Milliyetçiliğin özlü bir tarihi

Av. İrfan SÖNMEZ

07-04-2024 18:57

Milliyetçilik, son asrın en etkili ve en uzun ömürlü doktrini.  Sosyolojik değişime paralel olarak aşılacağı ve kısa ömürlü olacağı tahmin ediliyordu. Öyle olmadı, Milliyetçilik hayatiyetini sürdürmekle kalmadı etki alanını daha da genişletti.  

Lıah Greenfeld, "Milliyetçilik, Bir Kısa Tarih" isimli çalışmasında,  milliyetçiliğin tarihini ve niçin geçmişte kalmadığını irdeliyor. 

Kitap, milliyetçiliğe giden yolu,  milliyetçilik öncesi toplumlardaki eşitsizliğin açtığını iddia ederek başlıyor. “Soylularla halk arasındaki eşitsizlik, insanlarla evcil hayvanlar arasındaki eşitsizlik gibiydi. Nasıl bir tavuğun doğup sonradan at olması ya da tersi mümkün değilse bir zümreden diğerine geçmek mümkün değildi...Öyle ki mesela Voltaire'in kadim dostu Madam Du Chatelet, 'erkek hizmetçilerinin önünde soyunmaktan çekinmiyordu, çünkü kimse onu bu adamların gerçek et ve kemikten insanlar olduğuna inandıramazdı."(s.15-17) Halkla soylular ve yöneticiler arasındaki mesafe o kadar büyüktü ki, "İnsanlar eşit yaratılmıştır" diye bir düşünce, bir önerme yoktu. Bunu ilk defa 1776 tarihli Amerika Bağımsızlık Bildirgesi yapacak ve "Bütün insanlar eşit yaratılmıştır" diyecekti. O günün şartlarında bu bir devrimdi. On sekizinci yüzyılın sonuna kadar eşitlik fikri insanlığın çoğunluğu için garip ve yabancıydı. Peki, bu fikre bu kadar çabuk nasıl ikna olmuştuk? Yazara göre bunun cevabı milliyetçilikti.(s.18). Milliyetçilik, soylu/halk ayrımını kaldırarak herkesi eşitlemiş ve Batılı toplumları eşit bireylerden oluşan millete dönüştürmüştü. 

Eşitlik fikrinin yansıması büyüktü; zira toplumun kaderi ile ilgili karar verme yetkisi de el değiştirip, nüfusun tamamına ait olduğu kabul ediliyordu. Böylece kişi,  kendi kaderinin belirleyicisi haline geliyor, modern özerk fail olarak birey fikri doğuyordu. Durkheim " birey modern toplum tarafından yaratılmıştır, toplumlar bin yıldır birey olmaksızın var oldu" (s.26) derken bu gerçeğe işaret etmişti. Milleti, kaderinin belirleyicisi yapan milliyetçilik,  bu yönüyle demokrasinin de kaynağı ve zemini oluyordu. 

Greenfeld, ilk milletleşme ve milliyetçiliğin İngiltere'de ortaya çıktığı kanaatindedir. "Milli haysiyet duygusu,  ulusal bilinci rekabetçi hale getirerek, daha ilk günlerinden itibaren İngilizleri bir saygı yarışına itti. İngilizler bunu yapan ilk milletti. On altıncı yüzyılda bu bilince başka hiçbir yerde rastlanmıyordu." (s.30) Bu rekabet duygusu, kısa zamanda ekonomik milliyetçiliği doğuracak, on altıncı yüzyıl başlarında Londra'da sadece yetersiz bir kütüphane ve beş ya da altı bilgili insan varken, yirmi otuz yıl içinde seküler bir edebiyat ve yüz yılın sonunda bu edebiyatın doğurduğu bir Shakespeare ortaya çıkacak,"(s.40-41) neticede milliyetçilik, bu küçük ada devletini ateşleyerek, kısa zamanda büyük bir imparatorluk haline getirecekti. 

Çalışmada, Fransız Alman ve Rus milliyetçilikleri de ayrı ayrı incelenmiş. Yazara göre, on sekizinci yüzyılın sonuna kadar milliyetçilik Fransa'da ortaya çıkmamıştı. Bunu hazırlayacak olan soylular sınıfıydı. On yedinci yüzyılın ikinci yarısı ile on sekizinci yüzyılın başlarında aristokrasi büyük bir kimlik krizi yaşıyordu. Mevkileri tehdit altında sürekli statü endişesi taşıyorlardı. Soyluluk parayla alınıp satılabiliyor, parası olan alt tabakadan ticaret erbabı unvan satın alarak soylularla eşitlenebiliyordu. On sekizinci yüzyılda soyluluk ,resmi itibardan feragat etmeye kendilerini yeniden tanımlamaya hazırlanırken,  Manş denizinin karşı kıyısındaki millet fikrini keşfettiler...Bu ruh hali, aristokrasinin egemenliğin sahibinin halk olduğu fikrine sempati duymasına neden oldu. Uzun zamandan beri soylular kendilerini aşağılanmış ve halk katına düşürülmüş görmeye başlamıştı. Önlerinde iki yol vardı: Bu yollardan biri kendisini halktan tartışmasız bir biçimde koparmak, diğeri de halka mensubu olmanın bir saygınlık kaybı değil, bir onur olduğunu kabul etmekti. Sonunda kazanan ikincisi oldu.(s.50-52) Fransız seçkinleri İngiltere örneğine işaret edip, 1879'da sözcüleri Grouvelle vasıtasıyla, ' bizim bir millete ihtiyacımız var ve o millet doğacak' diye haykırıyorlardı. Bunu devrim yapacaktı. "Devrim, millî bilinci, Aydınlanmacı fikirlerin gücü kadar ateş ve kılıç gücüyle yayarak, Avrupa kıtasında demokrasi çağını başlatıyordu. Devrimin başını çekenler soyluluğun önde gelen kesimi, mensupları on sekizinci yüzyıl boyunca milliyetçiliğin belli başlı savunucuları olmuş aristokratik/entelektüel elitti. Onları bu noktaya statü belirsizliği ve dışlanmışlık duygusu getirmişti. Elitler kendi ıstıraplarını ateşli bir milliyetçiliğe bulayarak tiranlık üzerinden soylu bir infiale dönüştürmeyi başarmışlar, böylece dünyanın önüne eski rejimleri parçalamada bir örnek koymuşlardı."(s.65-66) Greenfeld'e göre, "Devrim bir sonraki yüzyılda Avrupa'nın politik tahayyül  gücünü biçimlendirecek ve günümüze kadar Batı'da akla hayale gelebilecek bütün ideolojik konumlanışların kaynağı olacaktı."(s.67) Günümüzde politik konumları belirlemek için kullanılan sol ve sağ kavramları da Fransız İhtilalinin ürünüdür. Milli mecliste millet öncesi düzenin tüm kalıntılarının silinip süpürülmesini isteyenler   sol, eski düzenin din gibi bazı unsurlarının Fransız milletinin ayrılmaz bir parçası olduğu ve korunması gerektiğini düşünen ılımlılar sağ adını almış, ortada kalanlara bataklık denilmiştir. Devrimci politikada sol ve sağ terimleri, milliyetçiliğin radikal ve ılımlı biçimlerine tekabül etmesine rağmen, zamanla bu kavramlar milliyetçilikten bağımsızlaşarak sol geleceği ve değişimi, sağ muhafazakarlığı ve geçmişi koruma çabalarını anlatır hale gelmiştir.(s.69)  

Kitapta, Rus, ABD ve Alman milliyetçiliklerinin kısa tarihleri vukufla ele alınmış. Yazar üç milliyetçilik biçiminin varlığından söz eder. Ona göre; İngiliz milliyetçiliği bireyci, yurttaşlık temelli, Fransız milliyetçiliği kolektivist ve yurttaşlık temelli, Rus milliyetçiliği ise kolektivist/etnik milliyetçilikti.(s.100-101) Rus milliyetçiliğin babası tartışmasız bizim deli dediğimiz büyük Petro'ydu. Petro, 1698'de Avrupa'yı ziyaret etmiş, gördükleri karşısında etkilenerek Rusya'ya döner dönmez ülkesini dönüştürme sürecini başlatmış, (s.80) II.Katerina da bunu devam ettirmişti.(s.85-87) Katerina, daha çok kültürel faaliyetlere yönelmiş, işe ihtiyacı olmayan, çoğu kalabalık malikanelere sahip olan kesimi enerjilerini üretici biçimde kullanmaya çağırarak onları şiir yazmaya teşvik etmiş, haftalık-aylık dergiler çıkarmalarını istemişti. Bu amaçla birçok dergiyi himayesine alıp müstear isimle bizzat kendisi de yazı yazmıştı. Rus şiir ve edebiyatı ilk gelişimi onun himayesi altında olmuştu.(s.89) 1700'lerin başına kadar yazılı bir Rusçanın bile olmadığı(s.84) dikkate alınırsa bunun önemi daha iyi anlaşılır. Onun için şair M.M.Heraskov;"Petro Ruslara beden, Katerina ruh verdi" diyecektir.(s.87) İlginçtir Katerina’dan bir buçuk asır sonra Yahya Kemal, sanatla milletleşme arasındaki ilişkiyi "Resimsizlik ve Şiirsizlik" başlıklı makalesinde şu şekilde anlatacaktır: "Bu iki feci noksanımız olmasaydı bizim milliyetimiz bugün olduğundan yüz kat daha kuvvetli olurdu. Ecdat yüzlerini, eski şehirlerimizi, binalarımızı, kıyafetlerimizi ve bunların tekâmül seyrini, eski seferlerimizi, ordularımızı resimsizlik yüzünden göremiyoruz. Bu noksan bizim muhayyilelerimizi de zayıf bırakmıştır."(Sait Başer, Yahya Kemal’de Türk Müslümanlığı,s.239) 

Çalışma, günümüze ışık tutan ve milliyetçiliğin anlaşılmasına ışık tutan çok önemli bilgilerle dolu. Zira milliyetçilik biçimleri ile toplumların siyasal sitemleri arasında yakın bir ilişki vardır. Onun için Greenfeld," ne kadar tekrar etsek azdır, milliyetçilik demokrasi demektir zira her millet -halk egemenliği ve üyelikte eşitlik ilkelerine dayalı bir topluluk-tanımı gereği bir demokrasidir.(s103) Otoriter ve liberal demokrasiler arasındaki fark, milletinin tanımındaki farklılıktan kaynaklanır. Bireyselci milliyetçilikler,  milleti bireysel özerk faillerin birliği olarak gördüğü için liberal   demokrasiye götürürken, kolektivist milliyetçilikler, milleti kolektif bir birey olarak gördüğü için otoriter demokrasiye daha yatkındır.(s.105)  

Greenfeld'in bu özlü çalışması, hem milliyetçilikle ilgili derli toplu bilgiler verdiği, hem de milliyetçilik demokrasi ilişkisini başarıyla ortaya koyduğu için okunmayı hak ediyor.  

DİĞER YAZILARI Özgür Özel nereye koşuyor? 01-01-1970 03:00 Zaman mekân ve din algımız 01-01-1970 03:00 Yargı bağımsız mı gerçekten? 01-01-1970 03:00 Sinan Ateş iddianamesinin söyleyemedikleri 01-01-1970 03:00 Erdoğan, Özgür Özel görüşmesi 01-01-1970 03:00 İYİ Parti kongresi, Akşener’in vedası 01-01-1970 03:00 Hak'ka batılı karıştırmak 01-01-1970 03:00 Şimdi milliyetçilik yapma zamanı 01-01-1970 03:00 Dil üzerinden bölücülük 01-01-1970 03:00 Balkon konuşmasının satır araları 01-01-1970 03:00 Ahlaksız siyaset kaybetti 01-01-1970 03:00 Kazanan demokrasidir 01-01-1970 03:00 Tony Blair'in yolculuğu 01-01-1970 03:00 Kazanan milliyetçilik olmalı 01-01-1970 03:00 Bir terör saldırısının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Asıl tehdit bu siyaset tarzıdır 01-01-1970 03:00 Ülkücülük yağmalanırken 01-01-1970 03:00 Yerlikaya ve mafya operasyonları 01-01-1970 03:00 Bülbülü öldürmek 01-01-1970 03:00 DEM üzerinden milliyetçilik 01-01-1970 03:00 Biz seyrederken yahut siyasi münafıklık 01-01-1970 03:00 Mülakatlar ve iktidar 01-01-1970 03:00 Korkuları yönetmek 01-01-1970 03:00 Milliyetçilik ve İslam 01-01-1970 03:00 Sisi ile barış 01-01-1970 03:00 Montaigne haksız mı? 01-01-1970 03:00 Zana ve Ahmet Türk’ün çağrısı 01-01-1970 03:00 İslam düşüncesi ve ikbal 01-01-1970 03:00 Enkazdan oy çıkarmak! 01-01-1970 03:00 Aynı kaba tükürmek 01-01-1970 03:00 Düşün artık yargının yakasından 01-01-1970 03:00 Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail kararı 01-01-1970 03:00 Şeyhefendi'nin rüyasındaki Türkiye 01-01-1970 03:00 Sinan Ateş dosyası neyi bekliyor? 01-01-1970 03:00 Terörle mücadelede söz birliği ve kararlılık 01-01-1970 03:00 Deizm ve Kuran 01-01-1970 03:00 SULTAN DİNİN İKİZ KARDEŞİ OLUNCA 01-01-1970 03:00 Şehitlerimize dokunmayın! 01-01-1970 03:00 Dağın sözünü meclise taşımak 01-01-1970 03:00 Kabuk bağlamış yaraları deşmek 01-01-1970 03:00 ŞEHY SAİD 01-01-1970 03:00 ARAP'I SEVMEK YAHUT SEVMEMEK 01-01-1970 03:00 Kuyu ve külhan 01-01-1970 03:00 YUNANİSTAN ZİYARETİ 01-01-1970 03:00 İYİ Parti’nin kararı 01-01-1970 03:00 MİLLİYETÇİLİK VE MODERNİZM 01-01-1970 03:00 Atatürk Demirtaş’a selam gönderir miydi? 01-01-1970 03:00 Türkiye'de din anlayışında değişim süreci 01-01-1970 03:00 Yargı bağımsızlığı 01-01-1970 03:00 ABD/İsrail yapımı soykırım 01-01-1970 03:00 CHP’de yeni dönem 01-01-1970 03:00 Meclisin imkanlarını milletin aleyhine kullanmak! 01-01-1970 03:00 Kurtuluş paradoksu 01-01-1970 03:00 NİCE YÜZ YILLARA 01-01-1970 03:00 İslam düşüncesinin siyasal ufku 01-01-1970 03:00 Irak, Suriye, Libya ve Filistin, ya sonra?  01-01-1970 03:00 Para ve Faiz 01-01-1970 03:00 FİLİSTİN,İSRAİL,BATI’NIN İKİ YÜZLÜLÜĞÜ 01-01-1970 03:00 Hamas'ın saldırısı ve Filistin sorunu 01-01-1970 03:00 Öz vatanda sığınmacı olmak 01-01-1970 03:00 AİHM kararları ve çifte standart 01-01-1970 03:00 Mafya ile mücadele 01-01-1970 03:00 Tek dil, bütünleştirir 01-01-1970 03:00 Edepsizliğin dini yoktur!  01-01-1970 03:00 Cabiri; yeniden yapılanma -2 01-01-1970 03:00 Bölünme Anayasası 01-01-1970 03:00 DAĞINIK MUHALEFET 01-01-1970 03:00 BİN DOKUZYÜZ YETMİŞ SEKİZ 01-01-1970 03:00 Tarihi parçalamak 01-01-1970 03:00 İtaat ve itaatsizlik üzerine 01-01-1970 03:00 Milliyetçiler nasıl birleşir? 01-01-1970 03:00 Milliyetçilerin birliği 01-01-1970 03:00 Cabiri ve yeniden yapılanma 01-01-1970 03:00 BAHÇELİ’NİN İTTİFAK ÇAĞRISI 01-01-1970 03:00 Çürüme 01-01-1970 03:00 Yerel seçimlere doğru, ittifak mı, tek başına mı? 01-01-1970 03:00 İSLAM VE SİYASET 01-01-1970 03:00 Hukuk olmadan ekonomi düzelmez! 01-01-1970 03:00 VATANDAŞ NEREDE, MUHALEFET NEREDE? 01-01-1970 03:00 ZAM YAĞMURU VE ALDATMA USTALARI 01-01-1970 03:00 İslam, demokrasi ve Türkiye 01-01-1970 03:00 Bu kafayla mı? 01-01-1970 03:00 KAYBETME PSİKOLOJİSİ İLE SEÇİM KAZANILMAZ 01-01-1970 03:00 Fransa’dan ders almak 01-01-1970 03:00 MERDAN YANARDAĞ, ÖCALAN 01-01-1970 03:00 İYİ PARTİ KONGRESİ VE YENİ SİYASETİN İPUÇLARI 01-01-1970 03:00 Bir kitap ‘Popülizmin küresel yükselişi’ 01-01-1970 03:00 Dini cehalet ve fanatizm 01-01-1970 03:00 Sorunumuz din ve milliyetçilik satanlardır 01-01-1970 03:00 14 MAYIS SEÇİMLERİ VE BATI 01-01-1970 03:00 BİZ PKK'YA BAKARKEN... 01-01-1970 03:00 Yeni hükümet ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Suçlu sadece muhalefet mi? 01-01-1970 03:00 Gyges'in yüzüğü yahut bağımlı yargı 01-01-1970 03:00 BİR HATIRA:GÜN SAZAK'IN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 Geleceğini başkalarının ellerine bırakan toplum 01-01-1970 03:00 Anketler ve sonuçlar 01-01-1970 03:00 TARAFIMIZ BELLİ! 01-01-1970 03:00 Ayrıştırma siyaseti yerine birleştirme siyaseti 01-01-1970 03:00 Türkiye değişim istiyor 01-01-1970 03:00 AKP giderse... 01-01-1970 03:00 Milliyetçiler birleşiniz! 01-01-1970 03:00 Zamansız söz kime yarar 01-01-1970 03:00 EKONOMİK KRİZ,MİLLİYETÇİLİK VE AYRIŞMA 01-01-1970 03:00 Enfokrasi 01-01-1970 03:00 Testi kırıldı 01-01-1970 03:00 Akşener ve Altılı masa 01-01-1970 03:00 DAHA SORGULAMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ? 01-01-1970 03:00 Zaman daralıyor 01-01-1970 03:00 AFET BÖLGESİ, KADER-TEDBİR 01-01-1970 03:00 Deprem, Hatay ve Sığınmacılar 01-01-1970 03:00 Acımız büyük 01-01-1970 03:00 Büyük felaket 01-01-1970 03:00 Akşener ne diyor? 01-01-1970 03:00 Ortak politikalar metni, bir iktidar sıçraması 01-01-1970 03:00 Her seçim İmralı 01-01-1970 03:00 KARNE HEDİYESİ 01-01-1970 03:00 Bu sese kulak verilmeli 01-01-1970 03:00 FAY HATLARI ÜZERİNDE SİYASET 01-01-1970 03:00 Tutukluluk ve siyaset 01-01-1970 03:00 SİNAN ATEŞ'İN YAKTIĞI ATEŞ 01-01-1970 03:00 Yeni bir milliyetçi sıçrama 01-01-1970 03:00 ŞİDDET KÜLTÜRÜ 01-01-1970 03:00 Robotların duyguları yoktur! 01-01-1970 03:00 Tepkileri toplumsallaştırmak 01-01-1970 03:00 Seçilmiş travma 01-01-1970 03:00 Akşener’in suçu! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve seçimler 01-01-1970 03:00 HERKES İÇİN ADALET 01-01-1970 03:00 Mahkeme kararı ile Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı 01-01-1970 03:00 Yargı’nın intiharı 01-01-1970 03:00 ÇOCUK İSTİSMARI, STRATEJİSİZLİK 01-01-1970 03:00 ASKERİMİZ FAKİRDENDİR 01-01-1970 03:00 POST KAVGASI DEĞİL,VATAN KAVGASI 01-01-1970 03:00 Seçmenle duygusal ilişki kurmak 01-01-1970 03:00 YALANLA AVUNMAK 01-01-1970 03:00 Telafisi olmayan bir seçim 01-01-1970 03:00 Parti kapatma: Hukuk ve siyaset 01-01-1970 03:00 Sisi, Esat, muhalefet 01-01-1970 03:00 Parti kapatmak 01-01-1970 03:00 HDP, HANGİ MASANIN ALTINDA? 01-01-1970 03:00 HDP ile görüşme 01-01-1970 03:00 YERLİ VE MİLLİ OTOMOBİLDE SORULAR 01-01-1970 03:00 Suçlu bulundu: Türklük 01-01-1970 03:00 SİYASÎ İSTİKRAR VE GÜNDEM 01-01-1970 03:00 Kapanmış yarayı deşmek 01-01-1970 03:00 Fakıbaba, erdemli siyaset 01-01-1970 03:00 SİYASETÇİNİN BAŞARISI NE İLE ÖLÇÜLÜR? 01-01-1970 03:00 SEÇMEN EĞİLİMLERİNİ ANLAMAK 01-01-1970 03:00 Demokrasi ne ile var olur? 01-01-1970 03:00 YORUMA AÇIK OLMAYAN NAS BUDUR! 01-01-1970 03:00 BİZDEN Mİ OLSUN, ONDAN MI OLSUN? 01-01-1970 03:00 Bu kafayla terör bitmez! 01-01-1970 03:00 Sığınmacı sorunu, biz ve ABD 01-01-1970 03:00 SİYASİ NEZAKET VE CHP 01-01-1970 03:00 AHLAK KRİZİ 01-01-1970 03:00 Anketler ne diyor? 01-01-1970 03:00 İttifak ve nezaket 01-01-1970 03:00 Selçuklunun Osmanlının torunu, cumhuriyetin çocuklarıyız... 01-01-1970 03:00 Adaylık tartışmaları 01-01-1970 03:00 CUMHURBAŞKANI KİM OLMALI? 01-01-1970 03:00 YA HUKUK DEVLETİ YA YOLSUZLUK DEVLETİ 01-01-1970 03:00 KAFALAR DEĞİŞMEDİKÇE 01-01-1970 03:00 TARİH ÜZERİNDEN KUTUPLAŞTIRMA 01-01-1970 03:00 İMAM HATİPLER VE ŞARKICI GÜLŞEN 01-01-1970 03:00 EKONOMİK SORUNLARI ÇÖZECEK KADRO 01-01-1970 03:00 Doğru aday, kazanacak adaydır 01-01-1970 03:00 Keskin dil barış getirmez 01-01-1970 03:00 PARTİLER, İHTİMALLER 01-01-1970 03:00