VAH Kİ VAH

MEHMET ŞÜKRÜ BAŞ

16-10-2023 16:54

(DÜNDEN BU GÜNE NOSTALJİK BİR GEZİ)  

Bir süre önce kaleme aldığım bir yazımda dünle bugünü, dünkü yaşantımızla bugünkü yaşantımızı mukayese etmeye çalışmıştım bazı okurlarım benden bu yazının devamını yazmamı rica ettiler.

Onların bu ricası benim için bir emirdi. Emirlerine ‘Başım üstüne’ dedim ve bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

 *

Buyurun eski günlere yaptığımız yolculuğu birlikte yapalım.

Eylül 1950 yılında kayıt olduğum Atatürk ilkokuluna ayağımda Ankara lastiği üzerimde kara bir önlükle devam ediyordum. Devlet Su İşlerinde memur olan Cennetmekân ağabeyim Nailbey Mahallesi Tuncay Sokak’ta bir oda, bir mutfaktan ibaret bir ev kiralamıştı. Bu evde ağabeyim ve yine rahmetli olan yengemle birlikte kalıyordum. Onlar yeni evli oldukları için çocukları yoktu. Soğuk kış gecelerinde beni aralarına alır üçümüz bir yatakta yatardık.

 *

Oturduğumuz ev iki katlı olup tek bir giriş kapısı vardı. Alt katta ev sahibi ikinci katta biz oturuyorduk. İkinci kata çıkmak için tahta bir merdiven vardı ev bir oda bir mutfaktan ibaretti. 

Evde elektrik ve su yoktu.

Gaz lambası ile aydınlanır suyumuzu köşe başındaki çeşmeden taşırdık.

Okulum Atatürk Okuluna gidiş gelişlerde ya Müfettişlik caddesindeki (Emek Taksi) köprüyü kullanacaktım yâda Atatürk okulun önündeki kocaman dereyi inip çıkacaktım. Söz konusu o kocaman dere Şehit İlhanlar caddesinden gelir Yeşildere üzerinden İstasyon caddesini kat ederek istasyon altında ki bir dereye dökülürdü. Bu dere Elazığ’ı bir hat gibi doğu ve batı olmak üzere adeta ikiye bölerdi. Bu dere üzerinde Müfettişlik caddesinde adını buradan alan Köprü Sokak’ta şimdiki İstanbul dershanesinin önünde olmak üzere tahtadan yapılmış üç köprü bulunurdu. Başka yerlerde geçit yoktu. Bu dere kış aylarında oldukça gür akar yaz aylarında adeta kururdu. Biz okula giderken tahtadan yapılmış çantalarımıza biner kendimizi dereden aşağı salar aşağıya gidene kadar çantadan eser kalmazdı.

 *

Atatürk ilkokulunun kocaman bir bahçesi vardı.

O zamanlar bu bahçe içerisinde yer alan Devlet Korosu, İl Halk Kütüphanesi ve Atatürk ilkokulu Ana Okulu yer almamıştı.

Şehirde Gölcük, Saray ve Aile sineması olmak üzere üç sinema vardı.

Ve yine şehrimizde

Devlet ve Akliye Hastanesi olmak üzere iki tane de hastanemiz vardı.

Şimdiki Mustafa Kemal Orta Okulu o zaman öğlenden önce ortaokul öğlenden sonrada lise olarak hizmet verirdi.

Yanı başındaki erkek sanat enstitüsü her sene onlarca sanatkâr yetiştirirdi.

Fabrikalarımız vardı bacası tüten binlerce kişiyi aş ve iş sahibi yapan fabrikalarımız.

 *

İzzetpaşa Camii küçücük tek katlı kerpiçten yapılmış bir cami idi.

Yanı başında yıldız parkı vardı.

Akşamları memur ve bürokrat taifesi burada çayını kahvesini içer nargilesini tüttürür tavla maçı yaparlardı.

Hükümet konağı şehrin er görkemli yapılarından birisiydi. Kocaman bahçesinde on kuruş verir Teksas, Tommiks kitaplarını okurduk.

 *

Öğretmenevi önünde ki parkın üst tarafında bir elektrik fabrikası vardı. Akşamları homurdana homurdana çalışır voltaj düşüklüğü nedeniyle bir odada elektrik yandığında öteki odada akım düşerdi.

Şehirde topu topu on adet taksi ya vardı ya yoktu.

Ulaşım faytonlarla yapılırdı. Mahallenin çocukları paytona asılır öteki çocuklar “Faytoncu arkaya bir kamçı” diyerek arkadaşlarını ihbar ederlerdi.

Faytoncunun kırbacını tatmayan çocuk yok gibiydi.

 *

Evlerimiz tek katlı veya iki katlıydı. Kapılarında şimdiki gibi demir kapılar yoktu bir ip bağlanmıştı dışarıdan o ipi çektiğinizde kapı açılırdı.

Pek çok evlerde su kuyuları vardı.

Beşkardeşlerde aynı ebat ve yükseklikte yan yana beş bina vardı. Bu binaların yıkılması hala içimde bir sızı olarak yerini koruyor.

 *

Tabi bakkal Hacılarımız, bakkal Mustafa amcalarımız mahallenin belirli bir adresi gibiydiler. Bu bakkallarda herkesin veresiye defterlerinde isimleri vardı.

Şaziye ablalarımız, Şükran ablalarımız, Türkan ablalarımız vardı. Onlar bütün çocukların analarıydı.

Mahallede “Sen ben” yoktu. “Biz siz” vardı.

Küçükler büyüklerine saygılı, büyükler küçüklerine bir ana baba şefkatiyle yaklaşırlardı.

Hayatı olduğu gibi birlikte paylaşırdık. Acılarımız aynı sevinicilerimiz aynıydı. Mahallede bir kişi vefat ettiğinden üç gün hiçi kimse şarkı türkü dinlemez sinemaya bile gitmezlerdi, Paylaşırlardı komşularının acılarını.

Şehrin sakosu omuzlarında yüksek topuklu ellerinde kehribar tespihleri pala bıyıklı kabadayıları vardı ama bu kabadayılar kimsenin ırzına, namusuna, malına, mülküne yan gözle bakmaz yan gözle bakanları da iyice benzetirlerdi.

Vatandaş evinde korkusuz yatardı. Kapılarını pencerelerini kapatmazlardı.

Hırsızlık yok denecek kadar azdı.

Terör lafını kimseler bilmezdi.

Apocusu yoktu, Fetocusu yoktu, hırsızı, namussuzu yoktu, haini yoktu.

Sinemalarımızda Meçhul Kahramanlar, Dağları Bekleyen Kız, Düşman Yolları Kesti, Ya İstiklal Ya Ölüm gibi toplumun kanını coşturan vatan sevgisini ön plana çıkartan filmlerimiz vardı. Biz bu filmleri izlediğimizde ellerimiz kızarıncaya kadar alkışlar içimizdeki vatan aşkını ön plana çıkartırdık.

 *

Bir komşuda pişen yemek mutlaka birkaç komşuya gönderilirdi.

Kazanlarla kavurmalar yapılır o kavurmanın kokusu sokaklar ötesine giderdi.

Evlerimizde buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası yoktu ama tel dolaplarımız, topraktan yapılmış testilerimiz vardı.

Hayır, vardı, bereket vardı,

Komşuluk vardı,

Güven, dostluk ve sadakat vardı.

En önemlisi insanlık vardı.

Şimdi bunların hiç birisi yok.

Kendimiz pişirip kendimiz yiyiyoruz.

Komşumuzun hiçbir derdi ile ilgilenmiyor acılarını paylaşamıyoruz.

Yanı başımızdaki komşularımızı bile tanımıyoruz.

Vah ki vah değil mi sevgili okurlarım…

Vah ki vah…

 

Yazımız biraz uzunca oldu ama şehrin ancak birkaç bölümünü gezebildik.

Gezmeye devam edeceğiz inşallah.

Selam olsun gönlünde Elazığ sevgisi, vatan ve bayrak sevgisi, insan sevgisi, Atatürk ve cumhuriyet sevgisi olanlara selam olsun.

*///*

DİĞER YAZILARI BİR MAYIS’IN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 HAZRETİ  SÜLEYMAN  VE  HÜT HÜT KUŞU 01-01-1970 03:00 HANKENDİ’Mİ YEMEN Mİ? 01-01-1970 03:00 EYVAH Kİ EYVAH 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE’NİN VERDİĞİ DERS   01-01-1970 03:00 HANKENDİ’DE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR 01-01-1970 03:00 EYVAH EYVAH 01-01-1970 03:00 BUGÜN NE YAZSAM? 01-01-1970 03:00 HAZRETİ SÜLEYMAN VE HÜT HÜT KUŞU 01-01-1970 03:00 EMEKLİ HASAN EMMİNİN PAZAR ÇANTASI 01-01-1970 03:00 MEMLEKETİM 01-01-1970 03:00 UÇTU UÇTU GENÇLİĞİM UÇTU 01-01-1970 03:00 ACILAR DENİZİNİN ACILI ŞAİRİ ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN       01-01-1970 03:00 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 GÖKBAYRAĞIN GÖZYAŞI 01-01-1970 03:00 HİNDİ 01-01-1970 03:00 SARIKAMIŞ’TA O GECE 01-01-1970 03:00 BAK DOSTUM… 01-01-1970 03:00 KORKİREM 01-01-1970 03:00 BİR MİSAFİR GÖZÜYLE ELAZIĞ     01-01-1970 03:00  BİR KAÇ DALDA KISSALAR 01-01-1970 03:00 GÖNÜLLERDEKİ BELDE HANKENDİ 01-01-1970 03:00 SİZ HİÇ ZÜLFİYARE DOKUNDUNUZ MU?.. 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜM OLMASAYDI 01-01-1970 03:00 GÜZ MÜ GELDİ RENGİN SOLUK 01-01-1970 03:00 LEYLEK, CÜPPE, SAKAL VE HZ.SÜLEYMAN 01-01-1970 03:00 SENDE BU ENSE, ONDA BU PARA, BENDE BU YOKSULLUK  01-01-1970 03:00 SEKSEN BASAMAKLI MERDİVEN 01-01-1970 03:00 İSTANBUL’DA SAHTE DOKTOR YAKALANMIŞ 01-01-1970 03:00 HANKENDİ MAHALLESİ 01-01-1970 03:00 BİRAZDA SOHBET EDELİM 01-01-1970 03:00 OTUR “0” 01-01-1970 03:00 EKMEKTEN SUYA, SUDAN HAVAYA ZAM 01-01-1970 03:00 AA… KRAL! 01-01-1970 03:00 KURTLA KUZUNUN HİKÂYESİ  01-01-1970 03:00 İLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU HÜSRANDIR 01-01-1970 03:00 FELAKETLERE ŞÜKRETMEK 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 24 MAYIS VE 33 ŞEHİT (EN UZUN GECE) 01-01-1970 03:00 BİZ DE BUNLARI ÖZLÜYORUZ 01-01-1970 03:00 BEKRİ MUSTAFA 01-01-1970 03:00 ULVİYE SAVTUR’UN 50. SANAT YILI 01-01-1970 03:00 AHLAK OLMAYINCA OLUR MU HİÇ DİN İMAN? 01-01-1970 03:00 EMEKLİ VALİ VE ŞAİR RIZA AKDEMİR’İN AZİZ HATIRASINA  01-01-1970 03:00 RAMAZAN VE İNSAN 01-01-1970 03:00 AH, ATATÜRK AH! 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE RÜYASI 01-01-1970 03:00 LEYLEK, CÜPPE, SAKAL VE HZ.SÜLEYMAN 01-01-1970 03:00 ÜÇ ZARF 01-01-1970 03:00 ELAZIĞ - MALATYA 01-01-1970 03:00 TAKDİRE ŞAYAN İKİ KURUM 01-01-1970 03:00 MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI 01-01-1970 03:00 MUSİKİMİZ VE SPORUMUZ 01-01-1970 03:00 NEDEN HEP ESKİLERİ ÖZLER OLDUK? 01-01-1970 03:00 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ 01-01-1970 03:00 BİR DOSTUN KALEMİNDEN 01-01-1970 03:00 SAÇMA TARTIŞMA 01-01-1970 03:00 TAKVİMİN SON YAPRAĞI 01-01-1970 03:00 SARIKAMIŞ’TA EN UZUN GECE 01-01-1970 03:00 BÜNYESİNDE AHLAK OLMAYAN HİÇBİR ŞEY GÜZEL DEĞİLDİR 01-01-1970 03:00 ŞİİRİN EFSUNLU GÜZELLİĞİ 01-01-1970 03:00 KASTAMONULU ŞERİFE BACI DESTANI 01-01-1970 03:00 GÖKÇE (LOTOĞLU) KÖYÜ 01-01-1970 03:00 ATATÜRK ELAZIĞ’DA 01-01-1970 03:00 ON KASIMLAR 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜN SAVAŞTIĞI DÜŞMANLAR 01-01-1970 03:00 YEDİ DAĞIN HARMANI VE ÇÖLÜN KIBLE TARAFI 01-01-1970 03:00 BEN ANLAYAMADIM ANLAYANA AŞK OLSUN 01-01-1970 03:00 NAİLBEY MAHALLESİ 01-01-1970 03:00 ESKİŞEHİR’DEN BİR DEMET ŞİİR GELDİ 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’TEN İSMET PAŞA’YA MEKTUP 01-01-1970 03:00 TAVUĞUN KIÇINDAKİ PETROL BORUSU 01-01-1970 03:00 HANKENDİ 01-01-1970 03:00 MÜJDE 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -III- 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -II- 01-01-1970 03:00 ADALET TEYZE -I- 01-01-1970 03:00 AĞLANACAK HALİNE GÜLEN İNSANLAR 01-01-1970 03:00