zeka ilimlerini üreten geliştirenler gayrimüslümler ve biz de bu gelişime karşı çıkarak geride savaşıyorsa hangi dinin emrini yerine getiriyoruz?
Geçmiş zamanı ders olarak görüp kişisel ve karakter gelişimimize fayda sağlamalı gelecek hedeflerimiz için şimdiki yaşantımızı anlamlandırmalıyız. Aksi takdirde “İlmi isteyene rızkı istediğime veririm” diye emreden dine ihanet etmiş oluruz. Her değişim ve yükseliş şahıslarla başlar ve toplumsal çerçeve kazanır. Çerçevemizi oluşturamazsak şanlı tarihimizin sonuna gelmek kaçınılmazdır.
Sözlerime Mustafa Kemal Atatürk’ün şu mükemmel sözüyle bitirmek istiyorum;
“Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.”
Sözleri ile önce atalarımızı bilmek sonra kendimizi tanımak daha sonra ise geleceğime yönelerek anlamlı bir hayat yaşamaya çalışalım.
Orhan Alperen Yıldız
Elektrik-Elektronik Mühendisi
Genç Girişimci
orhanalperenyildiz@hotmail.com

 

DİĞER YAZILARI TÜRKİYE'NİN DÖVİZDEN ALTINA GEÇİŞİ: EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIN ANAHTARI MI? 01-01-1970 03:00 5G TEKNOLOJİSİ ve TÜRKİYE ALTYAPISI 01-01-1970 03:00 AKILLI ŞEHİRLER VERİMLİ ŞEHİRLERDİR 01-01-1970 03:00 AKDENİZ HAKİMİYET ŞARTI: KIBRIS ve TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE YÜZYILI ve FAYDASIZ MUHALİF ZİHNİYET 01-01-1970 03:00 TÜRK EKONOMİSİNİN POTANSİYEL YILDIZI 01-01-1970 03:00 ECDADI TANIMAK 01-01-1970 03:00 YAPAY ZEKANIN İŞ GÜCÜNDE YÜKSELİŞİ VE TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİ 01-01-1970 03:00 BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR: TÜRK BİRLİĞİ YATIRIM FONU 01-01-1970 03:00 DÖNÜŞEN TÜRKİYE, PARLAYAN İHRACAT 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin Kararlı Duruşu 01-01-1970 03:00 MANİPÜLATİF SEÇİM 01-01-1970 03:00 İLKESİZ MUHALEFET 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU ROLÜ 01-01-1970 03:00 SAHİPLİ GÖRÜNÜMLÜ SAHİPSİZLİK 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN EKONOMİK RÜZGARI 01-01-1970 03:00 BOZUK SİYASİ SATIH 01-01-1970 03:00 PARANIN DİJİTAL YOLCULUĞU 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE’NİN ACI GÜNLERİ 01-01-1970 03:00 ROBOT MU İNSAN MI? 01-01-1970 03:00 GİZLİ RESESYON ve TEKNOLOJİK İŞSİZLİK 01-01-1970 03:00 GEÇ KALIYORUZ ! 01-01-1970 03:00 GELECEK YAPAY ZEKA VE YERLİ YAZILIMDA 01-01-1970 03:00 2023 BÜTÇESİ VE TÜRKİYE YÜZYILI 01-01-1970 03:00 2020-2022 SERÜVENİNİN SONU 01-01-1970 03:00 GEÇMİŞ “ÇİN MALI” ŞİMDİ “TÜRK MALI” 01-01-1970 03:00 DEVLET DESTEK VE TEŞVİKLERİ 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE 2022 YILI TEKNOLOJİ RAPORU 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜN CHP’SİNE EMPERYALİST BAŞDANIŞMAN 01-01-1970 03:00 SEÇİM ÖNCESİ TÜRKİYE TEKNOLOJİ YATIRIM DURUMU 01-01-1970 03:00 DEVLETÇİLİK 01-01-1970 03:00 TEKNOKRASİ VE DÜNYA EKONOMİSİ ? 01-01-1970 03:00 MATEMATİĞİ ANLAMAK 01-01-1970 03:00 Türkiye Yerli Otomobili “TOGG” 01-01-1970 03:00 GİZLİ DIŞA BAĞIMLI KALEMLER 01-01-1970 03:00 TARIM 4.0 01-01-1970 03:00 DÜNYA ENERJİ KRİZİ VE TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 GELECEĞİN GİZLİ KAHRAMANLARI “PİLLER” 01-01-1970 03:00 HEDEF NÜFUS VE KİTLESEL KONTROL 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİK SOMUTTAN SOYUTA GEÇERKEN 01-01-1970 03:00 SOĞUK SAVAŞ VE YENİ BLOKLAŞMA 01-01-1970 03:00 NEDİR BU BÜYÜK VERİ? SAVAŞMAYA DEĞER Mİ? 01-01-1970 03:00 ENDÜSTRİ 4.0 İLE DEĞİŞEN DÜNYA 01-01-1970 03:00 KRİZ mi FIRSAT mı ? 01-01-1970 03:00 GENÇLİK ve EKONOMİ SARMALI 01-01-1970 03:00 TEKNOLOJİYE KÖLE HAYATLAR 01-01-1970 03:00 GİZLİ GÖKYÜZÜ HÂKİMİYETİ 01-01-1970 03:00 BİLİM KURGU FİLMLERİ GERÇEK Mİ OLUYOR ? 01-01-1970 03:00