Bu bir kıssa, kıssaları kim yazmış, kim söylemiş bilinmez. Yani anonimdir. Bizde bugün bu kıssalardan bir demet alarak yola çıktık. Yol sizin yordam sizin.
Tabi yorumlamakta sizin…
KÖYÜN İMAMI
Köyün imamı köylü Veli’nin karısını yoldan çıkarır.
İmam beş vakit minareye çıktığında Veli’nin karısı da beş vakit yoldan çıkar…
Bir iki üç beş devam eder gider bu…
Velinin çocukları büyür herkes gibi onlarda duyar analarının yoldan çıktığını. Varırlar babalarına keyfiyeti anlatırlar.
“Baba köyün imamı anamızı!...” dediği sırada baba lafını keser çocuklarının…
“Allah’a havale edin” der.
Çocukları da babaları gibi Allah’a havale ederler…
İmam devam eder anaları ile aşna fişneye…
Çocuklar yine babalarına giderler…
“Baba imam anamızı…” derse de babaları yine “Allah’a havale edin” demekle yetinir.
Bir müddet devam eder bu Allah’a havale etmeler.
Nihayet küçük oğlanın aklına bir fikir gelir. Gider çarşıdan bir ölçek darı alır hoca minareye çıkar çıkmaz kendisi de arkasından çıkar ve başlar merdivenlere darı ekmeye.
Hoca ezanını bitirir, mesajını verir başlar merdivenlerden inmeye…
Bir iki basamak atar atmaz alabora olur. Paldır kültür dolana dolana iner minareden tabi sizlere ömür…
İmamı defnederler, daha mezarlıkta iken baba çocuklarına…
“Çocuklarım ben size demedim mi Allah’a havale edin diye. Bakınız işte Allah yaptı yapacağını” deyince küçük oğlan…
“Vallahi ben o darıyı döşemeseydim minarenin merdivenlerine, imam anamı daha çok çıkaracaktı o minareye” der.
ERZURUMLU NAİM HOCA
Bizim Erzurumlu Naim Hoca'ya adamın biri gelip sorar.
- Hocam benim babam cuma günü öldü. Diyorlar ki cuma günü ölene kabir azabı yoktur. Ne diyorsunuz?
Hoca sakin sakin cevap verir.
- Doğrudur uşak. Allah'ın mağfireti büyüktür. Cuma günü ölene kabir azabı yoktur deyince.
Adam şaşırır.
- Hocam, nur içinde yatsın ama benim peder şerefsizin tekiydi. Kadında kızda gözü vardı. Sabah akşam içer, kumar oynardı. Pek çok insana zarar vermişliği vardır. Nasıl ona cehennem azabı olmaz.
Naim Hoca yine sakin sakin şu yanıt verir:
-Oğlum Allah'ın mağfireti büyüktür. Cuma günü ona bir şey etmezler. Ama hele bir cumartesi olsun, onu anasından doğduğuna pişman ederler.” Cevabını verir.
TEMEL VE İNEĞİ
Temel bir türlü iyileşmeyen ineği için açmış semaya ellerini:
–Ey böyyük Allah'um! Eğer habu ineği iyileşturursan sana söz üç gün oruç tutacağım. Der.
Aradan bir müddet geçer ve Temel’in ineği gerçekten de iyileşir.
Temel tutar söz verdiği üç günlük orucunu.
Ne yazık ki bir müddet sonra inek ölür.
Canı sıkılır Temel’in tekrar açar ellerini:
–Ey böyyük Allah’ım!
Eğer ben tuttuğum o üç gün orucu Ramazana saymazsam bana da Temel demusunlar… Der.
ŞAİR EŞREF
Şair Eşref’i duymuşsunuzdur.
Şair Eşref sözünü budaktan esirgemez bir yapıda bir bürokrat ve şair Kırkağaç’ta kaymakam.
Her yağmur yağdığında kaymakamlık binası şakır şakır akıyor. Ödenek istiyor Manisa Valiliğinden valilikten bir cevap...
“Kaymakamlık binasının neresi akıyor bildirilmesi!...”
Tepesi atar Şair Eşref’in çeker telgrafı…
“Binanın musluklarından başka her tarafı akıyor” der.
İşte böyle sevgili okurlarım. Bu günüde kıssalarla geçirdik bakalım gelecek günleri nasıl geçireceğiz.
Rabbim canınıza sağlık versin.
Esen kalın…
*///*