DİNE YAMANAN GELENEKLER

NAMIK KALKANCI

30-05-2023 07:59

Dine yamanan o kadar yamalıklar var ki, bunları söküp atmadıkça, bunlardan arınıp kurtulmadıkça yaşanılan din adına ihlas ve samimiyetten asla bahsedemeyiz.
Dinin kural ve kaideleri Allah tarafından Kur'an'ı Mübinde belirlenmişken, birtakım gelenek ve görenekleri rivayet ve hurafeleri dine yamayarak Allah'ın gönderdiği halis dini tevhid akidesinden tamamen uzaklaştırdılar. 
Kur'an bütün farizalar ve menhiyatlardan tek tek bahsederken, bu farizalar üzerinden birtakım kirlilik ve çirkefliklere anlamlar yüklediler.
Kılınan beş vakit namazı günlük işlenilen günahlara örtü yaparken, hac farizasını ise günahları sıfırlama yeri yaptılar.
Gene hac farizası sırasında temsili beton sütunlar şeytan diye taşlatılarak insanların kendi içlerindeki şeytanlarını unutturdular.
Kurban kesmeyi önemli bir infak olduğu idrakinden uzaklaştırıp, Sırat köprüsünden geçme biniti yaptılar.
Allah'ın "Aklen ve fikren diri olanları uyarması için" (Yasin,70) indirdiği Kur'an'ı ölülere af ve mağfiret, dirilerere de şifa olsun diye okuttular.
Bu densizlik yetmemiş gibi O Kur'andan ve ayetlerinden muskalar yaptılar. Taslar kurup cinler çıkarttılar. Büyüler bozup büyüler yaptılar. Cinsiyet ayırımı dahi yapmadan kişilerin olur olmaz muhtelif mahrem yerlerine yazdılar.
Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü, vermiş olduğu mesajları önemsemek yerine tashihi huruf, tecvid, güzel ses ve makamla okudular ve okuttular.
Kur'an'ı güzel okuma yarışması düzenleyerek Kur'an'ı bir yarışma aracı yaptılar. 
Kur'an'la yüzleşmek yerine bir kılıf içine koyarak iş olsun diye duvara astılar.
Din adına çözülmesi gereken problemleri Kur'an yerine beşeri kaynaklarda, rivayetlerde, geleneklerde ve farklı yerlerde aradılar.
Allah'ın Kur'an'da, "Tek hüküm sahibi benim..." 
(Yusuf,40),
"Şefaat tümüyle bana aittir..."(Zümer,44) demesine rağmen birilerini Allah'ın hükmüne ortak, biat ettikleri tarikat, cemaat ve bunların lider ile ileri gelenlerini de ehli kerâmet sahibi ilan ederek şeffaat ve merhamet kapısı yaptılar.
Böylece türbe ve yatırlar putlaştırıldı. Din tamamen tevhid akidesinden uzaklaştırılarak siyasallaştırılıp şirketleştirildi.
Allah'ın zatı sıfatları birilerine atfedildi.
Allah, bir şekilde susturulmaya çalışıldı.
Yapılan her türlü çirkeflikler Allah'a ihale edilmeye çalışıldı. Elçisi Muhammed (a.s) ma iftiralar edildi.
Allah, sadece bir sıkıntıya düşüldüğünde yakarı kapısı olarak görüldü. Hac ve umreler birer ticaret ve turistik seyahat haline getirildi.
İbadetler Allah'a ödenmesi gereken birer borç olarak kabul edildi. Oruç, kurban ve infak gibi vecibeler amacından uzaklaştırılıp geleneksel bir yaşam tarzı haline getirildi. 
Din, kesinlikle birilerinin sermayesi ve nemalanacağı çıkarı uğruna kullanacağı bir fırsat kapısı değildir.
Bu vesileyle Allah'ın şu ayetlerinden alınacak büyük dersler vardır. Bakınız Allah bu konuda neler buyuruyor.
"Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak..."
(En'âm, 70.)
 (Ey Muhammed!) De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz? (Hucurât, 16)
Günümüzde, Alah'ın gönderdiği dini yaşamak yerine oyun ve eğlence haline getiren, aynı zamanda dini yaşamak yerine kendi çirkefliklerinin faturasını Allah'a kesmeye çalışan bir insanlık var ortada.
Kendi yapmış oldukları rezaletleri, "Bunu biz değil Allah yapıyor" diyecek kadar ileri gidenler var.
İnsan neticede bir beşerdir. Doğar, yaşar ve emri vaki tamam olunca da ölüp gider.  Dünyada yaptıklarının hesabını "Huzuru İlahide" tek tek verir. Bu Allah'ın bir kanunudur ve bundan asla kaçış yoktur.
Ortada böyle bir hakikat varken serveti, makam ve mevkisi, hatta gücü ne olursa olsun bir beşeri ilahlaştıracak kadar yüceltmek günahların en büyüğüdür. Hatta insanı şirke kadar götürür.
İnsanların mevcut inancında Allah'a ortak edilen birçok dost ve şefaatçileri var.
Halbuki Allah bu konuda şöyle buyuruyor:
"Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O'ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir." (Bakara, 163)
"Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?
Şefaat tümüyle Allah'a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra yalnız O'na döndürüleceksiniz." (Zümer, 43,44)
Görüldüğü gibi bu ayetlerinde Allah, ne şefaatine ve ne de merhametine asla kimseyi ortak etmemektedir. Bunun aksini düşünmek kesinlikle şirktir..
Günümüz insanlığının inanç bütünlüğünü ve inancının çekirdek yapısını bozup işgal eden o kadar kalpazan karakterler var ki, bunlar dini tevhidin içine sirayet etmiş birer virüslerdir.
Resulullah,  bozulup şirke dönüşmüş bir dini yeniden inşa edip düzeltmek için Allah tarafından gönderilmiş bir elçiydi. Ancak yıllar geçtikçe, bu din Resulullah'a isnad edilen uydurma bir takım rivayetlerle, gene aynı Elçi kullanılarak bozulmaya başlandı. Bu bozulumun içinde tarikat ve cemaatler ile bunların avaneleri çok önemli bir yer işgal etmektedirler.
Bunlar sözde Allah'ın dostlarıdır, ehli kerâmet sahibidirler, şefaat edecek kadar da güçlüdürler.
Böylesi bir düşüncenin ve inancın içinde olmak, bu düşünce sahibi yapılanmalara inanmak, bunları desteklemek, bunlarla iç içe olmak ta bir nevi şirk demektir.
Allah bu şirk mimarları için bakın ne diyor:
"Kendileri için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab'lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur'an ile) uyar." 
(En'âm, 51)
Şunu çok iyi anlamalıyız ki, Kur'an Allah'ın  bir çok emirleri adına bilgilendirici, yasakları konusunda da uyarıcıdır. Buna rağmen dini Kur'andan öğrenip yaşamak yerine, dine yamanan birtakım gelenek, görenek, rivayet, hurafe ve bidatlarla yaşamak büyük yanlışların içinde olmak demektir. 
Bu yanlışların içinde olmak ise Allah'ın gönderdiği din yerine uydurulan bir din yaşamak demektir.
Allah'ın dini Kur'andır, ayetlerdir ve hükümleridir.
Uydurulan din ise dine yamanmış ve dindenmiş gibi kabul görüp yaşanılan uydurulmuş rivayetlerdir, hurafe ve bidatlardır. Bunları uydurup dine yapmayan tarikat ve cemaatlerin liderleri ile aveneleridir. Dini çıkar ve menfaatleri uğruna siyasallaştırıp rayından çıkaranlardır!
 

DİĞER YAZILARI ALLAHIN'DA BIR HESABI VAR ! 01-01-1970 03:00 DİN TAHRİFATA UĞRAYIP YOK OLDU 01-01-1970 03:00 ABDESTSİZ KUR'AN'A DOKUNULUR MU? 01-01-1970 03:00 KABİR AZABI VAR MI? 01-01-1970 03:00 AKIL VE İRADE 01-01-1970 03:00 BİZ DİNE UYMADIK, DİNİ KENDİMİZE UYDURDUK 01-01-1970 03:00 İBADETLERDE İHLAS VE SAMİMİYET 01-01-1970 03:00 Bİ’RİMAÛNE VAKASI 01-01-1970 03:00 HARRE OLAYI 01-01-1970 03:00 DİNİ HAKİKATLERİ GİZLEMEK 01-01-1970 03:00 DİNİ RANT HALİNE GETİRENLER 01-01-1970 03:00 İSLAMIN BEŞ ŞARTI 01-01-1970 03:00 ASR-I SAADET 01-01-1970 03:00 AHLAK VE EDEP 01-01-1970 03:00 MEHDİ ZUHUR EDECEK Mİ? 01-01-1970 03:00 DİNDE KERÂMET, KEHÂNET VE MUSKACILIĞIN YERİ 01-01-1970 03:00 DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR 01-01-1970 03:00 İBADETLERDE İHLAS VE SAMİMİYET 01-01-1970 03:00 DİNİN İÇİ BOŞALTILDI 01-01-1970 03:00 RAMAZAN AYI VE ORUÇ 01-01-1970 03:00 HANGİ DİN? (2) 01-01-1970 03:00 HANGİ DİN? 01-01-1970 03:00 AH, ŞU İNSANOĞLU! 01-01-1970 03:00 KUL HAKKI 01-01-1970 03:00 DEPREM GERÇEĞİ 01-01-1970 03:00 DİNİ, OYUN VE EĞLENCE EDİNENLER 01-01-1970 03:00 BİR ŞEHRİN İKİ YÜZÜ 01-01-1970 03:00 ADALET VE LİYAKAT... 01-01-1970 03:00 YAZIKLAR OLSUN! 01-01-1970 03:00 DÜNYA KİMİN, MÜLK KİMİN, SEN KİMSİN? 01-01-1970 03:00