KİMSİN? YA SEN KİMSİN?

YAVUZ GEZER

26-01-2023 14:26

“Halkını cehalet ve sefalete teslim eden yöneticiler yok olmaya, cehalet ve sefalete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya mahkumdur” ATATÜRK

Tarih denen büyük öğretmenin derslerine girmeyip kaçan biz öğrenciler; başkalarının yazdıklarıyla tarihimizi yarım yamalak öğrendik ve bunların doğruluğunda ısrarcı olduk.

Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY Beyefendinin dediği gibi, “Geçmişten ders alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi?”

KİMSİN?

YA SEN KİMSİN?

“Sen beni tani misin?”

“Hee tanim”

“Sen çemçük eyşonun oğlu Aboş değil misin?”

“Yoğ yannuşun var”

“Eee o zaman niye sorisin?”

Soruyoruz, sormalıyız da…

Birkaç yüz lira verip on numaralı formayı sırtına geçirdiğinde;

Arda mısın?

Alex misin?

Messi misin?

Ücretiyle bindiğin ulaşım aracındaki kaba davranışınla;

Şoförün işvereni misin?

Bindiğin aracın sahibi misin?

Devlet dairesine gittiğinde işten kaynaklı zaruri gecikmeler yaşandığında veya kanuni prosedür gereği süreç uzadığında “Benim verdiğim vergilerle maaşın ödeniyor” hadsizliğinin isim babası mısın?

“Maaş alıyorlar ölmek için” deyip, sonra şehit cenazelerinde hamasi nutuklar atma yüzsüzlüğünü gösterenler;

Köz senin yüreğine mi düştü?

Şehidin üzerinde emeğin mi var?

Anası mısın?

Babası mısın?

Bacısı, gardaşı mısın?

Eşi, oğlu, kızı, kısacası ailesi misin?

Amcası, halası, teyzesi, dayısı mısın?

SEN KİMSİN?

Allah’ın ilk emri “OKU” olan dinimiz İSLAM’ı beş, imanı altı şart esasına bağlayıp, kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’in sure ve ayetlerini göz ardı ederek dini söylemler üzerinden bizleri ötekileştiren, ayrıştıran ve bunlardan ikbal sağlamayı umanlardan mısın?

“Gölhan siz ilahiyatçılar kafırsınız” ithamı üzerine müftülük ve din görevlerinde bulunan Gülhan Bey sesini çıkartmaz, bulundukları yer cenaze evidir… Taziye ziyareti bitimine yakın Gülhan Bey “Bahattin Ağa saat kaç?” diye sorar. Bunun üzerine Bahattin Ağa saatli kolunu dirsekten kırarak göz hizasına kadar kaldırır, ceket kolunu hafif sıyırır ve “Mıgo, faraza, hema hema, aşağısına yukarısına, seet ona üç geçiyorsın” deyince, “Ağa beni ve çalıştığım kurum çalışanlarını bir celsede tekfir ediyor, fakat saati yedi celsede ancak söyleyebiliyorsun.”

Olay ANAP döneminde bölgemizde yaşanmış ayniyle vakidir. Gülhan Bey Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli vatansever, müteddeyin bir arkadaşımız… O dönem uygulamaya yeni koyulan vergi iadelerinin alımının helal olup olmadığıyla ilgili bir tartışma üzerine gerçekleşir bu konuşma. Ağanın laik Türkiye Cumhuriyeti’nin dar-ül harp olduğu ve tüm usulsüzlüklerin günah sayılmayacağı söylemi üzerine Gülhan Bey; “Bu konu beni aşar, aynı anlayışı paylaştığınız hocalarınızla istişare edin” diyerek konuyu noktalar.

Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin dar-ül harp olduğuna inananlardan mısın?

Çakma unvanlarla hak etmedikleri atamalarla üniversitelerde dekan-rektör olanlar; eğitimli kişilere mesafeli “Akrabaların kurunup kullanmasını” dinin emri sayanlardan mısın?

Cesaretini cehaletinden alan, eksik bilgilerle ve tekrar tekrar aynı cümlelerle saldırıyı en iyi savunma olarak görenlerden misin?

Fahiş fiyatlarla yapılan hizmetler için “Yapi gardaş inkar mı edisiz” deyip, izah edilemeyen harcamalar için “Hazineyi altunla doldurdular” cevabına “Nasıl?” diye karşılık verdiğinizde, “İnanmisen hazineye get bağ” cevabını verenlerden misin?

“Başka adam mı var?” dediğinde, “Sen varsın ya adam değil misin?” demekten imtina edenlerden misin?

İhtiyaç sahiplerine yemek dağıtan kurum ve kuruluşların bu faaliyeti engellenirken, seçimin yaklaştığı süreçte iletişim merkezi açarak oy devşirme gayreti içerisinde olanları görmezden gelenlerden misin?

Mevcut nüfusun gerekli ve yeterli ihtiyaçlarını plansızlık nedeniyle karşılayamayanlar, seçim öncesi sadece iller bankası ve tüm kamu kurumlarından pay alabilmek için; şehirlerin nüfusunu doğal akışı içerisinde bırakıp, ikamet taşıma oyunlarıyla değer katmaları ve gerçeklere aykırı beyan verilmesi istenerek, bazı şehirlerin nüfuslarının şişirildiğini görüp buna sırtını dönenlerden misin?

Büronda, evinde, işyerinde ve araçlarına yaptırdığın çıkartmalarla kutsiyet atfettiğin Osmanlı Arması’nın;

1- Tuğranın etrafındaki güneş motifi, padişahın güneşe benzetilmesinden ileri gelir.

2- Abdülhamit’in tuğrası.

3- Sorguçlu Serhuç; Osmangazi’yi ve tahtı simgeler.

4- Yeşil hilafet sancağı.

5- Süngülü tüfek; Nizam-ı Cedid ile birlikte Osmanlı ordusunun asıl silahı olmuştur.

6- Çift taraflı teber (balta).

7- Toplu tabanca.

8- Terazi; şeşper ve asaya asılıdır, adaleti temsil eder.

9- (Üstte) Kuran-ı Kerim (altta) kanunnameler.

10- Nişan-ı Al-i İmtiyaz; devlet adına faydalı işlerde bulunmuş ilim adamlar, idareci ve askerlere verilen nişan. 

11- Nişan-ı Osmani; Sultan Abdülaziz Han tarafından 1862’de ihdas edilmiş olup, devlet hizmetinde üstün başarı sağlayanlara verilen nişan.

12- Asa ve Şeşper.

13- Çapa; Osmanlı denizciliğini temsil eder.

14- Bereket boynuzu.

15- Nişan-ı İftihar.

16- Yay.

17- Mecidi Nişanı.

18- Borazan; modern mızıka takımının kullandığı çalgı aletidir.

19- Şevkat Nişanı; 1878’de 2. Abdülhamit Han tarafından ihdas edilmiş olup, savaş zamanında ve büyük afetlerde devlete, millete hizmet eden kadınlara verilirdi.

20- Top gülleleri (bazı armalarda bulunmamaktadır).

21- Kılıç.

22- Top; topçu ocaklarını temsil eder.

23- El siperlikli tören kılıcı; bunları yalnız subaylar kullanırdı, klasik Türk kılıcı değildi.

24- Mızrak.

25- Çift taraflı teber (balta); orduda üst düzey görevliler tarafından üstünlük sembolü olarak kullanılmıştır.

26- Tek taraflı teber (balta).

27- Bayrak.

28- Osmanlı Sancağı.

29- Mızrak; son dönem mızraklı süvari alaylarını temsil eder.

30- Kalkan; ortasında stilize edilmiş bir güneş motifi ve on iki yıldız, rivayete göre bu on iki yıldız burçları temsil eder ve güneş bu burçlar üzerinde hareket eder.

Bu sembollerin anlamını bilen ya da öğrenmek için araştırma ihtiyacı hissedenlerden misin?

Bu sembolleri taşıyan Osmanlı Arması 19. yy’da Fransızlarla iyi ilişkileri bulunan ve Osmanlı Rusya arasındaki Kırım Savaşı sonrası Sultan Abdülmecid’e verilen Fransız Legion d’honneur nişanına karşılık Osmanlı Devleti’yle yakın ilişkiler kurmaya çalışan İngiltere kraliçesi Victoria Diz Bağı Nişanını Osmanlı sultanına sunar. 1346’da Kral 3. Edward tarafından ortaya çıkarılan Diz Bağı Nişanı’nın geleneğinde şöyle bir uygulama vardır. Nişanı alan kişi ya da hükümdarların armaları Windsor Sarayı’nda bulunan Saint George kilisesinin duvarına asılmaktadır. Ancak Osmanlı padişahının arması bulunmamaktadır. Bunun üzerine Kraliçe Victoria, Charles YOUNG ismindeki arma uzmanını imparatorluğa arma tasarlamak üzere görevlendirir. İstanbul’a gelerek araştırmalarda bulunan Charles YOUNG’a Etyen PİZANİ isminde bir tercüman yardımcı olur. İngiliz tasarımcı, padişahlık alameti olan Saltanat Kavuğunu, Sorgucu, Ay-Yıldızlı Sancağı ve Tuğrayı ön plana çıkararak bir arma hazırlar. Bir yılda hazırlanarak İstanbul’a gönderilen arma çizimlerini Abdülmecid de beğenir. Bu şekilde oluşan Osmanlı Devleti arması İngiltere’nin Saint George kilisesindeki yerini alır. Osmanlı Nişanı’nın son hali; 17 Nisan 1882’de Sultan 2. Abdülhamit tarafından yürürlüğe konur. Bu sebeple Sultan 2. Abdülhamit’i İngiliz ajanı diye suçlama gafletinde bulunanlardan mısın? Osmanlı, armadan ibaret değildir. Alman’a Alman diyor, Rus’a Rus diyor, İngiliz’e İngiliz diyor, Fransız’a Fransız diyor, Japon’a Japon diyor, Arap’a Arap diyor ve kimi kaynaklara göre Nuh Peygamber’in oğullarından Yafes’in, Türk adlı oğlunun neslinden olan, Vani Mehmet Efendi’ye göre “Kehf suresinde” kıssası geçen Zulkarneyn’in Oğuz Kağan olduğu ve Kuran-ı Kerim’in Kehf suresi 85-92 ayetlerinde bahsedildiği şekliyle Türk ya da ilk kez Göktürk dönemine ait yazılı belgelerde geçtiği şekliyle Türk…

Aslolan Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşı olan onun sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimsedir Türk. Bu tanımları göz ardı edip, “Osmanlı torunuyum” diyerek “Türk’üm” diyenden rahatsız oluyorsan bil ki; Osmanlı Devleti’nin resmi adı Devlet-i Aliyye’dir. Anadolu’nun ve resmi adı Devlet-i Aliyye olan (resmiyet dışında “Osmanlı Devleti” şeklinde kullanılan imparatorluğun) hâkim olduğu topraklar da batıda 11. Asırdan bu yana Türkiye diye bilinir.

Bütün Osmanlı tebaasının din ve mezhepten bağımsız olarak eşit yurttaşlık haklarına sahip olmasını savunan siyasi görüşe “Osmanlıcılık” denir. Sultan Vahidettin’in kızı Sabiha Sultan “İmparatorluk ayrı bir devirdi, fakat o da Türk’ün idi. Bugünkü cumhuriyet de Türk’ün malıdır” demiştir.

90 yıllık reklam arası zihniyetine verilen bu cevabı sahiplenenlerden misin?

Fatih’in Rumeli’yi Türkleştirme politikasıyla Anadolu topraklarından Rumeli’ye gönderilen ailelerinin çocuklarının Osmanlı subayı olarak; yıkılmaya yüz tutmuş imparatorluktan bir devlet çıkarmalarında

150 yılda ancak 417 kitap basabilen; bunların çoğunun da gayrimüslim matbaalarda basılan kitaplar olduğu, erkek okuma oranının %7, kadın okuma oranının binde dört olduğu, çoğu Fransızca, Arapça ve Farsça kelimelerden türetilmiş bir alfabenin, Latin harfleri ile değiştirilmesinin kısacası Harf Devrimi’nin halkı bir gecede cahil bıraktığı düşüncesini savunanlardan mısın?

Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Pomak, Boşnak, Arap, Fellah, Roman Ermeni, Yahudi, Dindar, Deist, Ateist, Alevi, Sünni, Kadın, Erkek ve diğer ayrımcılığın olmadığı, her şey insanın; hür, bağımsız, eşit paylaşımdan hakkını aldığı hakça ve terazinin doğru tarttığı gelecek günlere adaletin tesis edildiği bu topraklarda her ferdin din, dil, ırk ayrımı gözetilmeden barış içerisinde kardeşçe, adil ve ehil kişilerin yönetimde olduğu hakça bir düzenin hüküm sürdüğü bir hayatı isteyenlerden misin?

SEN KİM SİNİZ?

İNSANCA ve İNSANLARLA…

DİĞER YAZILARI Gel Bakalım Devletin Babası- I 01-01-1970 03:00 Bayrama Dair... 01-01-1970 03:00 Şakga Yaptık... 01-01-1970 03:00 Hadee Canım!!! 01-01-1970 03:00 Dedem Atlas 01-01-1970 03:00 Var Ya... (Varya) 01-01-1970 03:00 Emekli... 01-01-1970 03:00 Sevda... 01-01-1970 03:00 Peynir Heç'e Çıktı 01-01-1970 03:00 Zümrüd-ü Anka - II 01-01-1970 03:00 Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 01-01-1970 03:00 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) 01-01-1970 03:00 Asker- Saf Anadolu Çocuğu 01-01-1970 03:00 Şehit... 01-01-1970 03:00 Kutsim kızıl saçlım-4 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 3 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 2 01-01-1970 03:00 Kutsi...Kızıl saçlım 01-01-1970 03:00 Saatler dursa da akan zaman… 01-01-1970 03:00 Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi 01-01-1970 03:00 Pamuk tarlaları beyazın lekeleri 01-01-1970 03:00 Orada bir köy var mıymış uzakta? 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 01-01-1970 03:00 Anne, melekler neden beyaz? 01-01-1970 03:00 Nostalji sendromu 01-01-1970 03:00 YETER – YAHU 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I 01-01-1970 03:00 Savaşta çocuk olmak 01-01-1970 03:00 Emeğim 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı –II 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı 01-01-1970 03:00 HİLAL VE YILDIZ 01-01-1970 03:00 Onbeşinci gün 01-01-1970 03:00 Ağustos – Zaferler ayı 01-01-1970 03:00 Diken ve gül 01-01-1970 03:00 Ayıyla sohbet 01-01-1970 03:00 Neden ben? 01-01-1970 03:00 Kırk birinci 01-01-1970 03:00 BORDO BEYAZ 01-01-1970 03:00 Kurban 01-01-1970 03:00 Sevdalar; mektuplar, güller 01-01-1970 03:00 Çelik Kaleler 01-01-1970 03:00 Tebessüm 01-01-1970 03:00 Güzel görebilmek 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki -III 01-01-1970 03:00 Tıpşor... 01-01-1970 03:00 Kanatsız Melekler 01-01-1970 03:00 Neyiz… Bilinsin! 01-01-1970 03:00 İnsan ve sevgi 01-01-1970 03:00 BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 4 01-01-1970 03:00 On bir ayın sultanı – 3 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 2 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 1 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 3 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 2 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür 01-01-1970 03:00 Cemre bu sefer insanlığa düşsün! 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 1 01-01-1970 03:00 Gitti canımın cananı 01-01-1970 03:00 İmdaaat… 01-01-1970 03:00 Sonsuzluğa mektup 01-01-1970 03:00 Özlenen 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki… 01-01-1970 03:00 Kırmızı gül her dem olmaz 01-01-1970 03:00 Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) 01-01-1970 03:00 HARBİYELİ 01-01-1970 03:00