Hayatında bir dörtlük şiir yazan herkesin etkisi altında kaldığı bir şair vardır. Altmış senedir kendi çapında şiir yazan birisi olarak benimde etkisi altında kaldığım kendime örnek aldığım bir şair vardır.
O şairde Acılar denizinin acılı şairi cennetmekân Ümit Yaşar Oğuzcan’dır.
Nitekim benim “Acılar Denizi” Başlıklı şiirim her yönüyle bu büyük ustanın “Acılar Denizi” şirinin etkisi altında kaleme alınmış bir şiirdir.
Bendeniz o şiirimde;
Ben acılar denizinde boğulmuşum
Boynumda bir zincir, bir halka, bir taş.
Ben acılar denizinde kaybolmuşum
Adım Mehmet Şükrü, soyadım Baş.
*
Bu şiirimin üstadımızın aşağıda okuyacağınız “Acılar Denizi” şiiriyle ne kadar benzerlik taşıdığını görmemiz mümkün.
İşte Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “ACILAR DENİZİ” Şiiri;
*
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
*
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
*
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını
*
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgâr çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
*
Bir şairin ne kadar ünlü bir şair olduğunu anlayabilmemiz için o şairin özel hayatındaki yaşadıkları, gördüğü sefaleti, çektiği acıları görmemiz yeterlidir. Örneğin Cahit Sıtkı Tarancı’ya, Orhan Veli’ye, Nazım Hikmet’e, Orhan Seyfi Orhan’a baktığımızda bunların ne kadar çilekeş insanlar olduğunu görebilmemiz mümkündür.
Zaten şairin sermayesi de çiledir öyle değil mi?
Bizim öyle şairlerimiz vardır ki acılarıyla yaşar, acılarıyla ölür ama onların bu acılı şiirleri nesilden nesile bir miras gibi devredilir.
Her halde üstat Necip Fazıl Kısakürek “Çile” şiirini neşeli bir zamanının da yazmamıştır. Ona o şiiri yazdıran sebeplere ve zamana iyi bakmak lazım.
Ümit Yaşar Oğuzcan acılarla bu kadar iç içe oluşu ve kendisinin de defalarca intihara teşebbüs etmesi çektiği çilelerdendir. 1973 yılında oğlu Vedat’ın Galata kulesinden atlayarak intihar etmesi Ümit Yaşar’a bir babanın yaşayabileceği en büyük acıyı yaşatmıştır.
O şiiri birlikte okuyalım mı?
*
GALATA KULESİ
*
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesinden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu
*
Gencecikti Vedat
Işıl ışıldı gözleri
İçi
Bütün insanlar için sevgiyle doluydu
Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
Zaman durdu
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu
*
"Açarken ufkunda güller alevden"
Çıktı, her günkü gibi gülerek evden
Kimseye belli etmedi içindeki yangını
Yürüdü, kendinden emin
Sonsuzluğa doğru
Galata Kulesinde bekliyordu ecel
Bir fincan kahve, bir kadeh konyak
Ölüm yolcusunun son arzusuydu bu
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu.
*
Küçücüktü bir zaman
Kucağıma alır ninniler söylerdim ona
Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni
Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat.
6 Haziran 1973
Galata Kulesinden bir adam attı kendini
Bu nankör insanlara
Bu kalleş dünyaya inat
Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat.
*
Böyle bir acıyı yaşayan bir babanın bu kadar acılı bir şair olmaması
mümkün müdür?
Böyle bir günde insanlar acılarını paylaşacak candan dostlar arar öyle
değil mi?...
Ümit Yaşar Oğuzcan’da böyle bir zamanda derdini dökecek, sarılıp ağlayacak dostlarını arar ama bulamaz ki “Dost bildiklerim” başlığını taşıyan bestelenmiş dilden dile dolaşmış bu şiirini yazar.
DOST BİLDİKLERİM
Sanırdım gündüzdü onlarla gecem
İçimde ümitti dost bildiklerim.
Ne zaman yıkılıp yere düştüysem
Bırakıp da gitti dost bildiklerim.
*
Hepsi varken baharımda, yazımda;
Kışın bir burukluk kaldı ağzımda,
Seneler senesi oysa gözümde
Cihana eşitti dost bildiklerim.
*
Nerede o sözlere kandığım günler?
Her gülen yüzü dost sandığım günler;
Acıdan kahrolup yandığım günler
Ta canıma yetti dost bildiklerim.
*
Meydana çıkalı asıl çehreler
Aydınlanmaz oldu artık geceler
Yalanlar tükendi, indi maskeler
Birer birer bitti dost bildiklerim.
*
Korkar oldum bana "dostum" diyenden
Yoksa yok olandan, varsa yiyenden
Ne onlardan eser kaldı ne benden
Beni benden etti dost bildiklerim.
*
BİR ATEŞİM YANARIM
*
Bizde “Dert insanı söyletir” diye bir söz vardır. İşte Ümit Yaşar Oğuzcan öyle bir ateş içerisindedir ki “Bir Ateşim Yanarım” başlıklı şiiriyle şiir ve müzik dünyasına damgasını vurur. Avni Anıl’ın bestelediği bu muhteşem eser onlarca ses sanatkârımızın repertuarında yer alır.
*
Bir ateşim yanarım külüm yok dumanım yok
Sen yoksan mekânım belli değil zamanım yok
Fırtınalar içinde beni yalnız bırakma
Benim senden başka sığınacak limanım yok
*
Bir insan ne kadar taş kalpli ne kadar katı yürekli olursa olsun bu
dizelerden sonra “Sözün bittiği yer” burasıdır demekten kendisini alamıyor.
*
Yine üstadın oğlu Vedat’a yazdığı söylenen çok duygusal bir şiir bakınız
üstadımız burada “Beni Kör Kuyularda Yalnız Bıraktın” başlıklı şiiriyle sadece bir dörtlükle cilt cilt kitaplara sağmayacak kadar ne çok şeyler anlatıyor?
BENİ KÖR KUYULARDA
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın
*
BİRAZ KÜL BİRAZ DUMAN
*
Yine üstadın bestekârlara beste olan muhteşem bir şiir ki bu şiir Türk Sanat Musikisinde klasikler arasında yerini almış muhteşem bir şiirdir.
*
Biraz kul, biraz duman, o benim işte
Kerem misali yanan, o benim işte
İnanma gözlerine ben ben değilim
Beni sevdiğin zaman o benim işte
*
“Bana Gülmesini Öğretmediler” diyen bir şairdir Ümit Yaşar Oğuzcan. Bu başlık bile sıradan bir şairin yazdığı bir şiir kadar manidar ve anlamlıdır. İşte şairi şair yapanda böyle bir kelimeyi yakalamasıdır.
*
Bir insanın ortalama yaşı ne kadardır diye sizlere bir soru sorsam acaba
nasıl bir cevap verirseniz? Ortalama bir yaş için ellimi, altmış mı, yetmiş mi dersiniz?
Ne derseniz deyinde bir insan bu kadar kısacık bir hayata nasıl bu kadar çile sığdırır?
Hiç yüzü gülmemiş midir bu adamın?
Yoksa onun bu kadar çilekeş oluşumu onu bu kadar önemli bir şair yapmıştır?
İsterseniz bir bakalım kimdir bu Ümit Yaşar?
Ümit Yaşar Oğuzcan 26 Ağustos 1926 tarihinde Tarsus’ta dünyaya gelir.
İlk Okulu Eskişehir’de, ortaokulu Konya Askeri Ortaokulunda okur Daha sonra yine Eskişehir’e gider Eskişehir Ticaret lisesinden mezun olur. Osmanlı, Yapı Kredi ve İş Bankasında çalışır. Türkiye İş Bankası Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı iken 1977 yılında emekli olur.
Yurdun pek çok yerinde yayınlanan dergi ve gazetelerde şiirleri neşredilir. Yayınlanmış pek çok şiir kitapları mevuttur.
1984 yılında heybesindeki acılarla birlikte Hakk’a yürür.
Acıları dinmiştir inşallah…
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
*
Bu günde acılar denizinde kulaç atan, acılı bir şairimizin acılarla işlenmiş şiirlerinden oluşan yazımızın sonuna geldik.
Mutlaka kusurlarımız olmuştur.
Çünkü böylesine önemli bir şairi kusursuz bir şekilde anlatabilmek mümkün değildir.
*