KURTLA KUZUNUN HİKÂYESİ 

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

02-07-2023 23:00

Kıssa’ları bilirsiniz. Kıssalarda hedef yoktur.

Kıssalar anonimdir.

Kıssalar bir köşe yazarının can simididir.

Yazarın o gün için dişe dokunur, kayda değer bir yazısı olmayınca ya havadan bahseder ya sudan yâda kıssa’dan…

Bizde bugün öyle yaptık.

Merhum Şair Eşref’in deyimi ile “Numarasız gözlük” gibi bir yazı hazırladık.

İsteyen alsın, gözüne taksın diye… 

KURTLA KUZU

Hikâye bu ya... Kurtla, kuzu her nasılsa arkadaş olmuşlar.

Olur mu demeyin sakın. Bizim siyasilerimizden başka herkes ve her canlı kardeş olabilir.

Kurt kuzuyu, kuzuda kurdu sevmiş biri birlerine sevgi ile bağlanmışlar, Biri birlerine kardeş demişler.

Kuzu henüz hayatının baharında hiçbir deneyimi, hiçbir tecrübesi yok.

Kurt ise adı gibi kurt…

Güneyi kuzeyi otlamış,

Kurt “Aslanda kim?. Ormanların tek hâkimi benim benden başka büyük yok” der dururmuş.

Kuzu kurda gereken hürmeti gereken saygıyı asla ihmal etmiyor, onun peşinden yürümekle kendini emin ellerde hissediyordu.

Öyle bir meleyişi vardı ki kurdun ardında görülmeye değerdi.

Derken kurtla kuzu uzun bir yolculuk için bir gemiye biniyorlar.

Gemi okyanusun uçsuz bucaksız sularında günlerce yol alıyor.

Eldeki yiyecekleri, içecek suları da tükeniyor.

Fena halde acıkan kurdun karnı zil çalmaya başlıyor.

Aç kurt bir büyük iştahla kuzuya bakarken bir taraftan da midesinden gelen açlık horultularını dinliyor, iştahı kabarıyor ama kuzuya verdiği sadakat sözü aklına geliyor.

Kuzuyu yemekten vazgeçmeye çalışıyor.

Bu kez açlık hissi baş gösteriyor dayanılmaz bir açlık hissi kavuruyor bedenini.

*

Bir öğlen vakti güneş tam tepelerinde!..

Açlık ve susuzluk kurdun gözlerini karartıyor, başını döndürmeye başlıyor.

Ve…

Yanı başında kendinden geçmiş kuzuya dönerek "Hey arkadaş toz etme" diyor.

Zavallı kuzu kurdun hitabetinden ve de bakışlarından kendisini yiyeceğini anlıyor ama kaçacak,  göçecek, sığınacak yeri yok bir teslimiyet içinde;

"Kurt kardeş” diyor… Beni yiyeceksen hiç durma ye. Ama bana toz ediyorsun deme okyanusun ortasında hele bir geminin güvertesinde toz mu olur? Senin niyetin beni yemekse o başka”  Der.

*

Kurt kuzuyu yemiş mi yememiş mi orasını bilemem ama sevgili okurlarım siz,  siz olun bu zamanda düşmeye görün. Hele hele kurtlarla asla dans etmeyin. Kurtlarla kardeş de olmayın, kuzu yerine konulmayın kurtların kardeşliği karınları tok olduğu sürece devam eder acıkınca biter kardeşlikleri…

Ve o zamanda Allah korusun sizleri yemeye kalkar…

İsterseniz dönünde siyasetimize ve siyasetçilerimize bir göz atın hepsi biri birinin kuyusunu kazmaya çalışıyor.

BU ZAMANDA DÜŞMEYESİN 

Güngörmüş, devran sürmüş bir köy ağası varlığını yitiriyor.

Elinde avucunda ne varsa harcıyor.

Harmanında, kilerinde bir şey kalmıyor. “Düşmez kalkmaz bir Allah” derler ya her geçen gün biraz daha yoksullaşıyor, her gün biraz daha eski debdebesinden uzaklaşıyormuş… Gün gelmiş ağalığın vermekle yedirmekle olduğunu aksi halde kimselere sözünü ve gücünü geçiremeyeceğini görmüş. Derken bu gidişatın iyi olmadığını çok yakında ele güne el açacak hale geleceğini anlamış ve tek evladını huzura çağırmış.

“Bak evladım” demiş!

“Elimizde avucumuzda ne varsa har vurduk harman savurduk. Sonumuzu düşünmedik en sonunda düşmemiz gereken hale düştük. Artık aşımız kaynamaz oldu. Evimizde çayımız şekerimiz bile yok misafirlerimiz gelirse mahcup olmayalım. Şimdi sen ormana git, ormanda odun kes, katıra yükle, pazara götür, odunları sat elde ettiğin parayla çay al, şeker al, gaz al, tuz al eve gel” demiş.

Oğul baba buyruğuna “başım üstüne” diyerek baltayı almış eline, binmiş katırına, dalmış ormana… Kan ter içinde bir katırlık odun kesmiş yüklemiş katırına varmış pazara...

“Dost görür üzülür, düşman görür sevinir” endişesiyle pazarın ücra bir köşesine odunlarını yıkıverir.

Biraz sonra bir alıcı gelir ve odunun fiyatını sorar “Oduncu odun kaça?” der. Bu hitabet ağa çocuğunun zoruna gider. “Odunlar satılık değil” diye cevaplar.

Bir müddet sonra bir başkası gelir ve oda “Hemşerim odun kaça?” diye sorar ağa çocuğuna. Ağa çocuğu ona da “Odunlar satılık değildir” cevabını verir.

Derken biraz sonra bir başka şahıs daha çıka gelir ve ağa oğluna “Ağam odunun kaça?” der. Bu hitabet ağa oğlunun aklına ağa oğlu olduğunu getirir yeniden eski günlere gider kendisini yine köylüler üzerinde hüküm süren sözü sohbeti emir telakki edilen Ağa oğlu olarak görür ve adama hitaben!..

“Ne parası gardaş al götür” cevabını verir.

İşte ağalık budur. Ağalık vermekle olur.

Öyle herkes ağa, paşa, herkes asalet sahibi olamaz.

*///*

DİĞER YAZILARI BİR MAYIS’IN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 HAZRETİ  SÜLEYMAN  VE  HÜT HÜT KUŞU 01-01-1970 03:00 HANKENDİ’Mİ YEMEN Mİ? 01-01-1970 03:00 EYVAH Kİ EYVAH 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE’NİN VERDİĞİ DERS   01-01-1970 03:00 HANKENDİ’DE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR 01-01-1970 03:00 EYVAH EYVAH 01-01-1970 03:00 BUGÜN NE YAZSAM? 01-01-1970 03:00 HAZRETİ SÜLEYMAN VE HÜT HÜT KUŞU 01-01-1970 03:00 EMEKLİ HASAN EMMİNİN PAZAR ÇANTASI 01-01-1970 03:00 MEMLEKETİM 01-01-1970 03:00 UÇTU UÇTU GENÇLİĞİM UÇTU 01-01-1970 03:00 ACILAR DENİZİNİN ACILI ŞAİRİ ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN       01-01-1970 03:00 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 GÖKBAYRAĞIN GÖZYAŞI 01-01-1970 03:00 HİNDİ 01-01-1970 03:00 SARIKAMIŞ’TA O GECE 01-01-1970 03:00 BAK DOSTUM… 01-01-1970 03:00 KORKİREM 01-01-1970 03:00 BİR MİSAFİR GÖZÜYLE ELAZIĞ     01-01-1970 03:00  BİR KAÇ DALDA KISSALAR 01-01-1970 03:00 GÖNÜLLERDEKİ BELDE HANKENDİ 01-01-1970 03:00 SİZ HİÇ ZÜLFİYARE DOKUNDUNUZ MU?.. 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜM OLMASAYDI 01-01-1970 03:00 GÜZ MÜ GELDİ RENGİN SOLUK 01-01-1970 03:00 VAH Kİ VAH 01-01-1970 03:00 LEYLEK, CÜPPE, SAKAL VE HZ.SÜLEYMAN 01-01-1970 03:00 SENDE BU ENSE, ONDA BU PARA, BENDE BU YOKSULLUK  01-01-1970 03:00 SEKSEN BASAMAKLI MERDİVEN 01-01-1970 03:00 İSTANBUL’DA SAHTE DOKTOR YAKALANMIŞ 01-01-1970 03:00 HANKENDİ MAHALLESİ 01-01-1970 03:00 BİRAZDA SOHBET EDELİM 01-01-1970 03:00 OTUR “0” 01-01-1970 03:00 EKMEKTEN SUYA, SUDAN HAVAYA ZAM 01-01-1970 03:00 AA… KRAL! 01-01-1970 03:00 İLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU HÜSRANDIR 01-01-1970 03:00 FELAKETLERE ŞÜKRETMEK 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 24 MAYIS VE 33 ŞEHİT (EN UZUN GECE) 01-01-1970 03:00 BİZ DE BUNLARI ÖZLÜYORUZ 01-01-1970 03:00 BEKRİ MUSTAFA 01-01-1970 03:00 ULVİYE SAVTUR’UN 50. SANAT YILI 01-01-1970 03:00 AHLAK OLMAYINCA OLUR MU HİÇ DİN İMAN? 01-01-1970 03:00 EMEKLİ VALİ VE ŞAİR RIZA AKDEMİR’İN AZİZ HATIRASINA  01-01-1970 03:00 RAMAZAN VE İNSAN 01-01-1970 03:00 AH, ATATÜRK AH! 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE RÜYASI 01-01-1970 03:00 LEYLEK, CÜPPE, SAKAL VE HZ.SÜLEYMAN 01-01-1970 03:00 ÜÇ ZARF 01-01-1970 03:00 ELAZIĞ - MALATYA 01-01-1970 03:00 TAKDİRE ŞAYAN İKİ KURUM 01-01-1970 03:00 MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI 01-01-1970 03:00 MUSİKİMİZ VE SPORUMUZ 01-01-1970 03:00 NEDEN HEP ESKİLERİ ÖZLER OLDUK? 01-01-1970 03:00 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 BİR DOSTUN KALEMİNDEN 01-01-1970 03:00 SAÇMA TARTIŞMA 01-01-1970 03:00 TAKVİMİN SON YAPRAĞI 01-01-1970 03:00 SARIKAMIŞ’TA EN UZUN GECE 01-01-1970 03:00 BÜNYESİNDE AHLAK OLMAYAN HİÇBİR ŞEY GÜZEL DEĞİLDİR 01-01-1970 03:00 ŞİİRİN EFSUNLU GÜZELLİĞİ 01-01-1970 03:00 KASTAMONULU ŞERİFE BACI DESTANI 01-01-1970 03:00 GÖKÇE (LOTOĞLU) KÖYÜ 01-01-1970 03:00 ATATÜRK ELAZIĞ’DA 01-01-1970 03:00 ON KASIMLAR 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜN SAVAŞTIĞI DÜŞMANLAR 01-01-1970 03:00 YEDİ DAĞIN HARMANI VE ÇÖLÜN KIBLE TARAFI 01-01-1970 03:00 BEN ANLAYAMADIM ANLAYANA AŞK OLSUN 01-01-1970 03:00 NAİLBEY MAHALLESİ 01-01-1970 03:00 ESKİŞEHİR’DEN BİR DEMET ŞİİR GELDİ 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’TEN İSMET PAŞA’YA MEKTUP 01-01-1970 03:00 TAVUĞUN KIÇINDAKİ PETROL BORUSU 01-01-1970 03:00 HANKENDİ 01-01-1970 03:00 MÜJDE 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -III- 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -II- 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -I- 01-01-1970 03:00 AĞLANACAK HALİNE GÜLEN İNSANLAR 01-01-1970 03:00