Cumhuriyetin aydınlık yüzü; Prof. Dr. Naci Görür

YAVUZ GEZER

02-03-2023 12:32

Sıra sıraydı bakkal ve manav dükkânları…

Her renk ve çeşitte meyveler ve onların muhteşem kokuları,

Kasap vitrinleri ve vitrin kenarlarına asılı kangal kangal sucuk ve pastırmalar.

Onların çemen kokuları karışırdı meyve kokularına…

Her mevsim farklı güzellikleri sergilerdi kapalı çarşı…

Kent kültürü saygınlığı, esnafta abideleşmişti adeta.

Ve esnaf, çocuklarının okuyup hayırlı evlat olmaları çabasındaydı…

Dört yaşındaydı babasını kaybettiğinde. Yıl 1951.

Marangozdu babası, tıpkı dayısı gibi.

Baba özleminden olacak dayısının yanına giderdi sık sık…

Dayısının arkadaşları “sen oku adam ol, marangoz olma” dediklerinin gerçek sebebini yıllar sonra anlayacaktı, Erzincan bölgesinde görevli olduğunda.

Bölgede araştırma yaptıklarında bölge dağlık olduğu için at kiralamışlardı. Atların sahibi 60’lı yaşlarda bir Anadolu bilgesiydi. At üzerinde dağlık bölgeye her gittiğinde, attan inmek istediğinde atın eyerinin yanında eğilip “miyendis bey, sırtıma bas ki rahat inesin” diyen atın sahibine “o nasıl söz, olmaz öyle şey” deyince, at sahibi “biz devlete hizmet edeni sırtımızda taşımaktan onur duyarız” cevabının “adam olmanın” devlete hizmet olduğunu anlamıştır, üç çocuklu ailenin en küçük çocuğu Naci…

Ahmet Bey ve Hatime Hanım’ın küçük evladı.

Naci yaz aylarında “keskin nane şekeri satar Elazığ Tren Garı’nda”

Ailesine maddi destek sağlamak için…

Ülkemiz; belli dönemlerde, farklı eğilimler gösteren iller için politikalar üretirken, Elazığ kendi kültür potasında “devlet yaşasın” sihirli kelimesini düstur edinmiş insanların, hem de güzel insanların olduğu Anadolu kentiydi.

Fabrikaları yoktu…

Okumak ve adam olmak birinci öncelikleriydi çocukların ve aileler teşvik edici tüm zorluklara rağmen imkân yaratıcılardı…

İşte o dönemin güzel, eğitimli ve cumhuriyetimizin aydınlık yüzleriyle tanışma fırsatı elde etmiş, bir kuşak sonrasının şanslı ihtiyar delikanlılarındanım.

İş dünyası, siyaset, futbol ve sağlık alanlarının mümtaz insanları her hafta cumartesi günleri Gülsan Holding Levent yerleşkesinde toplanır ve güzel bir sohbet ortamında ülkeye hizmette sunulabilecek katkılar için fikir teatisinde bulunulur.

Naci GÖRÜR hocam da zaman zaman bu ortamın konuğu olur ve bizleri aydınlatır…

Onur duyduğumuz hocamız; ilkokul, ortaokul ve lise tahsilini Elazığ’da tamamlar. Yıl 1966’dır.

Ve aynı yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde; öğretim üyesi aday adayı bursuyla okuyup 1971 yılında yüksek mühendis olarak mezun olur ve aynı üniversitede 1973 yılına kadar asistan olarak çalışmaya devam eder.

Doktorasını Londra Üniversitesi Imperial College, Royal School of Mines’da D.I.C. (Diploma of Imperial College) M. Phill (Master of Philopsy) ve PHD (Doctor of Philopsy) derecelerini alarak, sedimentoloji üzerine doktorasını tamamlar.

1978 yılında Türkiye’ye döner ve İTÜ’de çalışmaya devam eder. 1983 yılında doçent, 1989 yılında profesör olur.

1997-2000 yılları arasında İTÜ Maden Fakültesi’nin dekanlığını yaptıktan sonra sedimentoloji ve deniz jeolojisi konularında uzman olur.

TÜBİTAK teşvik ödülü ve NATO bilim ödülü sahibi olan Prof. Dr. Naci GÖRÜR İTÜ öğretim üyesi olarak görevine devam etmektedir.

Hiçbir siyasi eğilimin tarafı olmayan ve sadece ülkemizin karşılaşabileceği felâketleri bilimin ışığında ifade eden bu mümtaz insan, zaman zaman haksız saldırıların muhatabı olmuş ve bu haddini bilmezlere büyük bir anlayış ve olgun davranış örneği sergilemiştir.

Ne yazıktır ki acı olan, insan yaşamının geçmişini silen ve geleceğini sonlandıran tabii afetin habercisi olmanın, önlem alması gerekenlerin duyarsızlığı karşısında yüreği kanayan ve gözyaşlarını tutamayan koca yürekli ve bu yüreği vatan aşkıyla dolu olan bir büyüğümüzdür Prof. Dr. Naci GÖRÜR.

2005 yılında İstanbul Şişli’de Yaren-i Harput Derneği’nce DAF (Doğu Anadolu Fay Ölçeğinde) ELAZIĞ konulu konferansa konuşmacı olarak katılmış ve Karlıova-Palu-Şincik-Hatay hattında bir deprem ihtimalini işaret etmişti.

Diğer bilim insanlarının da görüşlerinin yer aldığı bir kitap hazırlamış ve Elazığ Belediyesi, İl Özel İdare ve ilgili diğer kurumlara göndermiştik. Kurum yetkililerinin şifahi olarak “felâket tellallığı yapisiz, bazı yerlerin değerinin düşmesine sebep olisiz. Ne iş!!!” sözlerine muhatap olduk, akabinde “Allah’ın işine mi garişisiz?” tepkileri devam etti…

Ve 2017 yılı Okçular, 2020 Elazığ-Pötürge depremini yaşadı vatandaşlar.

Prof. Dr. Naci GÖRÜR tekrar işaret etti “MARAŞ’A DİKKAT!”

Dikkate alındı mı? HAYIR!!!

Bugün halen daha uyarılara “halkımız tedirgin oluyor, bilim adamları açıklama yapmasınlar” serzenişinde bulunanlar var.

26 Şubat 2023 tarihinde, başkan Gürkan ÖZENSOY’un gayretiyle İŞ BİRLİĞİ ve PROJE GRUBU, İBB Başkan Vekili İnş. Müh. Akın GÜRKAN moderatörlüğünde Prof. Dr. Naci GÖRÜR hocamın kendine has üslup ve konuşma tarzıyla “CEMİL’İN” bile anlayacağı şekilde “Durumun vahametini ve önlemin gerekliliğini yarın başlarsak geç kalmamış oluruz” diyerek izah etti.

Hükümetin bizim için “bu felâket tellalları sussalar” demelerine rağmen 1999 depreminin üzerinden 23 yıl geçti. “İstanbul depreme hazır değil. Birtakım hazırlıklar yapıldı ama yapılması gerekenler dışındakiler yapıldı. Eğer İstanbul depremi olursa biz çok üzülürüz”.

Prof. Dr. Naci GÖRÜR “Ben inançlı bir ailenin çocuğuyum. Aklın, bilimin ışığında tedbirini al, takdiri Allah’a bırak…”

Halk depremi umursamıyor, yöneticiler altyapı bilmiyor, siyasetçiler sorundan saymıyor. Hükümetse işi müteahhitlere teslim etmiş…

“Hiçbir siyasi saik gözetmeden lafım herkese. Kim ki yarından itibaren depremle ilgili kentin sorunlarını halletmeye talibim diyorsa oyunuzu ona verin” diyen hocamıza bir avukat arkadaşımız “Siz bu kadar uyarıda bulunurken Cumhurbaşkanımız sizinle görüşme talebinde bulundu mu?” diye bir soru yöneltti. Bu soruya cevaben “Onlar büyük adamlar biz onlar için ufak kalıyoruz. Çağırırlarsa biz halkımızın hizmetkârıyız, koşarak gideriz” dedi ve akabinde “Geçen gün Kıbrıs Başbakanı benimle görüşmek istedi ve bir çakarlı araba gönderdi. Çakarlı arabayla İstanbul trafiğinde bir yerden diğer yere gitmek güzel oluyor” diyerek nüktedan kişiliğini de sergilemiş oldu…

Bir ELAZIĞLI ve Elazığ sevdalısı olarak, cumhuriyetin aydınlık yüzü Prof. Dr. Naci GÖRÜR hocamı tanımanın mutluluğuyla, yalakalıkta sınır tanımayan, GÖRMEZ’lerin de görmesi dilek ve temennilerimle.    

DİĞER YAZILARI Gel Bakalım Devletin Babası-II 01-01-1970 03:00 Gel Bakalım Devletin Babası- I 01-01-1970 03:00 Bayrama Dair... 01-01-1970 03:00 Şakga Yaptık... 01-01-1970 03:00 Hadee Canım!!! 01-01-1970 03:00 Dedem Atlas 01-01-1970 03:00 Var Ya... (Varya) 01-01-1970 03:00 Emekli... 01-01-1970 03:00 Sevda... 01-01-1970 03:00 Peynir Heç'e Çıktı 01-01-1970 03:00 Zümrüd-ü Anka - II 01-01-1970 03:00 Simurg (Zümrüd ü Anka)- I 01-01-1970 03:00 90 Lira Bindi (Taksi)-10 Lira İndi (Simit) 01-01-1970 03:00 Asker- Saf Anadolu Çocuğu 01-01-1970 03:00 Şehit... 01-01-1970 03:00 Kutsim kızıl saçlım-4 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 3 01-01-1970 03:00 Kutsi – Kızıl saçlım 2 01-01-1970 03:00 Kutsi...Kızıl saçlım 01-01-1970 03:00 Saatler dursa da akan zaman… 01-01-1970 03:00 Ekşi her zaman ekşi değildir. Bazı ekşiler tatlıdır hıdır ekşi gibi 01-01-1970 03:00 Pamuk tarlaları beyazın lekeleri 01-01-1970 03:00 Orada bir köy var mıymış uzakta? 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 3 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi?- 2 01-01-1970 03:00 Futbol üzerine – Topumuzu kessinler mi? 01-01-1970 03:00 Anne, melekler neden beyaz? 01-01-1970 03:00 Nostalji sendromu 01-01-1970 03:00 YETER – YAHU 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet-III 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- II 01-01-1970 03:00 Yas’ın Gölgesinde Cumhuriyet- I 01-01-1970 03:00 Savaşta çocuk olmak 01-01-1970 03:00 Emeğim 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı –II 01-01-1970 03:00 Türk – Osmanlı 01-01-1970 03:00 HİLAL VE YILDIZ 01-01-1970 03:00 Onbeşinci gün 01-01-1970 03:00 Ağustos – Zaferler ayı 01-01-1970 03:00 Diken ve gül 01-01-1970 03:00 Ayıyla sohbet 01-01-1970 03:00 Neden ben? 01-01-1970 03:00 Kırk birinci 01-01-1970 03:00 BORDO BEYAZ 01-01-1970 03:00 Kurban 01-01-1970 03:00 Sevdalar; mektuplar, güller 01-01-1970 03:00 Çelik Kaleler 01-01-1970 03:00 Tebessüm 01-01-1970 03:00 Güzel görebilmek 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki -III 01-01-1970 03:00 Tıpşor... 01-01-1970 03:00 Kanatsız Melekler 01-01-1970 03:00 Neyiz… Bilinsin! 01-01-1970 03:00 İnsan ve sevgi 01-01-1970 03:00 BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 4 01-01-1970 03:00 On bir ayın sultanı – 3 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 2 01-01-1970 03:00 On Bir Ayın Sultanı – 1 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 3 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 2 01-01-1970 03:00 Cemre bu sefer insanlığa düşsün! 01-01-1970 03:00 Topun sahabı benim – 1 01-01-1970 03:00 Gitti canımın cananı 01-01-1970 03:00 İmdaaat… 01-01-1970 03:00 Sonsuzluğa mektup 01-01-1970 03:00 KİMSİN? YA SEN KİMSİN? 01-01-1970 03:00 Özlenen 01-01-1970 03:00 Bir şehir ki… 01-01-1970 03:00 Kırmızı gül her dem olmaz 01-01-1970 03:00 Büyük Abe (Selahattin’in Sıçanları) 01-01-1970 03:00 HARBİYELİ 01-01-1970 03:00