Gitti canımın cananı

YAVUZ GEZER

16-02-2023 15:58

Gitti canımın cananı,

Ay le canım, vay le canım, uy canım.

Beni bıraktı yaralı,

Mihricanım,

Vay le canım, uy canım.

Ben bu dertten ölür isem,

Ay le canım, vay le canım, uy canım.

Kimler yazsın fermanımı,

Mihricanım,

Vay le canım, uy canım.

Kaynak: Ahmet Cemil CANKAT

Aç değilim abla, benim karnımı güzel bir abla doyurdu, merak etme kurtulacaksın dedi, siz gelince o gitti…

Kundaktaki kız kardeşine annesinin yokluğunu hissettirmemek için, elbisesini sıyırarak göğsüne yaklaştırıp emzirme girişiminde bulunan üç yaşındaki abla.

Ceset torbasındaki cenazesine sarılmış uyuyan bir anne…

Su içebilir miyim, su…

Suyu çok düşünüyorsun,

Hani çıkınca inşallah bol bol bol bol su…

Hiç durmadan su içicem diyordum,

İlk iki saat çok zor,

İlk bi saat inanılmaz zor.

Hani gerçekten tüm kalbinle ölmek istiyorsun, hatta artçı depremler oluyor diyorsun ki hani bir dahaki kalktığımda inşallah yaşamıyor olurum. İlk bi saat çok zor oluyor. İlk bi saatten sonra yavaş yavaş yavaş insanoğlu gerçekten demek her şeye alışıyor, alışıyorsun. Sesi duyunca kurtulma ihtimalin olunca, kendine geliyorsun yani;

Umutlarını kaybetmesinler, ne olursa olsun…

Kaybetmesin ben son yaşım diye düşünürken çok şükür olmadı.

Hayatları istediği gibi yaşasınlar, istediği gibi…

Herkese bağıra çağıra söyleyeceğim zaten…

Siz de ne istiyorsanız, ne yapmak istiyorsanız ertelemeyin lütfen.

Ertelemeyin bi dakka bile ertelemeyin hatta bi dakka bile.

Bu güzel kızımızın güzel duygularını sizin siyasi hırslarınızla kirletmenize müsaade etmeyecek büyük Türk milleti.

Bugün birlik olma, yaraları sarma, travmayı atlatma ve tekrar ayağa kalkma günüdür.

Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihatinde olduğu gibi;

Depremde annesini, babasını, kardeşlerini, evlatlarını, eşini ve akrabalarını kaybedenlerin öfkesini uysallıkla karşılamak yöneticilere düşer.

Gücenenlerin gönlünü almak da…

Hoşgörüyle davranmak…

Adil olmak…

Bağışlamak…

Bütünlemek…

Uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek…

Bizim sesimiz, duygumuz, düşüncemiz, uzanmak istediğimiz kolumuz ve kararımız olun diye seçtiklerimiz sizlere düşer.

Sizlerin siyasi ikbaliniz için bize hakaretleriniz ve bizleri yok saymanız kabul edilemez. Bir afetzedenin dediği gibi; “Ben vergimi ödedim, vatandaşlık görevimi yaptım, sadece bir gün o da bu an devletimi yanımda görmek istedim.” İşte o an orada olunmak gerekirdi.

Ondan sonrası boş…

Eğer insanını seversen bu sevgide;

Sevgi davanın esası olmalıdır,

Sevmek ise sessizliktedir,

Bağırarak sevilmez,

Görünerek de sevilmez!...

Sevgi yürekte olmalıdır ve saygıya evirilmelidir. Saygısı olmayanın, sevgisi olmaz. Nereye gittiğini, nereden geldiğini hatırla ki davranışlarını ve duygularını kontrol edebilesin…

Gözyaşları içinde izlediğimiz güzel yurdumun güzel insanlarının çaresizliğine mi üzüleyim, yoksa onları suç odağı haline getirme gayreti içinde olanların lakayt ve vurdumduymaz tavırlarına mı?...

Yağma, talan, çapul, hırsızlık, gasp suçu işleyenler…

Toplu linç, kulak kesme, şiddet, işkence gibi insanlık suçu sayılabilecek davranışlarda bulunanlar.

Hiç biri ama hiç biri hoş görülebilir, kabul edilebilir davranışlar değil…

Müdahalelerin hepsinin hukuki dayanağı olmalıdır. Anayasa’da belirlenen, kanunlarda yazılı hükümlere göre cezai işlemler tatbik edilmelidir.

Böyle olması için de afet bölgesinde bulunan bir gazetecinin izlenimleri rehberimiz olmalıdır.

İnsanların hikâyelerine dokunmak…

Yapı malzemesi iğrenç, fakat insan malzemesi enfes bir toplumuz. Onu bir daha görmüş oldum.

Yani böyle bir metanet, böyle bir asalet, böyle bir tevekkül hali…

İnsanların çoğunda; diyelim ki üç çocuğu var, birini kaybetmiş ikisi yaşıyor… Şükrediyor Allah’a. O iki evladını almadı diye. Veyahut da işte “yardım ne yapabiliriz size; şükürler olsun elimizdeki yetiyor bize. Lütfen başkaları da açgözlü olmasın, ellerine iki birim bir şey geçiyorsa bir birimini lütfen ihtiyacı olana versinler.”

Yani insanlık öğretiyorlar.

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Oysa burada insanı millet yaşatıyor.

Halkı, halk için, halk tarafından halkın kurtarılması olmuş.

Bu halkın büyük bir bölümünün eli öpülür, ayağı öpülür…

Ayakkabılarını el ile yalamak değil.

DİĞER YAZILARI Gel Bakalım Devletin Babası-II 01-01-1970 03:00 Gel Bakalım Devletin Babası- I 01-01-1970 03:00 Bayrama Dair... 01-01-1970 03:00 Şakga Yaptık... 01-01-1970 03:00 Hadee Canım!!! 01-01-1970 03:00 Dedem Atlas 01-01-1970 03:00 Var Ya... (Varya) 01-01-1970 03:00 Emekli... 01-01-1970 03:00 Sevda... 01-01-1970 03:00 Peynir Heç'e Çıktı 01-01-1970 03:00 Zümrüd-ü Anka - II 01-01-1970 03:00 Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 01-01-1970 03:00 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) 01-01-1970 03:00 Asker- Saf Anadolu Çocuğu 01-01-1970 03:00 Şehit... 01-01-1970 03:00 Kutsim kızıl saçlım-4 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 3 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 2 01-01-1970 03:00 Kutsi...Kızıl saçlım 01-01-1970 03:00 Saatler dursa da akan zaman… 01-01-1970 03:00 Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi 01-01-1970 03:00 Pamuk tarlaları beyazın lekeleri 01-01-1970 03:00 Orada bir köy var mıymış uzakta? 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 01-01-1970 03:00 Anne, melekler neden beyaz? 01-01-1970 03:00 Nostalji sendromu 01-01-1970 03:00 YETER – YAHU 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I 01-01-1970 03:00 Savaşta çocuk olmak 01-01-1970 03:00 Emeğim 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı –II 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı 01-01-1970 03:00 HİLAL VE YILDIZ 01-01-1970 03:00 Onbeşinci gün 01-01-1970 03:00 Ağustos – Zaferler ayı 01-01-1970 03:00 Diken ve gül 01-01-1970 03:00 Ayıyla sohbet 01-01-1970 03:00 Neden ben? 01-01-1970 03:00 Kırk birinci 01-01-1970 03:00 BORDO BEYAZ 01-01-1970 03:00 Kurban 01-01-1970 03:00 Sevdalar; mektuplar, güller 01-01-1970 03:00 Çelik Kaleler 01-01-1970 03:00 Tebessüm 01-01-1970 03:00 Güzel görebilmek 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki -III 01-01-1970 03:00 Tıpşor... 01-01-1970 03:00 Kanatsız Melekler 01-01-1970 03:00 Neyiz… Bilinsin! 01-01-1970 03:00 İnsan ve sevgi 01-01-1970 03:00 BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 4 01-01-1970 03:00 On bir ayın sultanı – 3 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 2 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 1 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 3 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 2 01-01-1970 03:00 Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür 01-01-1970 03:00 Cemre bu sefer insanlığa düşsün! 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 1 01-01-1970 03:00 İmdaaat… 01-01-1970 03:00 Sonsuzluğa mektup 01-01-1970 03:00 KİMSİN? YA SEN KİMSİN? 01-01-1970 03:00 Özlenen 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki… 01-01-1970 03:00 Kırmızı gül her dem olmaz 01-01-1970 03:00 Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) 01-01-1970 03:00 HARBİYELİ 01-01-1970 03:00