Asker- Saf Anadolu Çocuğu

YAVUZ GEZER

25-01-2024 12:09

Teğmendim, teğmen dövdü. Üsteğmen oldum Üsteğmen dövdüğünü söyledi. Ama Yüzbaşılığıma yetişemedi, rahmetli olmuştu...

Biz Türk milleti olarak üç şeyi çok iyi biliriz! Spor, siyaset ve askerlik...

Bugün size geçmiş haftaların hüznünü unutturacak, yüzünüzü hafifçe gülümsetecek birkaç anekdot aktarmak istiyorum.  Kendi askerlik yaşantımdan...

Bir aslan; muhtemelen 1.90 boylarında, 58- 60 beden omuz genişliği, 36- 38 yaş arası tahmini ..."Mıstafa ATMACA, Diyarbagır. Emret Gumutanım" diyen ve başka Türkçe bir kelime telaffuz edemeyen bir aslan... Askerlik hizmetini ifa için gelmiş. Kıt'alar aynı zamanda Türkçe eğitimin verildiği, okuma yazma öğretilen, halk arasında "Ali Okulu" da denilen yerler. Ben de birliğime katılan Mustafa Atmaca'ya Türkçe öğretmek için tercüman aracılığıyla Kürtçe kelimelerin karşılığını Türkçe olarak anlatmaya çalıştım.  Mesela o "Ser" dedi ben 'kafa- baş" dedim, gumutan" baaş" diye tekrarladı. O "sing" dedi ben "göğüs" dedim, gumutan" gögüs" dedi. "Cav" dedi ben "göz "dedim." Goz he gumutan" dedi gülümseyerek bir şeyler öğrenmenin hazzıyla. Eline dokundum "dest "dedi "el "dedim yüzüne hafifçe dokunarak. Böylece yukarıdan aşağı uzuvları öğrendiği kanaati hasıl olunca, üsteğmenimiz Necati'ye "Komutanım Mustafa artık Türkçe'yi ana hatlarıyla öğrendi" dedim.

"O zaman kendisine soralım" diyerek ayağını gösterdi. Mustafa hiç tereddüt etmeden "DÜDAK" deyiverdi. Necati üsteğmen hafifçe gülümseyerek Mustafa'nın hemen solundaki (Canon tipi, döküm, şişman bir insanı andıran) sobayı gösterdi ve "bunun adı ne?" Dedi. Mustafa kendinden emin "SOVE" borular işaret edilince "LULE" deyiverdi. Üsteğmen beni işaret edince "BAVA" arkasında duvarda asılı ATATÜRK resmini gösterince, dudakları bir çocuğunki gibi muzipçe kıvrılarak "O da BÖYÜK BAVA" deyiverdi tüm bölük personelinin alkışları eşliğinde.

Ve Mustafa bölüğümüzün koğuş sorumlusu oluverdi bu sempatikliğiyle. Yaşı ve heybetli cüssesiyle de o sorumluluk bölgesinin tek otoritesi...

Mehmet vardı Siirtli. Bölük komutanına tuvalet taşı ve lavabo temizleten.

Başı sol tarafa hafifçe eğik, sol gözü sürekli sulanan (gözyaşı kanalı tıkanıklığından kaynaklı), kavrama güçlüğü olan, saf ve sevimli bir Anadolu genci.

Mustafa Atmaca'nın terhisine yakın, onun da görüşünü alarak eğitim alanı ve tuvalet sorumlusu yaptım.

"Mehmet" dedim "evet gumtanım" dedi. "bunun adı tuzruhu, tuvalet taşına döker dökmez hemen dışarı çıkacak, nefes dahi almayacaksın" dediğim anda tuzruhu şişesini elime tutuşturuverdi ve "gumtan güster" deyiverdi. Ben izah ettiğim şekilde işlemi yaptım ve "tamam mı?" diye sorduğumda elindeki temizlik bezini bana uzatarak "gumtan güster" diyerek lavaboyu işaret ediyordu. Bir lavabo temizlemekte vardı kaderde onun saf gülüşü eşliğinde...

Bir hafta sonrası yaptığım kontrolde temizlediğim yerler sararmış ve çevredeki otlar büyümüş çirkin bir görüntü arz ediyordu.

"Sana yarım saat müsaade. Gelip kontrol ettiğimde bu aksaklıklar giderilmiş olacak" dedim.

Başını önüne eğerek "amredersin gomtanım" dedi. Belirttiğim süre sonrası kontrole gittiğimde değişen bir şey yoktu.

Omuzlarından tuttuğumda “nedir gumtan, savasi savasi tovalet, övlenden sona mıntika, bo bölükte istirhat yoğ mi? Deyince ellerim yanıma düşüverdi ve gülmemek için arkamı döndüm.

Evet hep askerlik sonrası anlatırlar "Ben falan rütbedekini kovaladım, filan rütbedekini dövdüm." Velhasılı kelâm "komutan bana sormadan nöbet dahi yazmazdı "diyenler Mehmet'i dinleselerdi "ben komutana bir tuvalet taşı ve bir de lavabo temizlettim" dediğinde" hadi oradan derler miydi?" derlerdi.  Fakat Mehmet'in anlattıkları tamamen doğruydu diğerleri ise kuyruklu yalan...

Ha bu arada Adem'i anlatmadan geçmek haksızlık olur;

Alay komutanımız Kurmay Albay Behçet ÖZGİL, Alay Karargâh Servis Bölük Komutanı (kör) Ender TUNCEL ve yanında biz teğmenler Alay Karargâh binasına doğru gidiyoruz. Yol tretuvar yapımı çalışanları ve inşaat ustası Samsunlu Adem.

Alay komutanımız Adem'e yaklaştı ve "Asker kolay gelsin "dedi Adem ayağa kalkıp tekmil  vermek üzereyken "rahatsız olma evladım işine devam et "dedi  Alay Komutanı, Adem elinde mala tretuvar taşları üzerindeki ipi gerginleştirmeye çalışırken komutanımız nişan alır gibi tretuvar taşından nirengi noktası tespit ettiği alay karargâh binası köşe hizasına bakarak "evlat  galiba biraz eğrilik var" deyince Adem başını aşağıdan yukarıya komutanımıza doğru çevirdi ve "komitanım sizun görevunuz ne?" diye sordu. Komutanımız da "ben Alay Komutanıyım" deyince, başka işinuz yok mi gidip o işinizu yapun  da, siz bu alayin komitanu isenuz ben da bu yolun komitanuyum " deyiverdi . Komutanımız bizlere dönerek "doğru söylüyor, biz gidip işimize bakalım. Teşekkür ederim evladım sen devam et" diyerek karargâh binasına doğru yürüyüşüne devam etti, bizler de beraber...

Saf Anadolu çocukları keşke hep bu saflıkları ve vatan sevgisiyle devam etselerdi.

AYRIŞMADAN, AYRIŞTIRILMADAN, SIKLAŞMIŞ SAFLARININ ARASINDAN FİTNE SIZMADAN...

DİĞER YAZILARI Gel Bakalım Devletin Babası-II 01-01-1970 03:00 Gel Bakalım Devletin Babası- I 01-01-1970 03:00 Bayrama Dair... 01-01-1970 03:00 Şakga Yaptık... 01-01-1970 03:00 Hadee Canım!!! 01-01-1970 03:00 Dedem Atlas 01-01-1970 03:00 Var Ya... (Varya) 01-01-1970 03:00 Emekli... 01-01-1970 03:00 Sevda... 01-01-1970 03:00 Peynir Heç'e Çıktı 01-01-1970 03:00 Zümrüd-ü Anka - II 01-01-1970 03:00 Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 01-01-1970 03:00 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) 01-01-1970 03:00 Şehit... 01-01-1970 03:00 Kutsim kızıl saçlım-4 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 3 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 2 01-01-1970 03:00 Kutsi...Kızıl saçlım 01-01-1970 03:00 Saatler dursa da akan zaman… 01-01-1970 03:00 Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi 01-01-1970 03:00 Pamuk tarlaları beyazın lekeleri 01-01-1970 03:00 Orada bir köy var mıymış uzakta? 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 01-01-1970 03:00 Anne, melekler neden beyaz? 01-01-1970 03:00 Nostalji sendromu 01-01-1970 03:00 YETER – YAHU 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I 01-01-1970 03:00 Savaşta çocuk olmak 01-01-1970 03:00 Emeğim 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı –II 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı 01-01-1970 03:00 HİLAL VE YILDIZ 01-01-1970 03:00 Onbeşinci gün 01-01-1970 03:00 Ağustos – Zaferler ayı 01-01-1970 03:00 Diken ve gül 01-01-1970 03:00 Ayıyla sohbet 01-01-1970 03:00 Neden ben? 01-01-1970 03:00 Kırk birinci 01-01-1970 03:00 BORDO BEYAZ 01-01-1970 03:00 Kurban 01-01-1970 03:00 Sevdalar; mektuplar, güller 01-01-1970 03:00 Çelik Kaleler 01-01-1970 03:00 Tebessüm 01-01-1970 03:00 Güzel görebilmek 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki -III 01-01-1970 03:00 Tıpşor... 01-01-1970 03:00 Kanatsız Melekler 01-01-1970 03:00 Neyiz… Bilinsin! 01-01-1970 03:00 İnsan ve sevgi 01-01-1970 03:00 BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 4 01-01-1970 03:00 On bir ayın sultanı – 3 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 2 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 1 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 3 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 2 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür 01-01-1970 03:00 Cemre bu sefer insanlığa düşsün! 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 1 01-01-1970 03:00 Gitti canımın cananı 01-01-1970 03:00 İmdaaat… 01-01-1970 03:00 Sonsuzluğa mektup 01-01-1970 03:00 KİMSİN? YA SEN KİMSİN? 01-01-1970 03:00 Özlenen 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki… 01-01-1970 03:00 Kırmızı gül her dem olmaz 01-01-1970 03:00 Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) 01-01-1970 03:00 HARBİYELİ 01-01-1970 03:00