BUGÜN NE YAZSAM?

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

25-02-2024 23:55

Yılların köşe yazarıyım. Öyle günüm oldu ki haftanın altı günü yazılar yazdım. Ama öyle günlerimde oldu ki haftada bir yazı yazamadım. Basiretim bağlandı iki satır yazamaz hale geldim. Galibe bugünde o günlerden biri. Üç dört saattir bilgisayarımın başındayım. Yazıyorum tam “Bitti” derken yazdığımı çöpe atıyorum.

Ya yazdığım yazının başıma iş açacağından korkuyorum yâda yayınlamaya gerek görmüyorum. 

İşte böyle bir günümde yine arşivimden medet umdum. Birkaç sene önce yayınladığım bir köşe yazımı buldum. Nede olsa bu ülkede hiçbir şey değişmiyor. O gün kaleme aldığımız bir konu bu günde güncelliğini koruyor.

İşte o yazılardan birisi;  

NÜFUSUMUZUN % 99’u MÜSLÜMAN MIDIR?

 

“Bu ülkenin yüzde doksan dokuzu Müslüman’dır”

80 senelik ömür güzergâhımda en az 80 bin defa duyduğum ancak hiçbir zaman inanmadığım bir sözdür bu…

Çünkü bu ülkenin yüzde doksan dokuzu Müslüman değildir.

Eğer ki bu konuyu aklıselim bir şekilde inceler kızmadan, kırmadan, dökmeden, bizleri dinsizlikle itham etmeden araştırırsanız nüfusumuzun yüzde doksan dokuzunun Müslüman olmadığını sizlerde anlarsınız.

Çünkü gerçek budur.

Bu ülkenin yüzde doksan dokuzu kafa kâğıdındaki din hanesinde Müslüman yazsa da Müslüman değildir.

Çünkü “Elhamdülillah Müslüman’ım” demekle Müslüman olunmuyor.

                                             *

Cuma günleri Müslüman’ın bayramıdır.

O gün camilerimiz ağzına kadar doludur,

Müminler sığmaz olur camiye balkonlar, teraslar, avlular hatta merdiven başları ve sokaklar bile dolup taşar.

Onca Müslüman’ın hepsi arınmıştır.

Hepsi tertemiz giysilerini giymiş Yüce Allah’ın huzurunda el bağlamış tövbe istiğfar etmişlerdir.

Bütün Müslüman’lar yan yana, omuz omuzadır.

Bu gibi insanların kalplerinde fenalığın barınması, o insanların biri birlerine kötülük etmesi, biri birinin hakkını gasp etmesi, ihanete ve şerre odaklanması mümkün müdür?

Elbette ki değildir!..

                                             *

O gün vaizlerimiz, din adamlarımız insanların bu sapık dünyada yollarını şaşırmamaları, doğru ve dürüst olabilmeleri için onlara öğütler, Yüce Peygamberimizin ve ashabının yaşam tarzlarından bilgiler veriyor, onlara “İyi bir Müslüman olunuz” diyor.

Hırsızlık yapmayın, yolsuzluk yapmayın, kul hakkı yetim ve öksüz hakkı yemeyin, vatanınıza, milletinize, devletinize ihanet etmeyin.

Komşu hakkına, kul hakkına riayet edin, fakiri fukarayı gözetin diye vaaz ediyorlar.

Herkes bir teslimiyet içerisinde herkes Yüce Allah’ın huzurunda el bağlayıp  “Tövbe Yarabbi… Tövbe” diyor.

Yani herkes tertemiz, herkes tövbekâr olmuş durumda…

                                                      *

Ne zamana kadar sürüyor bu teslimiyet, bu temizlik, bu tövbe kârlık biliyor musunuz?

Ayakkabılarımızı giyip camiden çıkana kadar, (Tabi ayakkabılarınızı da çalmadılarsa)

Ondan sonrası için “Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna”

Yalana devam,

Hırsızlığa, yolsuzluğa, sahtekârlığa devam...

İnsanları kandırmaya, karalamaya, onları yanıltıp aldatmaya devam,

Gönül isterdi ki müminin Cuma namazı öncesi yaratana verdiği sözü hiç değilse akşama kadar tutsun ama tutamıyor. Bırakınız akşamı Yüce Allah’a verilen sözlerin ikindiye kadar bile geçerliliği olmuyor.

Esnaf üç kuruş fazla kazanmak için helal kazancını harama dönüştürüyor, yalan yere yemin ediyor.

Memur mesaisine gitmiyor, işçi mesaisinden çalıyor.

Siyasetçiler yalan üstüne yalan söylüyor, biri birlerine iftira atıyor, birbirini karalıyor, biri birlerine hakaret ediyor.

Yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık gırla gidiyor.

İnsanlar öyle bir hale geliyorlar ki Allah adı kullanılarak yalanlar söyleniyor, helale haram karıştırılıyor, kul hakkına tecavüz ediliyor.

Haydi, gelinde bu ülkenin yüzde doksan dokuzu Müslüman’dır deyin. Diyebilir misiniz? 

Diyemezsiniz…

Eğer ki derseniz yüce dinimizin haram kıldığı yalanı söylemiş olursunuz.

                                            *

Eğer ki bu ülkenin yüzde doksan dokuzu Müslüman ise o zaman dışarıda gördüğümüz onca rezaletlerin, kapkaçların, cinayetlerin, yalanların, talanların, ihanetlerin ismi nedir?

Neden ellerimiz haramda, gözlerimiz zinada?

Müslüman yalan söyler mi?

Müslüman Müslüman’a kıyar mı?

Müslüman hile yapar, Müslüman hırsızlık yapar, Müslüman Müslüman’ı dolandırır ve kandırır mı?

Hâşâ!

Müslüman vatanına, milletine ihanet eder, her türlü ihanetin içerisinde yer alabilir mi?

Bin kere hâşâ!

Ama ediyorlar.

 O zaman bu ülkenin yüzde doksan dokuzu hakikaten Müslüman mıdır? sorusunu kendi kendimize sormamamız lazım gelmez mi?.

                                                      *

Belki o zaman aradaki bu tezatın nereden kaynaklandığını bilir bu kadar kokuşmuşluğun, bu kadar güvensizliğin ve bu kadar laubaliliğin nereden geldiğini öğrenmiş oluruz.

Cuma günleri camiye bakıyorsunuz tıktım tıklım dolu. 

Herkes inançlı, herkes sadık, herkes mutlu, insanlık emin ellerde...

İnsanlık kurtuluşta, insanlık refah içinde insanlık güvende!

Dışarıya çıkıyorsunuz başka bir dünya, başka bir cemiyet. Camideki topluluktan eser yok.

Birbirine güven vermeyen, biri birinin yardımına gitmeyen, biri birinin kuyusunu kazan, biri birini dolandıran, kandıran, biri birine ihanet eden, bünyesinde Müslümanlığın “M”sini bile barındırmayan,

Canından bezgin,

Cemiyete kırgın,

Her türlü ihanetin ve şerrin içerisinde yer alan,

Şeytanın yol arkadaşı bir toplum.

Hiç kimse bu toplumsal hastalığa bir çare bulamıyor hiç kimse sağlıklı bir reçete yazamıyor.

                                                      *

Efendimize (S.A.V.) ‘Mümin kimdir?’ diye sormuşlar.

Nebiler nebisi:

“İnsanların, elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” Diye buyurmuş.

Bu buyruk üzerine dönüp de insanların eline, diline, gözüne bakıyoruz…

Ellerin haramda,

Dillerin yalanda,

Kalplerin riyada,

Gözlerin zinada olduğunu görünce şaşırıp kalıyor ve kendi kendimize cevabı olmayan bir soru soruyoruz…

% 99’u Müslüman olan bir ülkede bu yüce dinimizin değerli mensupları gönüllerinde bu kadar kiri, lekeyi, pisliği, çirkinliği nasıl barındırabiliyor?”

Cevabını biliyorsanız lütfen bize de bildiriniz.

Hepinize hayırlı günler, hayırlı gelecekler diliyorum.

 

                                                  *///*

DİĞER YAZILARI BİR MAYIS’IN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 HAZRETİ  SÜLEYMAN  VE  HÜT HÜT KUŞU 01-01-1970 03:00 HANKENDİ’Mİ YEMEN Mİ? 01-01-1970 03:00 EYVAH Kİ EYVAH 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE’NİN VERDİĞİ DERS   01-01-1970 03:00 HANKENDİ’DE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR 01-01-1970 03:00 EYVAH EYVAH 01-01-1970 03:00 HAZRETİ SÜLEYMAN VE HÜT HÜT KUŞU 01-01-1970 03:00 EMEKLİ HASAN EMMİNİN PAZAR ÇANTASI 01-01-1970 03:00 MEMLEKETİM 01-01-1970 03:00 UÇTU UÇTU GENÇLİĞİM UÇTU 01-01-1970 03:00 ACILAR DENİZİNİN ACILI ŞAİRİ ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN       01-01-1970 03:00 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 GÖKBAYRAĞIN GÖZYAŞI 01-01-1970 03:00 HİNDİ 01-01-1970 03:00 SARIKAMIŞ’TA O GECE 01-01-1970 03:00 BAK DOSTUM… 01-01-1970 03:00 KORKİREM 01-01-1970 03:00 BİR MİSAFİR GÖZÜYLE ELAZIĞ     01-01-1970 03:00  BİR KAÇ DALDA KISSALAR 01-01-1970 03:00 GÖNÜLLERDEKİ BELDE HANKENDİ 01-01-1970 03:00 SİZ HİÇ ZÜLFİYARE DOKUNDUNUZ MU?.. 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜM OLMASAYDI 01-01-1970 03:00 GÜZ MÜ GELDİ RENGİN SOLUK 01-01-1970 03:00 VAH Kİ VAH 01-01-1970 03:00 LEYLEK, CÜPPE, SAKAL VE HZ.SÜLEYMAN 01-01-1970 03:00 SENDE BU ENSE, ONDA BU PARA, BENDE BU YOKSULLUK  01-01-1970 03:00 SEKSEN BASAMAKLI MERDİVEN 01-01-1970 03:00 İSTANBUL’DA SAHTE DOKTOR YAKALANMIŞ 01-01-1970 03:00 HANKENDİ MAHALLESİ 01-01-1970 03:00 BİRAZDA SOHBET EDELİM 01-01-1970 03:00 OTUR “0” 01-01-1970 03:00 EKMEKTEN SUYA, SUDAN HAVAYA ZAM 01-01-1970 03:00 AA… KRAL! 01-01-1970 03:00 KURTLA KUZUNUN HİKÂYESİ  01-01-1970 03:00 İLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU HÜSRANDIR 01-01-1970 03:00 FELAKETLERE ŞÜKRETMEK 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 24 MAYIS VE 33 ŞEHİT (EN UZUN GECE) 01-01-1970 03:00 BİZ DE BUNLARI ÖZLÜYORUZ 01-01-1970 03:00 BEKRİ MUSTAFA 01-01-1970 03:00 ULVİYE SAVTUR’UN 50. SANAT YILI 01-01-1970 03:00 AHLAK OLMAYINCA OLUR MU HİÇ DİN İMAN? 01-01-1970 03:00 EMEKLİ VALİ VE ŞAİR RIZA AKDEMİR’İN AZİZ HATIRASINA  01-01-1970 03:00 RAMAZAN VE İNSAN 01-01-1970 03:00 AH, ATATÜRK AH! 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE RÜYASI 01-01-1970 03:00 LEYLEK, CÜPPE, SAKAL VE HZ.SÜLEYMAN 01-01-1970 03:00 ÜÇ ZARF 01-01-1970 03:00 ELAZIĞ - MALATYA 01-01-1970 03:00 TAKDİRE ŞAYAN İKİ KURUM 01-01-1970 03:00 MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI 01-01-1970 03:00 MUSİKİMİZ VE SPORUMUZ 01-01-1970 03:00 NEDEN HEP ESKİLERİ ÖZLER OLDUK? 01-01-1970 03:00 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 BİR DOSTUN KALEMİNDEN 01-01-1970 03:00 SAÇMA TARTIŞMA 01-01-1970 03:00 TAKVİMİN SON YAPRAĞI 01-01-1970 03:00 SARIKAMIŞ’TA EN UZUN GECE 01-01-1970 03:00 BÜNYESİNDE AHLAK OLMAYAN HİÇBİR ŞEY GÜZEL DEĞİLDİR 01-01-1970 03:00 ŞİİRİN EFSUNLU GÜZELLİĞİ 01-01-1970 03:00 KASTAMONULU ŞERİFE BACI DESTANI 01-01-1970 03:00 GÖKÇE (LOTOĞLU) KÖYÜ 01-01-1970 03:00 ATATÜRK ELAZIĞ’DA 01-01-1970 03:00 ON KASIMLAR 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜN SAVAŞTIĞI DÜŞMANLAR 01-01-1970 03:00 YEDİ DAĞIN HARMANI VE ÇÖLÜN KIBLE TARAFI 01-01-1970 03:00 BEN ANLAYAMADIM ANLAYANA AŞK OLSUN 01-01-1970 03:00 NAİLBEY MAHALLESİ 01-01-1970 03:00 ESKİŞEHİR’DEN BİR DEMET ŞİİR GELDİ 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’TEN İSMET PAŞA’YA MEKTUP 01-01-1970 03:00 TAVUĞUN KIÇINDAKİ PETROL BORUSU 01-01-1970 03:00 HANKENDİ 01-01-1970 03:00 MÜJDE 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -III- 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -II- 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -I- 01-01-1970 03:00 AĞLANACAK HALİNE GÜLEN İNSANLAR 01-01-1970 03:00