MİLLİYETÇİLİK VE MODERNİZM

Av. İrfan SÖNMEZ

01-12-2023 10:17

Anthony D.Smith, milliyetçiliğin en önde gelen kuramcılarından biridir. Milliyetçilikle ilgili İlkçilik, inşacılık veya modernist tez ve  etno sembolizm akımlarından sonuncusunu  temsil eder. 

İlkçiler, milletleri ilksel  bir kategori olarak görür önceden beri var olduklarını kabul ederler. 

Modernistler, milletleri modernizm üzerinden açıklar,kapitalizm, sanayileşme ve sekülerizm tarafından şekillenen modernizmin  milletleri yarattığını iddia ederler. Bu teze göre millet inşasında asıl aktör ulus devlettir. 

Smith'in tezi, iki akımın birleşimi gibidir.Ona göre her milletin özünde etnik bir çekirdek vardır. Etnik çekirdek,dil,din,inanç ve akrabalık üzerine kurulu bir formu ifade eder.Milli devlet bu unsurları şekillendirerek milli kimliğe dönüştürür. Smith İlkçilikle, modernist tezi etno sembolizm adı altında üçüncü bir tez halinde terkipleştirerek birleştirir. 

Smith'in "Milliyetçilik ve Modernizm" isimli kitabı diğer tezlerle kendi tezini karşılaştıran, diğer akımların eksiklerini ortaya koyan bir çalışma. Kitapta bu alanın önemli isimleri, Gellner'den Hobsbawm'a,Armstrong'dan Hutchinson'a, Anderson'dan Amin'e, Bilig'den Balibar'a, Bauman'dan Calhoun'a kadar neredeyse milliyetçilikle ilgili kalem oynatan  her yazarın fikirleri masaya yatırılarak irdeleniyor. 

Yazar, son zamanlara kadar milliyetçilikle ilgili modernist paradigmanın kabul gördüğünü, ancak 70'li 80'li yıllarda bu paradigmaya dönük eleştirilerin, milletlerin çok daha eski ve daha temel toplumsal ve kültürel toplulukların versiyonları olduğunu açığa çıkardığını belirtir(s30) O temel topluluk, elbette millet değildir ama tarihi bir süreç içerisinde millet olmuştur. Ne ilkçilerin savunduğu gibi kadimdir, ne de modernistlerin ileri sürdüğü gibi yoktan var edilmiştir. 

Son 30-40 yılda yapılan çalışmalar milliyetçiliğin teorisine çok fazla hizmet etmese de Smith'e göre yeni yaklaşımlar ve modellerin geliştirilmesine yardımcı olmuştur.(s.30) Bu görüşleri, milliyetçiliğin gücü ve öngörülemezliği,millet kavramına tanımlar getirmenin zorluğu, milletlerin ve milliyetçiliğin tarihsel özgüllüğü,modern çağa özgül olgular olmaları, kültürel kimliklerin belli ihtiyaçları karşılamak için  seçkinler tarafından tasarlanıp üretildiği  (s31)şeklinde özetlemek mümkündür. 

Çalışmanın ilk bölümü modernistlere ayrılmıştır. Smith bu kategoride gördüğü yazarlardan örnekler verir.Mesela Durkheim, milleti ortak vicdana sahip ahlaki bir topluluk olarak görür.Bu nedenle dini bayramlarla, yurttaşların milli hayattaki bazı büyük olayları anmak veya kutlamak için bir araya gelmeleri arasında hiç bir fark olmadığını söyler.Bunun hafızalara kazınan en bilinen örneği ise Fransız devrimi sırasında,halkın kapıldığı coşku selinin etkisiyle " anavatan,özgürlük akıl" gibi tümüyle laik nitelikli mefhumların,kutsallaştırılması, ve bunun sonucu olarak, "kendi doğmaları,simgeleri,bayramları olan yeni bir dinin kurulmaya" başlanmış olmasıdır.(s.48-49)  Ancak Smith, bu çözümlemeyi doğru bulmaz, bazı Asya ve Avrupa devletlerinde bu çözümleme, kitle seferberliği ve milliyetçiliğinin  rolünü açıklayabilir ama tek başına milliyetçiliği tanımlayamaz. Durkheim'in modernistlere katkısı Smith'e göre,mekanik dayanışmadan organik dayanışmaya geçişe ilişkin çözümlemesidir.Etnik topluluklarda kan bağı,atalara tapınma ve aynı toprağa bağlılık mekanik dayanışma, modern sanayi toplumlarında iş bölümü ve onu tamamlayan yan roller ise Durkheim'e göre organik dayanışmadır.Klasik modernistlerin, Durkheim'den anladıkları,modern toplumların,modernleşmenin yarattığı altüst oluşlardan ve gerilimlerden sonra  yeni bir dayanışma ve bütünleşme ilkesine gerek olduğuydu. İşte bunu sağlayacak olan milliyetçilikti.(s.50-51)  

Yazar, Modernist akımın özelliklerini saydıktan sonra bu akımın  en önemli savunucularının görüşlerini inceler.Gelner bu isimlerin başında gelir.Ona göre, milliyetçiliği milletler yaratmaz tam tersine milletleri milliyetçi hareketler yaratır. Milliyetçilik, milletlerin özbilincinin uyanışı değildir;milletin var olmadığı yerde milliyetçilik onu bizzat icat eder ama bunun için üzerinde çalışabileceği,önceden var olan bazı ayrıştırıcı işaretlere ihtiyaç duyar.(s.66) Gelner, sanayileşme ile millet arasında da bir ilişki kurar ve milletler ve milliyetçiliği modern sınai toplumsal örgütlenmenin gerektirdiği kültürel türdeşliğin  bir görüntüsü olarak sunar. Smith, bu tespiti,  milletler ve milliyetçileri, bağımsız etkinlikten yoksun ve iradesiz olarak gördüğü için eleştirir.(s.81) Gelner'e göre miili kimlik,yurttaşların kamusal ve yüksek bir kültürle özdeşleşmesidir.Bu kültür, modern gereksinimleri karşılamak üzere oluş(turul)muş bir kültürdür.(s.85) Burada Smith devreye girer, Gelner'in işaret ettiği kültürün kendi kök kültürümüz, yahut aile kültürümüzle değil, kamunun öğrettiği kültür olduğunu, bunun komünizm vasıtasıyla 70 yıl kitlesel beyin yıkama yöntemleriyle denendiğini ama sonuç alınamadığını söyler.(s.85) Başka örnekler de verir: Kamusal halk eğitimi sistemlerinin  birden fazla etnik azınlığa sahip Yugoslavya, Irak, eski Çekoslavakya  ve İran gibi örneklerde de başarılı olmamış, etnik gerilimleri şiddetlendirmekten başka işe yaramamıştır.(s.89) Smith'in bu tespiti, verdiği örneklerle çok uyuşmamaktadır.Bu ülkelerin bazılarında gerçek anlamda kamusal halk eğitimi verilmediği gibi, Çekoslavakya daha kurulurken ikili bir yapı üzerine kurulmuş ve bunu hep muhafaza etmiştir. 

Smith'in Gellner'e bir başka eleştirisi de etnik geçmişin gerekliliğini ıskalamasıdır.Etnik geçmiş, onlar olmaksızın milliyetçiliğin güçsüz kalacağı hayati anıları,mitleri,değerleri ve simgeleri sağlamaktadır.Bu değer ve simgeler, hem halkı kaynaştırmaya hem de komşularından ayrıştırmaya yaramakta, topluluğa çok sayıda bölge ve kuşağı kapsayacak şekilde zaman ve mekana yayılan bir büyük aile hissi vermektedir.(s.99) 

Smith, çözümlemelerinde bölücülükle ayrılmayı birbirinden ayırır.Ayrılma,sadece,ortak üretim veya ortak tüketim konusunda,yahut her ikisi konusunda da çıkarları olan nüfusa sahip bölgelerin bulunduğu,kurulu ev sahibi milli devletlerde meydana gelebilir. Bu nüfuslar Osmanlı İmparatorluğu'ndaki milletler gibi kurumsal  bir karaktere sahip olduklarında ayrılma kaçınılmaz olur.Ortak çıkarların üst üste bindiği,sınıf ve kültürün çakıştığı, yoğun iletişim ağlarının olduğu yerlerde,ayrı bir bölge olma duygusunun ortaya çıkması muhtemeldir.(s.131)Bu da ayrılıkçılık olarak tezahür eder.  Ayrılıkçılar,ancak ev sahibi devlet zayıf olduğunda ve bölgesel gruplara fayda sağlamadığı algılandığında,Sovyetler Birliği'nin son yıllarında  olduğu gibi anayasal reformlar ve baskılar başarısızlığa uğradığında, hedefine varabilir. Bu durumda bile ayrılma için jeopolitik durumun elverişli olması gerekir.(s.132) Ev sahibi devletin sınırında bulunmak, sınır ötesinde akraba topluluk veya devletin bulunması gibi. 

Yazar, modernist teoriye eleştiriler yönelttiği bu bölümde Anderson, Hobsbawm ve Giddens gibi yazarların düşüncelerini de tartışmaya açar, ancak eleştirilerine rağmen bu düşünürlerin milliyetçilik kuramına önemli katkılarda bulunduğunu teslim eder. 

Kitabın ikinci bölümünde ilkçilik ve daimiciliği teşrih masasına yatırılır.Sosyobiyolojinin, ilkçi teorinin  temellerini sağladığı ileri sürülür.Kabaca, sosyobiyoloji, etnik grupları ve milletleri genişletilmiş akraba gruplarının biçimleri olarak görür. Bu hem milletlerin hem etnik grupların -ırklar-ile birlikte,nihai olarak bireysel genetik yeniden üreme dürtülerinden türetilmesinin zorunlu olduğu anlamına gelir.(s.272)  Van den Berge'nin etnitisiteyi -geniş akrabalık- olarak tanımlaması, Smith'in itirazı ile karşılaşır. Smith, etnisitenin kısmen soy mitleri ile tanımlandığını, ancak hiç bir efsanenin biyolojik bir gerçeklik olmadığını belirtir.(s.274) Özellikle kitlesel göç, çok sayıda insanın doğum yerlerine darbe vurmuş, akrabalık duygularını siyasi bir öneme sahip olmayacak kadar zayıflatmıştır.(s.283) Bu nedenle, ilkçilik,farklı etnik ve milli bağlılık biçimlerinin tarihsel gelişimini açıklamaya yetmemekte,  herhangi bir araç da sağlamamaktadır.  

Daimicilik ise, millet olarak bilinen toplumsal ve siyasal örgütlenme türünün tarihte eskiliğine,onun kadim ve daimi niteliğine vurgu yapar. Bu görüşe göre ,etnisite  ile milliyet arasında çok az fark vardır,milletler ve etnik topluluklar  aynı kökten gelen,hatta özdeş olan olgulardır.(s.292) Yazar bu bölümde Armstrong ve Connor gibi düşünürlerin çözümlemelerine atıfta bulunur. Etnisite ile millet arasında ilişki olduğunu kabul eder ama özdeş olmadığını savunur. 

Kitapta modernizmin ötesi, çoklu etnitise gibi konular da tartışılıyor. McNeil'e göre, sadece barbarlık tek etnisiteli olup çoketnili hiyerarşi her yerde yükseliştedir. Milletler ve milliyetçilik geçici olgulardır.(s.362) Bu aslında kabileleşmeye dönüştür.Milletler ve milliyetçilik çökecek, çoketnili hiyerarşiye dönülecektir.(s.363)  Smith, bu görüşlere katılmaz.Henüz millet ve milliyetçiliğin aşılacağına dair bir belirti yoktur:Etnisine ile milliyetçilik,etnik grup ile millet arasında sıfır toplamlı bir ilişki olduğunu varsaymak kolaycılıktır.(s.363) Çünkü bu tür okumalar kültürel farklılık veya özdeşlikleri görmezden gelmektedir.(s.368) Ayrıca çoketnililik ile çoklu kimlikler aynı şey değildir. Çoklu kimlikler,bölge, din,sınıf,toplumsal cinsiyet ve etnisite gibi  birbiriyle kesişen kimlikler ve bağlılıklar yaratmaktadır.Bir kişi aynı anda bu kimliklerin birkaçına sahip olabilir. Örneğin aynı anda bir klanın üyesi,bir İskoç, bir İngiliz ve bir Avrupalı olmak mümkündür.(s.363) 

Yazar küreselleşme yanlılarının argümanlarına da cevap verir: Stephen Castles ve benzer düşüncede olanların, küresel iktisadi karşılıklı bağımlılık ve kültürel türdeşleşmenin bir sonucu olarak -hem iktisadi hem kültürel düzeylerde - milli devletin giderek daha önemsiz hale geleceğine dair görüşleri isabetli bulmaz ve bunu  milliyetçilik üstü küresel bir kültürü savunanların umudu olduğunu söyler.(s.387) 

Sonuç olarak Smith, hiç bir teorinin bu alanda sorulacak soruların tümünü cevaplandıramadığını, birleşik bir milliyetçilik teorisinin şimdilik bir ütopya olduğunu belirtir. Pek çok temel soru  hala cevapsız kalmayı sürdürmektedir.Modernistlerin kimi tezleri kabul edilse bile Smith kendi etno-sembolist tezinin daha doğru ve tutarlı olduğunu savunur: Bunun göstergesi, çoğu milletin, zaman içinde çok ötesine geçseler bile önceden var olan etnik bağlar ve duyarlılıklar temelinde oluşması ve milliyetçiliklerin seferber etmek istedikleri halkın en çok yankı uyandıran etnik simgelerini,anılarını, mitlerini, geleneklerini kullanmalarıdır.(s.407) 

Milletsiz milliyetçilik (yurtseverlik) tezlerinin ortaya atıldığı bir dönemde, Smith'in çalışması büyük önem taşıyor. Milletler ve milliyetçilikeri-  anlamak isteyenlerin ihmal edemeyecekleri bir kitap.  

DİĞER YAZILARI Yargı bağımsız mı gerçekten? 01-01-1970 03:00 Sinan Ateş iddianamesinin söyleyemedikleri 01-01-1970 03:00 Erdoğan, Özgür Özel görüşmesi 01-01-1970 03:00 İYİ Parti kongresi, Akşener’in vedası 01-01-1970 03:00 Hak'ka batılı karıştırmak 01-01-1970 03:00 Şimdi milliyetçilik yapma zamanı 01-01-1970 03:00 Dil üzerinden bölücülük 01-01-1970 03:00 Balkon konuşmasının satır araları 01-01-1970 03:00 Milliyetçiliğin özlü bir tarihi 01-01-1970 03:00 Ahlaksız siyaset kaybetti 01-01-1970 03:00 Kazanan demokrasidir 01-01-1970 03:00 Tony Blair'in yolculuğu 01-01-1970 03:00 Kazanan milliyetçilik olmalı 01-01-1970 03:00 Bir terör saldırısının düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Asıl tehdit bu siyaset tarzıdır 01-01-1970 03:00 Ülkücülük yağmalanırken 01-01-1970 03:00 Yerlikaya ve mafya operasyonları 01-01-1970 03:00 Bülbülü öldürmek 01-01-1970 03:00 DEM üzerinden milliyetçilik 01-01-1970 03:00 Biz seyrederken yahut siyasi münafıklık 01-01-1970 03:00 Mülakatlar ve iktidar 01-01-1970 03:00 Korkuları yönetmek 01-01-1970 03:00 Milliyetçilik ve İslam 01-01-1970 03:00 Sisi ile barış 01-01-1970 03:00 Montaigne haksız mı? 01-01-1970 03:00 Zana ve Ahmet Türk’ün çağrısı 01-01-1970 03:00 İslam düşüncesi ve ikbal 01-01-1970 03:00 Enkazdan oy çıkarmak! 01-01-1970 03:00 Aynı kaba tükürmek 01-01-1970 03:00 Düşün artık yargının yakasından 01-01-1970 03:00 Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail kararı 01-01-1970 03:00 Şeyhefendi'nin rüyasındaki Türkiye 01-01-1970 03:00 Sinan Ateş dosyası neyi bekliyor? 01-01-1970 03:00 Terörle mücadelede söz birliği ve kararlılık 01-01-1970 03:00 Deizm ve Kuran 01-01-1970 03:00 SULTAN DİNİN İKİZ KARDEŞİ OLUNCA 01-01-1970 03:00 Şehitlerimize dokunmayın! 01-01-1970 03:00 Dağın sözünü meclise taşımak 01-01-1970 03:00 Kabuk bağlamış yaraları deşmek 01-01-1970 03:00 ŞEHY SAİD 01-01-1970 03:00 ARAP'I SEVMEK YAHUT SEVMEMEK 01-01-1970 03:00 Kuyu ve külhan 01-01-1970 03:00 YUNANİSTAN ZİYARETİ 01-01-1970 03:00 İYİ Parti’nin kararı 01-01-1970 03:00 Atatürk Demirtaş’a selam gönderir miydi? 01-01-1970 03:00 Türkiye'de din anlayışında değişim süreci 01-01-1970 03:00 Yargı bağımsızlığı 01-01-1970 03:00 ABD/İsrail yapımı soykırım 01-01-1970 03:00 CHP’de yeni dönem 01-01-1970 03:00 Meclisin imkanlarını milletin aleyhine kullanmak! 01-01-1970 03:00 Kurtuluş paradoksu 01-01-1970 03:00 NİCE YÜZ YILLARA 01-01-1970 03:00 İslam düşüncesinin siyasal ufku 01-01-1970 03:00 Irak, Suriye, Libya ve Filistin, ya sonra?  01-01-1970 03:00 Para ve Faiz 01-01-1970 03:00 FİLİSTİN,İSRAİL,BATI’NIN İKİ YÜZLÜLÜĞÜ 01-01-1970 03:00 Hamas'ın saldırısı ve Filistin sorunu 01-01-1970 03:00 Öz vatanda sığınmacı olmak 01-01-1970 03:00 AİHM kararları ve çifte standart 01-01-1970 03:00 Mafya ile mücadele 01-01-1970 03:00 Tek dil, bütünleştirir 01-01-1970 03:00 Edepsizliğin dini yoktur!  01-01-1970 03:00 Cabiri; yeniden yapılanma -2 01-01-1970 03:00 Bölünme Anayasası 01-01-1970 03:00 DAĞINIK MUHALEFET 01-01-1970 03:00 BİN DOKUZYÜZ YETMİŞ SEKİZ 01-01-1970 03:00 Tarihi parçalamak 01-01-1970 03:00 İtaat ve itaatsizlik üzerine 01-01-1970 03:00 Milliyetçiler nasıl birleşir? 01-01-1970 03:00 Milliyetçilerin birliği 01-01-1970 03:00 Cabiri ve yeniden yapılanma 01-01-1970 03:00 BAHÇELİ’NİN İTTİFAK ÇAĞRISI 01-01-1970 03:00 Çürüme 01-01-1970 03:00 Yerel seçimlere doğru, ittifak mı, tek başına mı? 01-01-1970 03:00 İSLAM VE SİYASET 01-01-1970 03:00 Hukuk olmadan ekonomi düzelmez! 01-01-1970 03:00 VATANDAŞ NEREDE, MUHALEFET NEREDE? 01-01-1970 03:00 ZAM YAĞMURU VE ALDATMA USTALARI 01-01-1970 03:00 İslam, demokrasi ve Türkiye 01-01-1970 03:00 Bu kafayla mı? 01-01-1970 03:00 KAYBETME PSİKOLOJİSİ İLE SEÇİM KAZANILMAZ 01-01-1970 03:00 Fransa’dan ders almak 01-01-1970 03:00 MERDAN YANARDAĞ, ÖCALAN 01-01-1970 03:00 İYİ PARTİ KONGRESİ VE YENİ SİYASETİN İPUÇLARI 01-01-1970 03:00 Bir kitap ‘Popülizmin küresel yükselişi’ 01-01-1970 03:00 Dini cehalet ve fanatizm 01-01-1970 03:00 Sorunumuz din ve milliyetçilik satanlardır 01-01-1970 03:00 14 MAYIS SEÇİMLERİ VE BATI 01-01-1970 03:00 BİZ PKK'YA BAKARKEN... 01-01-1970 03:00 Yeni hükümet ve beklentiler 01-01-1970 03:00 Suçlu sadece muhalefet mi? 01-01-1970 03:00 Gyges'in yüzüğü yahut bağımlı yargı 01-01-1970 03:00 BİR HATIRA:GÜN SAZAK'IN ARDINDAN 01-01-1970 03:00 Geleceğini başkalarının ellerine bırakan toplum 01-01-1970 03:00 Anketler ve sonuçlar 01-01-1970 03:00 TARAFIMIZ BELLİ! 01-01-1970 03:00 Ayrıştırma siyaseti yerine birleştirme siyaseti 01-01-1970 03:00 Türkiye değişim istiyor 01-01-1970 03:00 AKP giderse... 01-01-1970 03:00 Milliyetçiler birleşiniz! 01-01-1970 03:00 Zamansız söz kime yarar 01-01-1970 03:00 EKONOMİK KRİZ,MİLLİYETÇİLİK VE AYRIŞMA 01-01-1970 03:00 Enfokrasi 01-01-1970 03:00 Testi kırıldı 01-01-1970 03:00 Akşener ve Altılı masa 01-01-1970 03:00 DAHA SORGULAMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ? 01-01-1970 03:00 Zaman daralıyor 01-01-1970 03:00 AFET BÖLGESİ, KADER-TEDBİR 01-01-1970 03:00 Deprem, Hatay ve Sığınmacılar 01-01-1970 03:00 Acımız büyük 01-01-1970 03:00 Büyük felaket 01-01-1970 03:00 Akşener ne diyor? 01-01-1970 03:00 Ortak politikalar metni, bir iktidar sıçraması 01-01-1970 03:00 Her seçim İmralı 01-01-1970 03:00 KARNE HEDİYESİ 01-01-1970 03:00 Bu sese kulak verilmeli 01-01-1970 03:00 FAY HATLARI ÜZERİNDE SİYASET 01-01-1970 03:00 Tutukluluk ve siyaset 01-01-1970 03:00 SİNAN ATEŞ'İN YAKTIĞI ATEŞ 01-01-1970 03:00 Yeni bir milliyetçi sıçrama 01-01-1970 03:00 ŞİDDET KÜLTÜRÜ 01-01-1970 03:00 Robotların duyguları yoktur! 01-01-1970 03:00 Tepkileri toplumsallaştırmak 01-01-1970 03:00 Seçilmiş travma 01-01-1970 03:00 Akşener’in suçu! 01-01-1970 03:00 Sosyal medya ve seçimler 01-01-1970 03:00 HERKES İÇİN ADALET 01-01-1970 03:00 Mahkeme kararı ile Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı 01-01-1970 03:00 Yargı’nın intiharı 01-01-1970 03:00 ÇOCUK İSTİSMARI, STRATEJİSİZLİK 01-01-1970 03:00 ASKERİMİZ FAKİRDENDİR 01-01-1970 03:00 POST KAVGASI DEĞİL,VATAN KAVGASI 01-01-1970 03:00 Seçmenle duygusal ilişki kurmak 01-01-1970 03:00 YALANLA AVUNMAK 01-01-1970 03:00 Telafisi olmayan bir seçim 01-01-1970 03:00 Parti kapatma: Hukuk ve siyaset 01-01-1970 03:00 Sisi, Esat, muhalefet 01-01-1970 03:00 Parti kapatmak 01-01-1970 03:00 HDP, HANGİ MASANIN ALTINDA? 01-01-1970 03:00 HDP ile görüşme 01-01-1970 03:00 YERLİ VE MİLLİ OTOMOBİLDE SORULAR 01-01-1970 03:00 Suçlu bulundu: Türklük 01-01-1970 03:00 SİYASÎ İSTİKRAR VE GÜNDEM 01-01-1970 03:00 Kapanmış yarayı deşmek 01-01-1970 03:00 Fakıbaba, erdemli siyaset 01-01-1970 03:00 SİYASETÇİNİN BAŞARISI NE İLE ÖLÇÜLÜR? 01-01-1970 03:00 SEÇMEN EĞİLİMLERİNİ ANLAMAK 01-01-1970 03:00 Demokrasi ne ile var olur? 01-01-1970 03:00 YORUMA AÇIK OLMAYAN NAS BUDUR! 01-01-1970 03:00 BİZDEN Mİ OLSUN, ONDAN MI OLSUN? 01-01-1970 03:00 Bu kafayla terör bitmez! 01-01-1970 03:00 Sığınmacı sorunu, biz ve ABD 01-01-1970 03:00 SİYASİ NEZAKET VE CHP 01-01-1970 03:00 AHLAK KRİZİ 01-01-1970 03:00 Anketler ne diyor? 01-01-1970 03:00 İttifak ve nezaket 01-01-1970 03:00 Selçuklunun Osmanlının torunu, cumhuriyetin çocuklarıyız... 01-01-1970 03:00 Adaylık tartışmaları 01-01-1970 03:00 CUMHURBAŞKANI KİM OLMALI? 01-01-1970 03:00 YA HUKUK DEVLETİ YA YOLSUZLUK DEVLETİ 01-01-1970 03:00 KAFALAR DEĞİŞMEDİKÇE 01-01-1970 03:00 TARİH ÜZERİNDEN KUTUPLAŞTIRMA 01-01-1970 03:00 İMAM HATİPLER VE ŞARKICI GÜLŞEN 01-01-1970 03:00 EKONOMİK SORUNLARI ÇÖZECEK KADRO 01-01-1970 03:00 Doğru aday, kazanacak adaydır 01-01-1970 03:00 Keskin dil barış getirmez 01-01-1970 03:00 PARTİLER, İHTİMALLER 01-01-1970 03:00