Topun sahabı benim – 2

YAVUZ GEZER

09-03-2023 13:44

“Hekem, hekem!”

“Düdüginin nohutini…”

“Emmi gulağiy çek”

“Niye çağam?”

“Topu göremiyem…”

(Diyarbakırlı seyirci)

Top kafama çarptıktan sonra…

Hiçbir şey hatırlamıyorum. Yavaş yavaş sesleri algılamaya başladığımda, nenemin (babaannem) “oğul çağanın aklı tökülecek”, annemin ise “Reşat burası top sahası mı?” sözleriyle birlikte, görüntü netleştiğinde, topun “tökülen aklımın” peşine takılarak gitmiş olduğunu fark ettim.

O zamanlar altı yaşlarındaydım…

Parlak sarı renkli, kavun dilimi, supaplı, cecit (yeni) top kaybolmuş ve on beş yaşlarımdayken kararmış, lime lime olmuş, dikiş yerlerindeki ipleri çürümüş vaziyette ortaya çıkmıştı.

Dedem bahçe duvarını yapmak için bahçedeki taşları kaldırdığında…

Malatya karmasındaki Selahattin abinin bana hediyesiydi sarı top.

Yeni topun hevesiyle babamla salonda top yuvarlıyorduk.

Babam “Bomba Reşo” attığı sert şutlarla bu lakabın sahibi olmuştu.

Ve topa hafif dokunuşuyla…

“AKLIMI TÖKMÜŞTÜ”

Benim futbol topundan yana hiç sıkıntım olmadı; küçük lastik toplarla saydırmaca, büyük laylon (naylon-plastik) top ve meşin top (deri futbol topu) çift kale maçlar yaptım arkadaşlarımla.

Önceleri Deli Şaban, Fikri, Ego Kemal, Baba Dursun, Bomba Reşo olduk.

Sonraları; Cahit, Tefo, Ğıdır (Hıdır), Gaptan Ömer, Hamit, Mehmet EKŞİ, Aloş, Yüksel, Ahmet GÜLMEZ, Ahmet UTKAN oldu arkadaşlarımız…

Daha sonra da olunacak olanlar vardı; Cemal, Ulvi, Talat, Şeref, Kakuç Mehmet, Kakuç Ahmet ve de Hakan ile Hıdır EKŞİ gibiler.

İnsanlarda saygı uyandıran yapılar vardır. Manen huzur buldukları veya mutluluk ve kıvançlarını paylaştıkları.

Sara Hatun, Ulu Camii ve İzzet Paşa Camii gibi manen birliktelik yaşanan yerler. Mabedler…

Ve ATATÜRK Stadı gibi sevinç ve kıvancın paylaşıldığı futbolun mabedi yapılar.

Bugünün arenaları (dövüş alanları-statlar) değil…

Gazi Caddesine paralel kesme taş yapı yanında sonradan inşa edilen kapalı spor salonu ATATÜRK STADI.

Bazen mutluluk, bazense üzüntü gözyaşlarıyla terk ettiğimiz,

Şampiyonlukların ve düşme endişelerinin yaşandığı…

Önceleri bölgesel, daha sonra profesyonel futbol lig müsabakaları,

Sokaklardan statlara terfi eden ve şehrin gururu olan eli öpülesi futbolcular, beyefendiler…

Paranın girmediği, şirket zihniyetiyle yönetilmeyen kulüplerin amatör ruhla mücadele eden güzel insanları…

Sanat okulu, Elazığ Lisesi, Devrim Ortaokulu, Namık Kemal, Cumhuriyet, ATATÜRK, Dumlupınar, Mehmet Zeki ilkokulları bahçesinden, Bölge Mahallesi tarlaları, at yarış sahası ve mahalle aralarından stat koridorlarındaki soyunma odalarında forma asabilecekleri bir çivi ve kara tahtada ilk 11’de isim bulanlar…

“kirlenmek güzeldir” diyen deterjan reklamındaki gibi midir, çocuğun futbol sevdası…

Azar işitmemek için kirlenmemek lazım ama nasıl? Yaz aylarında şort ve üst çıplak en kolay çözüm.

Ya kar yağıyor ve saha çamursa? O zaman azarlanmaya razı olmak ve çocuk için anne terliği ile terbiye…

Yufkadır annenin yüreği, çözümü babaya bırakmaz, terlikle çözer işi…

Bir de mahallenin ceberrut ve asık suratlıları vardır. Topu şeytan işi görenler.

Top kesicileri veya patlatıcıları, gizli bıçakçılar…

Top camlarına ya da duvarlarına değdiğinde öfkeyle fırlarlar sokağa ve çarşı dağılır.

Dört bir yana dağılan çocukları yakalamak mümkün değildir elbet. Eğer top ortada kalmamış ve çocuklarca kaçırılmışsa mutluluk katmerlenir.

Aksi halde mutluluğun simgesi idama mahkûm olmuştur…

Mahalle maçlarında takımlar teşkil edilirken yetenekli futbolcuların olduğu takım bir eksikle maça başlar,

Denge sağlansın diye…

Yetenekli oyuncuların sayısı fazlaysa; iki takım kaptanı seçilir, futbolcular “bir sana, bir bana” diyerek dağıtılarak takımlar oluşturulur ve maç başlar.

Kale direkleri yoktur, büyükçe iki taş kaleyi oluşturur. Daha belirgin olsun diye taş üzerine ceketler konur.

Kısa boylu kaleci takım için avantajdır üst direk olmadığı için…

Kale taşlarının arasından geçen top elleri yukarıda sıçrayan kalecinin ulaşabileceği ufki hat üst direk olarak kabul edilir ve gol veya aut kararı iki takımın ortak görüşüyle verilir. Çoğu zaman gollük şut tartışma sonrası karara bağlanır, maçı hakem yönetmiyorsa…

Mahalle maçları büyük seyirci ve coşkun tezahüratlara sahne olurdu, bazen de mahalle savaşlarına…

Maçların seyircileri bazen çok uzak mahallelerden gelenlerce teşkil edilirdi,

Bir gün Harput’tan (Yuğarı Şeher) gelen bir ağabey, biraz kilolu…

Postane önünde bekleyen paytonlardan (faytonlar) biriyle evine dönmek ister;

“Gardaş boş musun?”

“He abe, boşum. Nere gidisin?”

“Ğarput’a” deyince,

Paytoncu bir koşulu atlara bir de yolcuya bakar ve “Abe, arğadan dolaş, atlar seni görmiye” der…

Bizler; spor sahalarında görünür, açık, ahlaklı ve adaletli olalım.

Arkadan dolanmamızı isteyenlerin tavsiyelerine UYANLARDAN değil!

DİĞER YAZILARI Gel Bakalım Devletin Babası-II 01-01-1970 03:00 Gel Bakalım Devletin Babası- I 01-01-1970 03:00 Bayrama Dair... 01-01-1970 03:00 Şakga Yaptık... 01-01-1970 03:00 Hadee Canım!!! 01-01-1970 03:00 Dedem Atlas 01-01-1970 03:00 Var Ya... (Varya) 01-01-1970 03:00 Emekli... 01-01-1970 03:00 Sevda... 01-01-1970 03:00 Peynir Heç'e Çıktı 01-01-1970 03:00 Zümrüd-ü Anka - II 01-01-1970 03:00 Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 01-01-1970 03:00 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) 01-01-1970 03:00 Asker- Saf Anadolu Çocuğu 01-01-1970 03:00 Şehit... 01-01-1970 03:00 Kutsim kızıl saçlım-4 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 3 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 2 01-01-1970 03:00 Kutsi...Kızıl saçlım 01-01-1970 03:00 Saatler dursa da akan zaman… 01-01-1970 03:00 Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi 01-01-1970 03:00 Pamuk tarlaları beyazın lekeleri 01-01-1970 03:00 Orada bir köy var mıymış uzakta? 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 01-01-1970 03:00 Anne, melekler neden beyaz? 01-01-1970 03:00 Nostalji sendromu 01-01-1970 03:00 YETER – YAHU 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I 01-01-1970 03:00 Savaşta çocuk olmak 01-01-1970 03:00 Emeğim 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı –II 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı 01-01-1970 03:00 HİLAL VE YILDIZ 01-01-1970 03:00 Onbeşinci gün 01-01-1970 03:00 Ağustos – Zaferler ayı 01-01-1970 03:00 Diken ve gül 01-01-1970 03:00 Ayıyla sohbet 01-01-1970 03:00 Neden ben? 01-01-1970 03:00 Kırk birinci 01-01-1970 03:00 BORDO BEYAZ 01-01-1970 03:00 Kurban 01-01-1970 03:00 Sevdalar; mektuplar, güller 01-01-1970 03:00 Çelik Kaleler 01-01-1970 03:00 Tebessüm 01-01-1970 03:00 Güzel görebilmek 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki -III 01-01-1970 03:00 Tıpşor... 01-01-1970 03:00 Kanatsız Melekler 01-01-1970 03:00 Neyiz… Bilinsin! 01-01-1970 03:00 İnsan ve sevgi 01-01-1970 03:00 BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 4 01-01-1970 03:00 On bir ayın sultanı – 3 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 2 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 1 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 3 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür 01-01-1970 03:00 Cemre bu sefer insanlığa düşsün! 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 1 01-01-1970 03:00 Gitti canımın cananı 01-01-1970 03:00 İmdaaat… 01-01-1970 03:00 Sonsuzluğa mektup 01-01-1970 03:00 KİMSİN? YA SEN KİMSİN? 01-01-1970 03:00 Özlenen 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki… 01-01-1970 03:00 Kırmızı gül her dem olmaz 01-01-1970 03:00 Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) 01-01-1970 03:00 HARBİYELİ 01-01-1970 03:00