YOL GÖSTEREN ÖRNEK İNSANLAR

Medeniyet ilerledi, her gün yeni yeni icatlar ortaya çıkıyor. Eskiden çocuk dünyaya geldikten sonra o çocuğun işitme, görme duyusunun kontrolünün yapılması bilinmiyordu. Çocuk belli bir yaşa gelindiğinde bazı arızaları aile tespit edip doktora başvuruyordu. Tıp ilminin gelişmesi ve sağlık bakanlığının özellikle sağlık ocakları vasıtasıyla hamile annelerin safhaları takibi İle doğum sonrası çocuğun kontrolü neticesinde sorunlu doğan bebeğin tedavisine erken başlanabiliyor.
Mustafa Emre Bicici işitme engelli bir çocuk olarak dünyaya geldi. Ailesi Mustafa’nın sekiz aylık iken işitme engelli olduğunu fark edebildiler. Bu yaştan itibaren işitme cihazı kullanmaya başladı. Yıllarca özel konuşma, işitme eğitimi aldı. Yaz tatillerinde Anne ve akademisyen olan dayısının çalıştırması sonucunda herkesin gıpta ile göstereceği bir öğrenci oldu.
Mustafa Emre, annesine “Okuyup Makine Mühendisi” olacağını söyledi. Meslek Lisesi, Marmara Üniversitesi 2 yıllık makine bölümünü başarıyla bitirdiği için Sakarya Üniversitesine dikey geçiş yaptı ve bu üniversiteden Makine Mühendisi olarak mezun oldu.
Mezun olduğunu öğrenince hemen annesini aradı ve bu güzel haberi karşılıklı ağlayarak kutladılar. Azimli, işitme engelli Mustafa kardeşimiz şimdi bir tekstil firmasında çalışıyor. İngilizce öğrendi yurt dışında birçok ülkeyi de gezdi. (Unutamadığı bir olayda şu: Üniversite de okurken arka sıralarda kalınca dersi anlamıyordum, öğretmenle konuştum işitme engelli olduğumu söyledim öğretmen “Bu senin meselen beni ilgilendirmez !” dedi.)
Not: Ulusal engelli veri sistemine kayıtlı Türkiye’de 2 milyon 500 binden fazla engelli var. (Kayıt edilmemiş birçok engelli ile bu sayının daha fazla olduğu tahmin ediliyor.)
(2) YOL GÖSTEREN ÖRNEK İNSANLAR
On yaşında olan Ada Karakocaoğlu3.5 yaşında iken rahatsızlaşıyor. Doktor muayenesi sonucunda beyin ameliyatı olmasına karar veriliyor. Bu güzel yavrumuz ameliyat sonucunda görme duyusunu kaybediyor. Annesine piyano çalmak istediğini söylüyor. Onun bu dileğini Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer gerçekleştiriyor. Beyaz bir piyano eve geldiğinde sevincini anlatacak kelime bulunamıyor. Rengi beyaz olduğu için piyanonun adını“Kuğu” koyuyor.
Ankara’da Bilim Sanat merkezi öğrencisi olarak eğitimine devam ediyor. Öğretmeni yaklaşık bir yıldır piyano dersi veriyor. Ada için “Notaları çok hızlı bir şekilde algıladığını, duyduğu sesin hangi nota olduğunu söylüyor”. Bilsem giriş imtihanını üstün bir başarı göstererek kazandı. Çalışkanlığı ile diğer öğrencilerden farklı olarak dikey bir gelişimi oldu. Mutlak Kulak(*) yapısına sahip olduğu gözlendi.
Öğretmen: İleride çok iyi bir piyanist olabileceğini söyleye bilirim”  dedi.
Ada: “Duyduğum her şeyi deşifre edip piyanomda çalabiliyorum. Kırk sekiz beste yaptım, yapmaya devam edeceğim” dedi.
(*) Mutlak Kulak: duyduğu bir notayı yardım almadan, başka bir nota ile karıştırmadan tanıyabilme yeteneğine denir. 
Gençler sözüm size: Yukarıda kulağı işitmeyen Mustafa ile gözleri görmeyen Ada isimli yavrumuzun durumunu kısaca anlattık. Gördük ki azim, sabır, yılmadan çalışma, ümitsizliğe kapılmadan insanları istediği hedefe götürüyor. Her organın sağlam olan sen hedefini seç, çalış ve istediğin sonucu al zafer senin ve seninle iftihar edecek ailenin olacaktır.
EY HAYAT:  Sabret! Çay bile demini almadan içilmiyor.