Çelik Kaleler

YAVUZ GEZER

19-06-2023 14:29

YORGUNUM, YAŞAMAKTAN YORULDUM…

Öylesine yorgunum ki KORKUYORUM,

Ölmeye bile gücüm kalmayacak…

Baba…

Baba, rüyama girdin yine dün gece.

Kollarını açmış, koşuyordun bana.

Okşuyordun güzel ellerinle saçımı,

İçine çekiyordun kokumu.

Ne zaman seni anneme sorsam.

Uzaklara gitti diyordu sessizce.

Gittiğin yer çok mu uzak BABAM.

Bu yedinci yıldır sensiz geçen.

Sen gidince ben hep mektup yazdım sana.

Cevabın gelmedi BABA,

Her defasında anneme yazdırıyorum adresini.

Ben yanlış yazarım diye,

Annem yanlış mı yazıyor BABA?

Bana aldığın oyuncağı saklıyorum hala.

Ona sarılarak uyuyorum geceleri.

Senin kokun var onda hala.

Kimseye ellettirmiyorum.

Hatırlar mısın birlikte oynadığımız oyunları?

Şimdi oynuyorum da tadı olmuyor be BABA.

Alışmışım güzel sesine,

Günaydın yavrum derdin her sabah,

Ne olur gel artık.

SENİ ÇOK ÖZLEDİM BABA!

                                                                             Yasmin ÖZTÜRK

Kara Harp Okulu ikinci sınıfındaydım. Kurban Bayramı iznine giderken Gürün çıkışı beşinci kilometrede trafik kazası geçirdik, bir arkadaşımız vefat etmişti. Vefik KOÇDEMİR…

Babam rahatsızlığı dolayısıyla hastanede yatıyordu. Kazadan sağ kurtulduğumuzu öğrendiğinde “Yavuz’a bir şey olsaydı ben ne yapardım?” diye yaşlı gözlerle sormuştu halama.

Yanına vardığımda ona sarıldım, başımı göğsüne yasladım ve teninin o alara gül kokusunu içime çektim derin derin…

O koku beni ısıttı, korkularımı yok etti…

Babam başını kaldırdığında gözyaşlarını gördüm ilk defa, babam sessizce ağlıyordu. “Oğlum” dedi usulca…

Gece birlikte maç izledik hasta salonunda…

Nereden bilebilirdim ki son defa maç izleyecektim o efsane insanla İNSANOĞLU İNSANLA…

1978 yılı mutlulukla gelir diye düşünürken babam ölüm meleğinin elinden tutup sonsuzluğa yürümüştü. Haber vermeden sessizce…

Muzaffer abimin gözlerinin içine gülerek bakarken bir kara trenin kompartımanında.

Sonra yıllarca…

Seni anlattım gecelere sessiz çığlıklarımla.

Yazdım; Kırmızı Gül Her Dem Olmaz köşe yazımda.

Katmerli kadife gül yaprakları gibi kızıl kan kusarken, alara gülleri gibi kokan ter damlalarını sildiğimi gözyaşlarımı içime dökerek anlattım…

Çocukluğumun en büyük travmasının seni kaybetme korkumun olduğunu.

Tıpkı bir dağ yıkılır şerha şerha. Bir buzul kütlesi önce suyu köpürtür su onu yavaş yavaş parçalar, eritir sonra kendi benliğine katar ya.

Mezarına koyamadım seni babam, bedeninin aslına rücu ettiği yere…

Ancak bir badem ağacının gölgesinde annenle (nenemle) kucak kucağa yattığını görmeye gelebildiğimde gözyaşlarımı sana ve neneme haber getirsinler diye toprağına akıtıyorum.

Kalemi andıran parmaklarında serçe parmağına o çok yakışan kırmızı taşlı yüzük…

Oradan gülümsüyormuşçasına bir ışık huzmesi hep kalbime akıyor.

Ama sen gelmiyorsun BABAM.

Hani sabır vardır ya, ne kadar öfkelensen de bir nefeslik sabır…

Sonu hayrolan; kırmadan, incitmeden, hep gülümseyerek…

“Bu ne bubacım?”

“Araba…”

“Bubacım bu ne?”

“Araba işte babam…”

“Bubacım bu ne?”

“Kamyonet…”

“Bubacım bu ne?”

“Baba kamyonet, kamyonet…”

“Kamyonet işte ki kocaman duruyor orada kamyonet…”

“Bubacım bu ne?”

Çocuk öfkeyle ve sesini yükselterek

“Kamyonet baba kamyonet!”

“Bu ne bubacım?”

“Kamyonet işte kamyonet!”

“Kocaman duruyor orada…”

Dişleri sıkılmış gözleri alabildiğine açık.

“Bubacım bu ne?”

“Ya bu, bu var ya bu, bu kamyonet!”

Diyerek yumruklamaya başlar kamyoneti çocuk.

“Bak, bak, bak kamyonet!”

Bu arada kornayı yumruklamaya başlamıştır ve her yumrukladığında kornanın tiz sesi yankılanmaktadır.

Babasının çocuğuna bakışındaki sevecen tavrında hiçbir değişiklik yoktur. Yalnız gözlerine hücum eden hüzün, gözlerini bulutlandırmıştır.

Çocuk aynı yüksek ses tonuyla devam eder.

“Kamyonet, masmavi kapısı olan kamyonet bu!”

“Kamyonet, kamyonet işte kamyonet!”

Diyerek kamyoneti yumruklar çocuk…

“Kamyonet, kamyonet işte kamyonet!”

Baba gözlerini hafifçe yumar VE “Beş yaşında ya vadın ya yoktun, ananla seni alıp Muğla’ya götüvemiştim. Sen güçücük ömründe ilk defa mavi bi gamyonet görüvediydin…”

“Bene defalaca bubacım bu ne, bubacım bu ne? Diye soruvediydin. Ben de defalarca mavi gamyonet oğlum, mavi gamyonet yavrum, mavi gamyonet aslanım” dediydim.

“Heç gızmadan, heç bağımadan sabırla… MAVİ GAMYONET YAVRUM” deyivediydim

İYİ DAVRANIN BABALARINIZA

Babalar sığınılacak en güvenli liman.

Okşayan şefkatli el.

Saçlarınıza ipeksi dokunuş.

Sert rüzgarların estiği karlı, heybetli dağ.

Sırtımızı yasladığımız koca çınarlar,

ÇELİKTEN KALELERDİR BABALAR…

DİĞER YAZILARI Gel Bakalım Devletin Babası-II 01-01-1970 03:00 Gel Bakalım Devletin Babası- I 01-01-1970 03:00 Bayrama Dair... 01-01-1970 03:00 Şakga Yaptık... 01-01-1970 03:00 Hadee Canım!!! 01-01-1970 03:00 Dedem Atlas 01-01-1970 03:00 Var Ya... (Varya) 01-01-1970 03:00 Emekli... 01-01-1970 03:00 Sevda... 01-01-1970 03:00 Peynir Heç'e Çıktı 01-01-1970 03:00 Zümrüd-ü Anka - II 01-01-1970 03:00 Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 01-01-1970 03:00 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) 01-01-1970 03:00 Asker- Saf Anadolu Çocuğu 01-01-1970 03:00 Şehit... 01-01-1970 03:00 Kutsim kızıl saçlım-4 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 3 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 2 01-01-1970 03:00 Kutsi...Kızıl saçlım 01-01-1970 03:00 Saatler dursa da akan zaman… 01-01-1970 03:00 Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi 01-01-1970 03:00 Pamuk tarlaları beyazın lekeleri 01-01-1970 03:00 Orada bir köy var mıymış uzakta? 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 01-01-1970 03:00 Anne, melekler neden beyaz? 01-01-1970 03:00 Nostalji sendromu 01-01-1970 03:00 YETER – YAHU 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I 01-01-1970 03:00 Savaşta çocuk olmak 01-01-1970 03:00 Emeğim 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı –II 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı 01-01-1970 03:00 HİLAL VE YILDIZ 01-01-1970 03:00 Onbeşinci gün 01-01-1970 03:00 Ağustos – Zaferler ayı 01-01-1970 03:00 Diken ve gül 01-01-1970 03:00 Ayıyla sohbet 01-01-1970 03:00 Neden ben? 01-01-1970 03:00 Kırk birinci 01-01-1970 03:00 BORDO BEYAZ 01-01-1970 03:00 Kurban 01-01-1970 03:00 Sevdalar; mektuplar, güller 01-01-1970 03:00 Tebessüm 01-01-1970 03:00 Güzel görebilmek 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki -III 01-01-1970 03:00 Tıpşor... 01-01-1970 03:00 Kanatsız Melekler 01-01-1970 03:00 Neyiz… Bilinsin! 01-01-1970 03:00 İnsan ve sevgi 01-01-1970 03:00 BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 4 01-01-1970 03:00 On bir ayın sultanı – 3 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 2 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 1 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 3 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 2 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür 01-01-1970 03:00 Cemre bu sefer insanlığa düşsün! 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 1 01-01-1970 03:00 Gitti canımın cananı 01-01-1970 03:00 İmdaaat… 01-01-1970 03:00 Sonsuzluğa mektup 01-01-1970 03:00 KİMSİN? YA SEN KİMSİN? 01-01-1970 03:00 Özlenen 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki… 01-01-1970 03:00 Kırmızı gül her dem olmaz 01-01-1970 03:00 Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) 01-01-1970 03:00 HARBİYELİ 01-01-1970 03:00